SEKİZİNCİ BÖLÜM
M. Sarmış: Kale de çok önemli hocam. 7 Mayıs'ta rehberliğinizde her tarafını gezmiştik. Gerçekten muazzam bir eser. Bugüne kadar bu oranda korunmuş olması da büyük bir şans. Önce şunu sorayım: Asur, Babil gibi eski dönem kayıtlarında hep bir kaleden söz ediliyor. O kale bu kale mi?
M. Önal: Değil. O eski kale Harran Höyüğünde ve Aslanlı Kapı yakınında olmalı. Bu kale ise şehrin güney doğusunda yer alır. Orada ayrıca bir sur olmayıp kale o kesimdeki surların parçasını oluşturur. Kaynakların çoğu, yerinde daha önce bir Sabii tapınağının bulunduğundan söz etmektedir.
M. Sarmış: Bu ne zaman yapılmış? Kimler yapmış?
M. Önal: 5. yüzyılda Romalılar zamanında yapılmış. İçerisinde Yunanca yazıt var. Yazıtta "…İbrahim'in oğlu Paphnoutios Tanrı'ya ait olan mülkü yaptı…" diyor. Kutsal yapı, yani kilise. Anlıyoruz ki kalenin içinde kilise varmış ki Suriye'deki garnizonların içinde de kiliseler vardır. İslam'la birlikte burası saraya dönüşüyor. Emevi Halifesi II. Mervan'ın 10 milyon dirhem harcayarak yaptırdığı sarayın burası olduğundan söz edenler var. Fakat o saray bu saray olmayabilir. Şimdi kazdığımız medresenin yerinde daha önce başka bir yapı varmış, sonradan medreseye dönüştürülmüş. O Emevi sarayının bu saray olma ihtimali de var. Kalede de ayrı bir saray var. Buranın Numeyriler döneminde saray olarak kullanıldığına dair 1059 tarihli yazıt var. Haçlı tehdidi ortaya çıktığında da Zengiler tarafından kaleye dönüştürülme çalışmaları başlıyor. Doğu kısmında Zengilerin dikdörtgen kulesi var. Eyyubiler döneminde de dört tarafına çokgen kuleler eklenmiş, bir çeşit giydirme yapılmış.
M. Sarmış: Anlaşılan tamamı bir defadan yapılmamış. Her gelen bir şey eklemiş.
M. Önal: Evet. Son olarak, iki yıl önce bulduğumuz Eyyubilere ait bir yazıtta "el-Melik el-Adil 1208 yılında bu kaleyi onarttı." diye yazıyor.
M. Sarmış: Özelliklerine dair neler söylemek istersiniz?
M. Önal: Bildiğimiz kadarıyla Ortadoğu'nun en büyük kalesidir. Urfa, Birecik, Antep kaleleri dâhil diğer bütün kaleler bir höyük veya tepe üstündedir. Harran Kalesi ise tepe üzerinde değildir, zemin üzerine sıfırdan başlamıştır.
130x90 metre ebadında, yamuk planlı muhteşem bir yapıdır. 30 metre yüksekliğinde ve üç katlıdır. Dünyada üç katlı olan sayılı kalelerden biridir. Bazıları tonozlu yüzlerce odası vardır. Etrafı boydan boya hendekle çevrilidir. Daha önce anlatmıştık, bu hendek Cüllab ve Daysan Derelerinin suyuyla doldurulurmuş. Kaleye hendeğin üzerine kurulan bir köprüyle ulaşılmaktaydı. Kalenin batısında ana giriş kapısı ve koruma kuleleri bulunur. Kalenin dört köşesinde yer alan 11 kenarlı çokgen kulelerden iki tanesi büyük oranda korunmuştur. Her katta galeriler, seyirdim yolları, yay ve okun kullanıldığı mazgal pencereler vardır. 2. katta bir mescit, saydığımız özelliklere sahip bir hamam ve aslan başı protomlar mevcuttur. Güneydoğusundaki bazalt taşından yapılmış at nalı biçimli kapısının her iki yanında da, başlarını arkaya çevirmiş vaziyette, tasmaları zincirli birer çift köpek kabartması bulunmaktadır.
M. Sarmış: Gerçekten müthiş bir eser. İnşallah çalışmalar bir an önce biter de herkesin görme şansı olur. Şimdi biraz da Harran'da yapılan arkeolojik kazılardan ve restorasyon çalışmalarından bahsedelim. Bugüne kadar hangi çalışmalar yapılmış? Kimler yapmış?
M. Önal: Dört dönem var. Birincisi, İngiliz Arkeoloji Enstitüsü adına David Storm Rice tarafında 1951-1959 yıllarında yapılmıştır. Harran'daki ilk bilimsel kazıdır. Rice, çalışmalarını İçkale, Ulu Cami ve Höyük'te gerçekleştirir. İçkale'nin güneydoğu kapısındaki köpek kabartmalarını ve Numeyrilere ait MS 1059 tarihli Arapça kitabeyi bulur. Ulu Cami avlusunun kapı geçişlerinde döşeme taşı olarak kullanılan Yeni Babil kralı Nabonid'in Ay Tanrısı Sin Tapınağı'na adadığı üç adet yazılı ve kabartmalı bazalt steli meydana çıkarır. Harran Höyük'te yaptığı 13 metre derinliğindeki bir sondaj çukurunda Eski Tunç Çağı tabakalarına kadar ulaşmıştır.
İkinci dönem kazı çalışmaları Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü adına Dr. Nurettin Yardımcı tarafından 1983-2011 yılları arasında sürdürülür. Nurettin Hoca, Ulu Cami ve Harran Höyük'te kazı çalışmaları yapar. Höyük'te Zengiler ve Eyyubiler dönemine ait evler ve sokaklar bulunur. Ulu Cami'nin kuzeydoğu ve güneybatısında kapı geçişleri ile kuzeyindeki dükkânları açığa çıkarır. Cami hariminin dördüncü sahnı ve mihrap önü gezilebilir hale getirilir. Doğu duvarında rölöve ve restorasyon çalışmaları yapılır. Minarenin ahşap merdiveni de 105 basamak olarak yeniden yapılmıştır.
Üçüncü dönem çalışmalar 2012-2013 yıllarında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü adına bizim sorumluluğumuzda yapılmıştır.
Dördüncüsü de 2014'te Harran Üniversitesi adına yine bizim sorumluluğumuzda başladı. Halen devam ediyoruz.
M. Sarmış: Bugüne kadar siz neler yaptınız?
M. Önal: Çalışmalarımızda restorasyon ve konservasyonu birlikte götürüyoruz.
M. Sarmış: Ne demek onlar? Aralarındaki fark nedir?
M. Önal: Birbirine yakın işlemler. Restorasyonda binanın yıkık olan yerleri onarılırken, konservasyon işlemlerinde binanın orijinal hali bozulmadan koruma altına alınmaya çalışılır.
M. Sarmış: Yaptığınız çalışmaları anlatıyordunuz.
M. Önal: Bugüne kadar yaptığımız çalışmalarda Ulu Cami yakınındaki Çarşı Hamamı, doğu çarşısı, tonozlu yol çarşısı, umumi helalar, miskçi dükkânı ve imalathanesi meydana çıkarıldı. 2014-2016 yıllarında İçkale'nin batısında çokgen ve dikdörtgen kule arasında kalenin dış beden duvarına bitişik ikinci savunma sistemine ait mazgallar ve seyirdim yolu meydana çıkarıldı. 2017-2018 yıllarında ise İçkale'nin güneyinde yapılan kazıda 2. kattaki saray hamamı bulundu. 2020 yılında kalenin ana kapısı önünde yapılan kazı çalışmasında Eyyubilere ait onarım yazıtı bulundu. Çalışmalar kalenin 2. katında çekirdek yapıda hol, avlu ve salonlarda devam etmektedir. 2021 yılında Harran Ulu Cami'nin kuzeyinde medrese kalıntısına rastlanıldı. Harran Höyük'te yapılan çalışmalarda Tunç ve Demir Çağı kalıntılarına ulaşıldı. Ay Tanrısı Sin Tapınağı'na adanmış çivi yazılı tuğlalar bulundu.
M. Sarmış: Çalışmalarınız ne zamana kadar devam edecek?
M. Önal: Harran Suriçi'nin kapladığı alan yaklaşık 1200x900 metre karedir. Bu alanın tamamını kazmak için binlerce yıl gerekiyor. Bizim arkeoloji kazı planımız Harran Ulu Cami çevresi ve Kale'nin kazısının tamamlanması. Bunlardan Kale kazısı iki yıl içinde bitecek. Bu arada daha önce söz ettiğim Hz. İbrahim Evi Çevre Düzenleme Projesi'ni gerçekleştirmek istiyoruz. Etraftaki kazıların elbette bundan sonra da sürdürülmesi gerekir. Höyük'teki kazıların da devam etmesi gerek.
M. Sarmış: Sizin çalışmalarınız bitince ortaya nasıl bir şey çıkacak? Harran'ın tamamen canlandırılması diye bir şey söz konusu değil sanıyorum.
M. Önal: Hepsi değil de bir bölümü canlandırılabilir.
M. Sarmış: Mesela caminin üstünün kapatılması, ilk şekline döndürülmesi, içinde namaz kılınacak hale gelmesi söz konusu mu?
M. Önal: Yok, hayır. UNESCO kriterleri ona izin vermiyor. Fotoğraf, gravürü, çizimi veya ayrıntılı tanımı varsa olabilir. Veya anastylosis deniliyor, düşmüşse, düştüğü yerde ayağa kaldırılabilir, hasar görmüş parçalar da aslına uygun olarak tamamlanabilir. Mesela burada doğu duvarının fotoğraf ve çizimleri vardı onlara dayanarak doğu duvarı restore edildi. Harimden avluya açılan kapı kemerleri de oldukları yere düşmüş, onları ayağa kaldırıyoruz. Ayrıca bu kemerlerin bazısının yüz yıl önce yapılmış çizimleri de bulunuyor. Bu verilere dayanarak Harran Ulu Cami sınırlı olarak ayağa kaldırılıyor. Koruma kurulu ötesine izin vermiyor. Ayrıca bizim yapmak istediğimiz, Ulu Cami etrafında toprak altındaki yapıların tamamını gün ışığına çıkarmak, bu şekilde külliye şeklindeki cami daha görsel ve anlaşılır olacaktır.
M. Sarmış: Peki size verilen destek yeterli mi? Daha çok maddi destek olsa, daha çok eleman desteği olsa işler daha çok hızlanır mı?
M. Önal: Aldığımız bilgilere göre ülkemizde bu yıl en büyük kazı ve restorasyon desteği Harran'a verilmiş. Yaklaşık 130 milyon lira. Dolayısıyla şu an çok iyiyiz. İki yıl içinde hem Ulu Cami hem Kale/Saray işi tamamlanacak. Ondan sonra da benzer destekler gelirse Ulu Cami'nin etrafı başta olmak üzere biz bu alanı kazıp ziyarete açmak isteriz. O zaman ziyaretçiler Ortaçağ yolunda yürütülüp yine o dönem yapılarını yakından görebilir. Toprak altında kazılmayı bekleyen medreseler, hamamlar, çarşılar, villalar, evler var. Kiliseler de var, ama o ileride. Kısmen sondaj olarak başladık. İşçi çok olursa tabii ki çalışmalar hızlanır.