TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürüldüğü Meclis'teki birleşime ilişkin, "3 günlük Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretimin TBMM'deki bu oturumla ilgili ya da mahkeme kararının okunmasıyla ilgili uzaktan, yakından bir ilişkisi yoktur." dedi.
Kurtulmuş, Meclis'te düzenlenen Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) Yılın Basın Fotoğrafları 2024 Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, fotoğraflarda farklı hikayelerin bulunduğunu söyledi.
Fotoğrafların yaşanılan anı ölümsüzleştirdiğini ifade eden Kurtulmuş, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerin ardından çekilen fotoğrafların önemli olduğunu belirtti.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde gazetecilerin de hayatını kaybettiğini hatırlatan Kurtulmuş, "6 Şubat'ı hiçbir zaman unutmayacağız ve unutturmayacağız." dedi.
Depremlerin ardından yardımlaşma, dayanışma, işbirliği içerisinde yıkıntıların arasından ayağa kalkmaya çalışıldığını ve bunun da başarıldığını kaydeden Kurtulmuş, milletin yardımlaşma duygusuna gıptayla bakıldığını vurguladı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, deprem gerçeğiyle yaşandığını, ilk vazifenin şehirleri depremlere dirençli hale getirmek olduğunu ifade etti.
"Koskoca bir halk ortadan kaldırılmaya çalışılıyor"
İsrail'in Gazze'deki saldırılarının sürdüğünü anımsatan Kurtulmuş, "Depremlerden bir yıl sonra insan eliyle gelen, bir doğal afetten belki çok daha kuvvetli şekilde, daracık bir alanda on binlerce insanı hayattan koparan bir saldırıyla karşı karşıya kaldık. Tam da dünyanın merkezinde, Orta Doğu'da, herkesin gözü önünde koskoca bir halk yok oluşa, bombalarla ortadan kaldırılmaya, hatta ait oldukları ata toprakları haritadan silinmeye çalışılıyor." diye konuştu.
Kurtulmuş, insanlık aleminin, insan eliyle gelen felakete "dur" diyebilecek güce sahip olmadığını; dünyanın her yerinde insanların "Yeter artık, bu zulmü durdurun" diye konuştuğunu, hükümetlere baskılar yapıldığını aktardı.
Başta uluslararası sistemin siyasi mekanizmaları olmak üzere, "soykırım" boyutlarına varan katliamı durduracak siyaset mekanizmasının ortada görülmediğinin altını çizen Kurtulmuş, saldırılarda gazetecilerin de hayatını kaybettiğini anımsattı.
Yaşamını yitiren gazeteciler arasında yabancı haber ajanslarının muhabirlerinin, Müslüman olmayan ve başka dinlerden olanların bulunduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Saldırgan siyonist rejim, bütün insanları öldürdüğü gibi basın mensuplarını da hiç ayırt etmeksizin öldürdü. Bunların bir kısmının, uzaktan keskin nişancılar marifetiyle öldürüldüğü de uluslararası camia tarafından tespit edildi." değerlendirmesinde bulundu.
Numan Kurtulmuş, Gazze'de gazetecilere yönelik saldırıları nefretle kınadığını söyledi.
"Yurt dışında bulunmanın Meclis'teki oturumla ilişkilendirilmesi haksız"
TİP'ten milletvekili seçilen Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin de açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Geçtiğimiz 3 gün yurt dışında bir seyahatteydim. Bu süre içerisinde TBMM'de Can Atalay ile ilgili karar okundu ve bununla ilgili pek çok tartışma yapıldı. 3 günlük Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretimin TBMM'deki bu oturumla ilgili ya da mahkeme kararının okunmasıyla ilgili uzaktan, yakından bir ilişkisi yoktur. Devlet adına, TBMM adına yaptığımız bu geziye diğer partilerden arkadaşlarımız da katıldı. Bir parlamento heyeti olarak, aylar öncesinde planlanmış, tarihleri üzerinde o ülkenin yetkilileriyle mutabık kalınmış bir geziyi icra ettik. Çok faydalı sonuçlar da elde ettik. Yurt dışında bulunmanın Meclis'teki oturumla ilişkilendirilmesinin fevkalade yanlış, fevkalade yersiz ve fevkalade haksız olduğunu ifade etmek isterim."
TBMM Başkanı'nın hangi oturumlara başkanlık yapacağının teamüller gereği belli olduğunu belirten Kurtulmuş, Meclis Başkanı'nın, 1 Ekim'deki Meclis açılışlarında, bütçe görüşmelerinin ilk ve son oturumlarına başkanlık ettiğini, bunların dışında Meclis'in çalışmalarının nöbetçi olan başkanvekillerinin başkanlığında yapıldığını hatırlattı. Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Ben burada olsaydım bile o hafta nöbetçi olan Meclis Başkanvekilimiz Sayın Bekir Bozdağ, Meclis kürsüsüne çıkacak ve o mahkeme kararını Meclis'te okutacaktı. İşin en başından itibaren, TBMM Başkanı olarak ve TBMM Başkanlığı olarak, iki yüksek yargı arasındaki bu görüş farklılıklarının, görüş ihtilaflarının tarafı olmamak için özel bir gayret gösterdik. Can Atalay'ın, buradaki yemin töreninde isminin okunması, sonraki süreçlerde milletvekili özlük haklarının verilmesi, daha sonraki süreçte de Atalay'ın partilerin ortak anlayışıyla Meclis İnsan Hakları Komisyonuna seçilmiş olması, aslında Meclis Başkanlık Divanının da ortaya koyduğu bir tavırdır, bir duruştur. Bu süre içerisinde Anayasa Mahkemesinin muhatabı TBMM olmadığı gibi bu anlamda herhangi bir şekilde TBMM, ne Anayasa Mahkemesini ne Yargıtay'ı denetleyen bir kurum değildir."
Anayasa 84'üncü maddesi çerçevesinde mahkemenin kararının Meclis'e geldiğini ve kararın Meclis'te okutulduğunu belirten Kurtulmuş, "Niye kararı daha önce okutmadınız, şimdi okutuyorsunuz?" denildiğini aktardı.
"Gerektiğinde anayasal ve yasal düzenlemeleri yapmak TBMM'nin boynunun borcudur"
"Meclis Başkanlık Divanının bu kararı okutmayıp, bir şekilde kararın okutulmasının buraya kadar bekletilmesinin iki nedeni vardı." diyen Kurtulmuş, "Bunlardan birisi, Can Atalay'ın hukuki süreçleri tamamlaması, ikincisi ise olası bir şekilde iki yüksek mahkeme arasındaki görüş farklılıkların giderilebileceği bir zeminin oluşmasıydı. Ama sonuçta mahkeme kararı, bir şekilde süreç bittiği için bu karar, Meclis'te okutulmuştur." şeklinde konuştu.
Yaşanan tartışmaların başka bir konuya odaklanılmasını gösterdiğini ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"1982 darbe Anayasasının kendi içerisinde birtakım mayınlı alanları barındırdığını, Türkiye demokrasisinin bu alanlardan kurtulmak için bir gayret sarf etmesinin de şart olduğuna inananlardanım. Bunun için başta yüksek yargı arasındaki bu ve benzeri görüş farklılıklarını ortadan kaldırmak olmak üzere bu anlamda oturup çalışma yapmak, gerektiğinde anayasal ve yasal düzenlemeleri yapmak da TBMM'nin boynunun borcudur, temel sorumluluklarından birisidir. Bütün bu konularla ilgili şimdiye kadar kalkıp bunların hepsini konuşabilirdik, anlatabilirdik ama TBMM sorunların çözüleceği yerdir. Çok açık söylüyorum, TBMM bu anlamda gerektiğinde anayasayı ve yasaları değiştirebilecek bir yerdir. Mevcut anayasamızda herkesin sorumlulukları ve yetkileri bellidir, herkes bu sorumlulukları ve yetkileri arasında devlet ciddiyetinin kendisine vermiş olduğu ödev içerisinde üzerine düşen sorumlulukları yerine getirir. 'Niye Numan Kurtulmuş açıklama yapmıyor?' diyenler olduğunu biliyorum. Bu vesileyle burada açıklamayı, Türkiye kamuoyu ile paylaşmayı vazife telakki ediyorum. Yoksa mevcut, var olan, belki başka konularda daha da artarak, farklılaşarak devam edecek olan tartışmaların bir tarafı olmak için değil, tartışmaların makul, hukuki, demokratik ve anayasal çerçevede çözülebilmesi için gayret sarf eden birisi olarak bunları paylaşmayı bir vazife telakki ediyorum."
TFMD Başkanı Rıza Özel de ödül töreninin Meclis'te yapılmasından gurur duyduklarını dile getirdi.
Değerlendirmeler sonrasında dereceye giren fotoğrafların belirlendiğini aktaran Özel, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından çekilen fotoğrafların yarışmaya damga vurduğunu ifade etti. Özel, gazetecilere "yeşil pasaport" verilmesini istedi.
Konuşmaların ardından, TBMM Başkanı Kurtulmuş, Yılın Basın Fotoğrafları Yarışmasında dereceye girenlere ödüllerini verdi.
Törene, İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, milletvekilleri ve çok sayıda davetli katıldı.