Halk arasında söylenen bazı sözler var ki bir konuşma esnasında veya bir konu geçtiğinde hemen seslendirilir. Kimi zaman bu sözleri bir yazarın köşe yazısında, bazen bir konuşmacının sözlerinden tekrarlanarak hafızamızda yer eder. Yazıya önem kazandırır, renk katar. İnsanın düşünmesini sağlar. Bu hakikati kısa ve öz kelimelerle ifade etmektir. Yazıda bir incelik, konuşmada zarafet ve belagat sanatı yaparken etik değerlere saygılı olmak için uyarıcı sözlerdir. Sözün güzelliği yanında doğru olması ve gönül alıcı olması önemlidir.
'Kelamı kibar' denilen bu sözler ya bir cümlenin ya da kısa üç beş kelimeyle konuya katkı sunma anlamında söylenir ki; konuşma dikkat çekici olsun. Bu sözlerin çoğu atasözü benzeri farklı dillerden oluştuğu gibi bazen tamamıyla bir dilde oluşan ses uyumu olan, kafiye ve hatta hece vezni uyan sözlerdir. Aynı toplumda yaşayan ancak farklı dillerin konuşmasından oluşmuş bu kelimeler, anlamı bakımından hayli dikkat çekicidir.
'Uslubu beyan / aynıyle insan' biz bu sözü çevirip 'aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz' demekteyiz. Pir Yunus'un şu sözüyle sürdürerek sözlerimizin edep dışına taşmamasına dikkat edelim. ''Gezdim Şam ile Halep /Eyledim ilmi talep /Meğer ilim bir hiç imiş /İlla edep illa edep.'' Bu sözü farklı söyleyen ve yazanlar da vardır. Önemli olan içerdiği manadır…
Bölgemizde ve özellikle yöremizde üç dilin konuşma mecburiyeti vardır. Hem içselleşen kültürden konuşma ve örnekler anlamında önemli, ayrıca sosyal yaşamın gereği ve dahası geçim derdi olanların konuşmaya mecbur olduğu üç dil; Türkçe, Kürtçe (kurmanci,zazaki), Arapça ve az da olsa karaçi dediğimiz Urduca dan bozulmuş bir dil. Karaçi dili hariç diğer diller halkın arasında öyle yaygındı ki hamallar bile kalabalık sokaklarda yol isterken 'sakın, wexır, vêda', şeklinde üç dilde bağırırlardı. Üç dildeki kelimenin anlamı da 'çekilin,' ya da 'yol verin' demekti.
Okul sıralarında hep söylerdik. 'Et tekrarı Ahsen velev kane yüz seksen' tekrarda fayda vardır isterse yüz seksen kez olsun. Özellikle öğretmenlerimiz bunu söylemesinde ki neden, dersi tekrar edilerek kavranması içindi. Bu gün nasihat etme, öğüt verme anlamında tekrar etmede fayda vardır. Yine de tedbiri elden bırakmamak lazım; 'çok söyleme arsız edersin / aç bırakma hırsız edersin' sözünü de yabana atmamak lazım...
Benzer bir söz daha var ki yine yarısı Türkçe diğer yarısı Arapça…'Er rahat ü fil yatak velev kane toz toprak' 'yataklar rahat etmek içindir, isterse toz toprak olsun.' Halk arasında 'cennet, cehennem insanın evidir' sözü insanın rahat etmesi için söylenmiştir.
'Kelamı kibar' dediğimiz bu kelimeler özden gelen, biz den önce yaşayan gönül ehli insanların uzun uğraşlar sonucu gönül imbiğinden süzüp oluşturdukları sözlerdir. Bazen bu kelimelerin tamamı Türkçe, Kürtçe ve Arapçasına da rastlamaktayız. Türkçe söylenen laftan bir örnek; 'Gönül ne kahve ister ne kahvehane / gönül muhabbet ister kahve bahane.' Sırası gelmişken söze mizah katan şu sözü paylaşayım. 'Ehl-i keyfe keyf verir kahvenin kaynaması, İhtiyar eşeği baştan çıkarır sıpanın oynaması.'
Bazen bir deyim, bazen bir atasözü gibi çıkar karşımıza. 'Benim oğlum bina okur döner döner yine okur.' Kısaca içerdiği anlam yerinde saymadır. Çok okuyup anlamayanların beceriksizliğini, yeteneksizliği bu sözle ortaya konulmuş olur.
Bu sözü çokça duyarız ve kimi zaman söyleyenler de olur ama manasını bilip bilmediğini sorma gibi bir şansımız olamaz. 'Barika-i hakikat müsademeyi efkardan doğar.'
Gerçeğin ışığı fikirlerin çatışmasından doğar. Fikirler söylenmeyince gerçekler anlaşılmaz. Fikirler üstünlük taslamak için değil; yaşamın gerçeklerini, sosyal yaşamın gereği, siyasi düşüncelerin paylaşılarak bulunmasıdır.
Söylenen söz, sözün gücünü ortaya koyarken öğreticiliğini de beraber getirir. 'Merdi Kıpti şecaat arz ederken sirkatini söyler.' Çingene'nin merdi, kendini överken hırsızlığını, kötülüklerini söyler.' Başka bir deyişle 'mert Çingene hırsızlığıyla övünür.' Adamın yaptığı tek iş o ise başka ne ile övünsün.
Bu sözlerin çoğunluğu şairlerin, aşıkların sözlerinde geçer. Bazen anonim olanları da halkın dilinden düşmez. Bu bazen ders alınacak bir öğüt, bazen Allah'ın kelamlarından biridir. Kimi zaman peygamberlerden, halifelerden, ashaptan bir özlü söz, bazen düşünürlerden bir vecize ufkumuza bir huzme gibi düşür. Son bir sözle bitireyim. 'hafıza-i beşer nisyan ile melüldür' insan hafızasının sorunu arızasını unutmaktır.
Yorumlar