Birçok milletin yazılı kaynaklarında geçen tufanın hakkında bilgilerle yola çıkmanın ve bu hadisenin Şırnak'ta olabileceği üzerinde durmama ihtimali, şarkiyatçı düşüncenin ürünü olarak görmek gerekir. Kendi kitaplarında bu ifadelere dayalı düşüncelerini ileri sürenler, varlığı ortada olan piramitleri izah etmede güçlükler yaşarken, tufana dair belirtilenler için kendi perspektiflerinde sağlıklı sonuçlara ulaşma oldukça güçtür.

DİCLE NEHRİ ve NUH TUFANI MAKAM DAĞI

Diyarbakır'da On Gözlü Köprü'den akan Dicle Nehri, Allah'a varılan yol bilinir. Bu sebeple bayram günlerinde halk, şikayetlerini, dileklerini yazılı olarak On Gözlü Köprü'den Dicle'ye atar. Hadis-i Şeriflerde de yerini bulan nehirlerden biri olan Dicle, yanı başındaki Kırklar Tepesi'ne kutsallık değeri katılmasına sebep olmuştur. Kırklar Dağı ve Köprü arasındaki kilise motifi'ne karşılık, Hadiste geçtiği için Dicle'ye verilen kutsallığın kendince anlamı söz konusudur.

Aden bahçelerine benzetilen Esfel Bahçeleri, Kırklar Tepesi'nden her yönüyle görünmektedir. Diyarbakır Kalesi, burç burç kendisini göstermektedir. Bu da şehrin rahatlıkla görünen en yüksek tepesini alımlı kılar.

Allah'a giden, varan, ulaşan nehirlerden kabul edilen Dicle gibi diğer kimi akarsular için de aynı ifadeler söz konusudur. İnsanın çaresizliğinin sonucu, dileğini, istediğini yazılı olarak Dicle Nehri'ne bırakma eylemi-işi, zamanla unutulmuştur. Folklorik zenginlik şeklinde görülmesi gereken bu davranış, belki başkalarınca dile getirilirken inançla irtibatlandırılabilir. Evet, insanoğlu kendi yapısı içinde zor durumlarda Yaratıcı'ya dua eder, kendisini toplumdan soyutlar. Uzak, münzevî yaşamak isteyenlerin dağlık alanlara çekilmesi, mağarada tefekkür eylemi bu yöndedir.

'Kırklar Dağı' denilen tepelik alanın mağaralardan yoksun oluşu, dağ sıfatından uzak şekli, tepeye çıkıp insanın kendisini olası savaş tehlikelerinden koruma içgüdüsünden uzaktır. Bunu Ergani'deki Makam Dağı için söyleyemeyiz. Zülkifl Nebî'nin izlerini taşıyan Makam Dağı'nda dağa sığınma, tedbir olarak düşünülmüştür. Ulaşılması güç, sarp Makam Dağı, saldırılara karşı savunmayı kolaylaştırıcı özelliklere sahiptir.

Kırklar Tepesi ile Makam Dağı düşünülür ve kıyaslanırsa rakımı oldukça düşük, sadece nehre yakın olduğu için düşünülen tepeye bu gün ulaşma, oldukça zor durum değildir. Kırklar Tepesi'nden daha yüksek alanların olduğu şehirde tepenin su altında kalmadığı düşünülürse, Diyarbakır yerleşim alanının daha yüksek oluşu, nasıl açıklanabilir?

ON GÖZLÜ KÖPRÜ NE ZAMAN YIKTIRILDI?

Dicle'nin öbür yakasında sıralanmış köşkler varken, Kırklar Tepesi'nde sadece bir köşkün varlığı söz konusudur. Burada kuşatmaların her daim oluşu sebebiyle yapılaşmaya gidilmediği söylenebilir. Hatta Roma İmparatoru'nun İran-Sasanî kuşatması endişesiyle On Gözlü Köprü'nün bir bölümünü yıktırdığı- Hükümdar Hişam tarafından köprünün kısmen onarıldığı, Mervanî Dönemi'nde yapılan onarımlarla köprünün günümüze geliş şeklinin o dönemde oluştuğunu belirtmekte fayda vardır.

Bu köprü, tahribatın artması üzerine Büyükşehir Belediyesi tarafından yeni köprünün inşasıyla araç trafiğine kapatılmıştır.

Köprünün ne zaman yıktırıldığından habersiz olanların, kalkıp köprünün küçük bir kiliseye ulaşım için yaptırıldığını iddia etmeleri, eldeki kaynaklara ters düşmektedir. İsteyen 'Uğursuz Anlaşma' adıyla Roma ve İran arasındaki meseleyi, kaynaklardan öğrenebilir.

Kutsallık atfedilen tepeye varma amaçlı köprünün yapıldığını söyleme, ulaşımın öbür yaka ile sağlandığı, diğer yerleşim yerlerine ve şehirlere gidişi-gelişi sağlama noktasını yok saymaları demektir.

Düne kadar, ulaşımın bu köprüyle sağlandığını unutanların, Diyarbakır ile bağlantı noktasının Üniversite Köprüsü, Devlet Demir Yolları Köprüsü ve Yeni Köprü ile zenginleştiğini bilmeleri gerekir.

DAĞ MOTİFİ NEYİN SEMBOLÜDÜR?

Dağ, her dönemde insan hayatında önemli yere sahiptir. Sarp, ulaşılamaz, insanın hayatını kurtarması, düşmanın eline düşmemesi için sığınılan, gerektiği zamanlarda kişinin, kişilerin meskeni olmuştur, eşkiyanın, yol kesenin, mazlumun sığınağı haline gelmiştir.

Siz, Ashab-ı Kehf Mağarasını görürken, ne denli ulaşılmaz olduğunu görürsünüz. Lice Deyr-i Rakîym (Derkam-Duru) Köyü'ne varırken, yerleşim alanının üst kısmında Miyankuan-Ashab-ı Kehf Dağı'nın köye bakan kısmında zor seçilen bu mağara ile mağaraya zulmünden dolayı sığınanların daima karşı çıktıkları Dakyanos'un antik şehri ve aynı zamanda hapishanesi, kalesi olan mekanın karşı karşıya olduğunu görürsünüz…

Mağaraya sığınanların şerrinden korunduğu alan, bu gün bu gerçekleşen mucizeyi, adeta her tırmanışta yeniden yaşatmaktadır; ulaşım güç ve yorucudur. Hazreti Muhammed'in çekildiği mağara ve yol arkadaşı ile sığındığı mağara, Hac Farizasını yerine getirenlerin uğrak mekanıdır. Hıra Dağı, günümüzde şiirde ve edebiyatta oldukça kullanılan bir motiftir.

Kırklar Tepesi'nin dağ olmamasına rağmen, ısrarla 'Kırklar Dağı' biçiminde anılması, belki bir ihtiyaçtandır, belirttiğimiz doğrultuda.

Üstü oldukça düz olan, tepsi biçimindeki bu alanın ziyaretgah ve kilise arasında paylaşılmaması, üzerinde durulması gerekli sosyolojik bir vak'adır. Kültürde yer alış biçimine saygı duyduğumuz Kırklar Dağı, gerçekte belirttiğimiz doğrultuda anlaşılmalı, batıl inanışlar şeklinde insan bilgisini, kavrayışını çevrelememelidir.

KIRKLAR DAĞI İNŞAATI ve BUGÜN OLANLAR

Kırklar Tepesi üzerine yapılmış bir inşaat, önceleri bu alanın adeta kutsallığına inanan kimilerince durdurulmak istenmiş, yerel basında ve sanal ortamda Kırklar Dağı'na yapılanın kilise ve ziyaret boyutuna ters bir durum olduğu vurgulanmıştır.

Müslüman inancı için kutsallık ziyaretle açıklanırken Hristiyanlar kiliseyi öne sürer. Kırk motifine dayalı zenginlik, iki tarafın ortak malzemesidir.

Kırklar Dağı'nda ne ziyaret çarpmaktadır ne kilisenin kutsallığı söz konusudur. Şehri uzakta gören, nehre nazır, köprünün ulaşım emniyetinin kilit noktası, stratejik öneme sahip tepe, günümüzde efsaneler ağı içinde med-cezirler yaşar

İçki alemi sonrası nehre düşen jeepte boğulanların acıklı durumunu ziyaretle açıklayanların içkinin zararlarından ve içkiden hasıl diğer durumlardan bahsetmeyişi, işin diğer farklı yönüdür.

Kendi söylediğine kendi inanan bir toplum haline dönüşümüzün adeta bir belgesi olan Kırklar Dağı'nda kırk ermişi arayanlar, hala köprüye yazılı mektup bırakanlar, yapısını yıktıkları ziyaretin ve kilisenin nerede olduğunu bilmeyenlerin Kırklar Tepesi'ni sahiplenmelerini gerçekten anlamakta zorluk çekmekteyiz. Devam edecek