İçimden geçenleri bir bilse, bir bilse içimden geçen tüm sevgi sözcüklerini, koşup boynuma sarılır… Koşup boynuma sarılır anlatabildiklerimden fazlasını bilse.

Küçüklüğümün en anlamlı cümlelerini kurma eşiğindeyim, ilk yazmaya başladığım zamanların henüz kimseyle buluşmayan, sevdalılarla göz göze gelmeyen, kimileri için anlamsız ve oldukça devrik cümlelerimi kurabilme çabasındayım. Ve şimdi o cümlelerin anlamında dalıp dalıp gitmişliğin verdiği acıyla boğuşuyorum. Ama anlatamıyorum.

Anlatamamak nedir bilir misin? Tek bir cümle fazla kursan her şey anlamlı gelecek kulaklara belki. Tek bir cümle eksik olsa her şey yalan, hiç yaşanmamış olacak. Oysa anlatamadıklarımı bir anlasa… Zaten asıl marifet bu değil miydi? Gözler konuşmayalı kaç yıl oldu? Kimliksiz birer sevdaydı eskiden tüm sözcükler, ne büyük anlamlar çıkartırdık yıkık dökük eski evlerden. İnsanların terk edip gittiği o sokaklarda kim bilir hangi yabancı sevdalılar fotoğraf çektirdi. O fotoğrafları cümlelere sığdırmak ne zordur bilir misin sen? Bilir misin çocukluğumun en devrik cümlelerinde anlam aramayı?

Bu parmaklar ne yazacağını bilmeden dolanır çoğu zaman. İnsanların anlamak istediklerini yazmak için eline almaz kalemi, anlatamadığı çok şey vardır aslında. Anlaşılmayı bekleyen henüz yazılmamış kaç cümle var daha, anlatılmadan anlaşılmayı bekler çoğu insan. Ve ağır gelir senin kadar derin düşünmeyen insanlara en naif cümlelerini sunmak. Uzaklardan gelecek olan küçük bir işaret bekler. Gelmeyen işaretlerin bekleyişi alır başını gider, hep bir şeyleri beklemekle geçer ömür… Sonra henüz bunları düşünmek için oldukça genç olduğunu anımsar, yaşıtlarıyla aynı ip üzerinde atlamayı ister. Çoğu zaman da sadece ip atlamayı ister…

Anlatamamak nedir bilir misin? Bir cümleyi ne kadar süslersen süsle, aklından geçen tüm cümleleri yargılamadan önce sayfalara geçirmek ne kadar zordur. Yargılanan ne kadar çok cümlemiz var… Sonra kendini bilmezin teki çıkar sırıtarak senin cümlelerin çok saçma olduğunu yahut devrik cümlelerinden kurtulman gerektiğini söyler.

Oysa bu cümleleri anlatabilmek için kafamı duvarlara mı vurmam gerek? Yüklemi başa konulmuş bir cümleden anlayamadığın nedir? Tamamlanmamış bir cümlenin ağırlığını nasıl anlatmalıyım? Sen anlamazsın bunları anlasaydın koşup… Koşup boynuma sarılırdın. Yazdıklarımdan fazlasını anlasaydın tüm kelimelerimi idama hazırlardım. Şimdi gittikçe derinleşen bu geceden sonra kendini geceye terk etmeye hazırlayan ve yavaş yavaş uzaklaşan ayın parlaklığıyla terk ediyorum güneşi bekleyen tüm sevgi sözcüklerimi…