TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Hacettepe Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'de üniversitelerin son dönemde fevkalade büyük bir mesafe katettiğini, 209 üniversitede 7,5 milyona ulaşan öğrenci kapasitesiyle Türkiye'nin büyük bir eğitim ordusuna sahip olduğunu söyledi.

Üniversitelerin hem bilimsel seviyesini yükseltmek hem üniversiteler arasındaki rekabetin arttırılmasını temin etmek hem de özellikle üniversitelerin uluslararasılaşmasını sağlayarak dünya ölçeğinde marka değeri yüksek üniversiteleri ortaya koymanın herkesin vazifesi olduğunu belirten Kurtulmuş, bu sorumluluğun, özellikle ikinci asrına girilen Cumhuriyet'te büyük bir ödev olduğunu ifade etti.

Cumhuriyet'in kuruluşunun 101. yıl dönümünün dün kutlandığını anımsatan Kurtulmuş, "İnşallah kıyamete kadar Türkiye Cumhuriyeti baki kalacak ve sonraki nesillere de hep beraber çok daha güçlü bir Cumhuriyet’i birlikte bırakacağız. Türkiye'nin geldiği bu noktada büyük emeği olan, üniversitelerde, iş dünyasında, sanat dünyasında, kültür hayatında, siyaset alanında emeği geçen herkesi saygıyla, minnetle anmak bizim borcumuzdur. Her şeyden evvel cumhuriyetimizin kurucuları, Gazi Mustafa Kemal ve öncülerini, milli mücadelenin kahramanlarını ve bugüne kadar bu vatanı ileriye götürmek için gayret sarf eden, gereğinde canıyla bu ülkenin birliğini, beraberliğini temin etmek için şehit düşen bütün geçmişimizi saygıyla, minnetle anıyoruz." dedi.

Dünyanın içinde bulunduğu döneme işaret eden Kurtulmuş, geleceği iyi okuyabilen, hazırlık yapabilen ve bunun için bilimsel bütün imkanlarını seferber edebilenlerin öncü olacağını vurguladı.

Bugün, Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafya başta olmak üzere dünyanın çok büyük altüst oluşlarla, yeniden oluşlarla karşı karşıya olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Onun için bizim içinde bulunduğumuz, tarihçilerin 'bereketli hilal' dedikleri dünyanın tam da merkezinde olan bu Anadolu kıtasında çok güçlü bir şekilde ayakta durmaktan başka hiçbir şansımız yoktur. Onun için diyoruz ki, Cumhuriyet'imizin ikinci asrını Türkiye Yüzyılı olarak gerçekleştirmek zorundayız. 'Türkiye Yüzyılı nedir?' derseniz, bir cümleyle özetleyebilirim, Türkiye Yüzyılı, sözü güçlü, gücü tesirli Türkiye'nin yüzyılıdır. Her alanda böylesine bir yüzyılın olabilmesi için gayretle çalışacağız." diye konuştu.

Orta Doğu'da, Karadeniz'de, Balkanlar'da, Kafkaslar'da, bütün yakın coğrafyada, dünyanın birçok yerinde yaşanan gerilimlerin, krizlerin, kaosların sadece hükümetlerin yanlış politikalarıyla ortaya çıkmış bir sonuç olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, "Dünyanın geldiği noktada, mevcut küresel sistemin paradigması dağılmış, bu paradigma, sorunları çözmek için artık kifayetsiz kaldığını her bir krizde daha fazla insanlara anlatır hale gelmiştir. Onun için bizim bir taraftan yeni bir küresel paradigmanın kurulması için bilimsel çabalarımızı yoğunlaştırırken diğer taraftan da kendi obamızı derlememiz, toparlamamız, kendi obamızda çok ciddi bir gücü ortaya koymamız lazım." ifadesini kullandı.

"Bölgemizde güven ve istikrarın sağlanması için en yüksek seviyede çabalarımızı ortaya koyuyoruz"

Güven ve istikrarın gelecek dönemde çok hayati bir noktada olacağını dile getiren Kurtulmuş, "Hem bölgesel hem küresel olarak hem de özellikle Türkiye'mizde güven ve istikrarın sağlanabilmesi için hem siyaset dünyası hem de akademi dünyası üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir. Huzurun ve barışın olmadığı yerde güvenin olmayacağı, güvenin olmadığı yerde de ne yaparsanız yapın asla istikrarın sağlanmayacağı aşikardır. Önce bölgemizde güven ve istikrarın sağlanması için en yüksek seviyede çabalarımızı ortaya koyuyoruz." dedi.

Rusya-Ukrayna savaşı karşısında Türkiye'nin başından itibaren güven ve istikrarın sağlanması için çabalarını yoğunlaştırdığını anlatan Kurtulmuş, bu yönde atılan adımları da anlattı.

Türkiye'nin aynı şekilde, başından itibaren İsrail'in önce Filistinlilere, ardından Lübnanlılara karşı yaptığı insanlık dışı soykırıma, vahşete karşı barış masasının kurulabilmesi, bir an evvel ateşkesin sağlanabilmesi için her türlü çabayı ortaya koyduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Ancak teknolojik gücü elinde bulunduranlar, bunun üzerinden siyaseti yönlendirenler, dünyanın çökmüş olan siyasal sistemine hakim olanlar bu katliamın, bu soykırımın bitmesini istemedikleri için maalesef devam ediyor. Biz burada konuşurken onlarca insan Gazze'nin ardından Lübnan'da da öldürülüyor, şehit ediliyor. Bu insanların hayattan koparılmasına seyirci kalanlar, teşvik edenler de açık söyleyeyim, dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun olmuş ve bu barbarlığı bir hayat tarzı haline getirmiş birtakım egemenler ve onların yol arkadaşlarıdır. Bunun kabul edilmesi, bunun insanlık adına benimsenmesi mümkün değildir. Onun için diyoruz ki öncelikli vazifemiz bölgede güven ve istikrarın sağlanmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, güven ve istikrarın kalıcı hale getirilmesi için her türlü çabayı ortaya koyacaklarını belirterek, bunun için iç huzuru, iç barışı, birlik ve beraberliği hep birlikte sağlayacaklarını bildirdi.

Kurtulmuş, "Farklılıklarımız üzerinden ayrışmak değil, etnik, mezhebi, kültürel, siyasi farklılıklarımızı toplumsal zenginliklerimizin farklı renkleri olarak kabul ederek bundan büyük bir medeniyetin nasıl inşa edileceğini bütün dünyaya göstereceğiz." dedi.

Bölgede, gözünü ölüm bürümüş, kendisini kan tutmuş, akıldan, mantıktan, insaftan, vicdandan, bütün insani değerlerden arınmış, Siyonist işgalcilerini de arkasına alan bir gücün Orta Doğu'yu yeniden dizayn etmek istediğini dile getiren Kurtulmuş, bir asır önceki planların "böl, parçala, yönet" olduğunu, şimdiki planların ise "böl, parçala, inisiyatifsiz hale getir, çok rahat bir şekilde yönet" olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, 20-25 yıllık sürece bakıldığında Irak ve Suriye'nin parçalandığını, Lübnan'ın bir devlet olma vasfını yitirdiğini aktararak, şöyle devam etti:

"İki temel fay hattı üzerinden ilerlediler. Birisi mezhep-meşrep meselesi, bir diğeri de etnik kökendir. Çok açık söylüyorum, emperyalistler Türk'ü sevmezler de Kürt'ü sever değillerdir. Emperyalistler Arap'ı sevmezler de Acem'i sever değillerdir. Emperyalistler, Sünni'yi sevmezler de Şii'yi severler değillerdir. Emperyalistlerin derdi, bu coğrafyayı iyice yönetebilecekleri, iyice sömürebilecekleri kadar bölmek ve inisiyatifsiz hale getirmektir. Onun için diyoruz ki bundan daha büyük bir akılla, bundan daha büyük bir birlik, beraberlik ruhuyla Türkiye, önce iç huzurunu, iç bütünlüğünü sağlayarak ve böylece bu coğrafyada yapılmak istenen 'böl, parçala, yönet' siyasetini sonlandırarak daha fazla entegrasyonu, daha fazla birleşmeyi, daha fazla bütünleşmeyi ve daha fazla ortaklaşmayı ortaya koyacak aklı üretecektir."

Bu aklı üretecek merkezlerin başında üniversitelerin geldiğini vurgulayan Kurtulmuş, üniversitelerin sadece dersliklerin, araştırma merkezlerinin, konferans salonlarının içerisinde ne olup bittiğini değil, aynı zamanda bölgede, dünyada ne olup bittiğini de en iyi şekilde ortaya koyacağını bildirdi.

Türkiye'deki siyasi ve ekonomik reformları gerçekleştireceklerini belirten Kurtulmuş, "Başta yeni bir anayasa olmak üzere, ilk 4 maddesinde hiçbir tartışmanın yapılmadığı yeni bir anayasa yapım sürecini inşallah demokratik bir süreçle halledeceğiz ve herkesin eşit, adil yurttaşlar olarak kendisini bu ülkeye ait hissettiği bir Türkiye'yi, birlik, beraberlik ortamını, kardeşlik ortamını da tesis edeceğiz." dedi.

Sadece anayasa değil, bir ülkenin demokratik olarak yönetilmesini sağlayan 4 temel hukuk metni olan anayasa, meclis iç tüzüğü, siyasi partiler yasası ve seçim yasasını da daha demokratik hale getirerek Türkiye'nin bu süreçlerden ayaklarının daha sağlam yere basmasını temin edeceklerini aktaran Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Güven ve istikrar, bölgemizin en çok ihtiyaç duyduğu iki temel kelimedir. Allah'a şükrederek ifade etmek isterim ki, o kadar çok türbülansın yaşandığı bu coğrafyada güven ve istikrar içerisinde kalabilen tek ülke, ülkemizdir, Türkiye'dir. Zaten dikkat ederseniz terör örgütleri marifetiyle ya da birtakım fitne odaklarının marifetiyle yapmak istedikleri şey Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak, Türkiye'de güvensizlik ortamını artırmaktır. TUSAŞ saldırısı hem zamanlaması itibarıyla hem seçildiği mekan itibarıyla manidardır hem de esas hedefi olarak Türkiye'de yeni bir istikrarsızlık dalgasını oluşturmak için fevkalade manidar bir saldırıdır. Ama bir kere daha gördük, terör örgütlerinin saldırılarına karşı, terör çetelerinin ve baronlarının niyetlerine karşı, onların arkasındaki karanlık odaklara karşı milletimiz birdir, beraberdir, yek vücut halindedir ve terör baronlarına fırsat vermeden yoluna devam etmektedir."

Kalkınma ve refahın da birbiriyle çok irtibatlı olduğuna işaret eden Kurtulmuş, güven ve istikrar olmadan kalkınma ve refaha geçilemeyeceğini söyledi.

Türkiye'nin çok büyük başarılara imza attığını gördüklerini vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Türkiye'de çok değil, bundan 20-25 sene evvel piyade tüfeğini bile elin oğlundan almak zorunda olduğu dönemleri dün gibi hatırlıyoruz. Elin oğlunun kapısında 'bize iki tane predator ver' diyerek kuyrukta beklediğimizi, kuyruğun bize geldiğini zannettiğimiz anda da 'Olmaz siz bunu falanca örgüte karşı kullanırsınız' diye nasıl örtülü ambargo konulduğunu dün gibi hatırlıyorum. Allah'a çok şükür bugün geldiğimiz noktada Türkiye elin oğluna muhtaç olmayacak bir teknolojik seviyeye gelmiştir. Ama bu da yeterli değildir. Daha atılacak adımlar vardır. Bu adımlarımızı çok daha güçlü bir şekilde atmak mecburiyetindeyiz."

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'nun da katıldığı programda, TBMM Başkanı Kurtulmuş, Hacettepe Bilim Ödülleri ve profesörlük belgelerini öğretim üyelerine verdi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, programın ardından Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Cahit Güran'ı da ziyaret ederek, çalışmaları hakkında bilgi aldı.

Kaynak: AA