Çocukluğum Suruç'ta geçti, en acılı günlerimi bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiriyorum. O anılar ve Suruç'ta yaşananlar kaybolmasın diye birçok yazıyı kaleme aldım.

"Mazideki Suruç" kitabını yazarak yaşadığımız anıları gelecek nesillere aktarmak istedim. Ancak değerli yazar arkadaşlarım Mehmet Kurtoğlu Suruç'un edebiyatı ve Abdürrezzak Elçi ise Suruç'un tarihini yazdılar ve bu değerli katkılardan dolayı o kitap daha da derinleşti. Bazı arkadaşlar da Suruç üzerinde bazı makaleler yazdılar ve bunlarda o kitapta yer alınca o kitapta daha da bir zenginlik kazanmış oldu.

Daha evvel yazdığım "Yaşadığım bir Suruç vardı" kitabını tek başıma yazmıştım. o kitap ta Suruç la ilgili bir dergide yer aldı. Böylece o kitapta iki defa neşredilmiş oldu.

Şimdi ise Suruç hakkında ne yazılabilir diye düşünüyorum. Felaket tellallığı yapmaktan başka çarem yok. Suruç'un mazideki tüm güzellikleri kaybolmuş ve tam bir felaketin ortasında. Yaşanmaz bir hale gelmiş. Halı hazırdaki Suruç'a gidince içim kararıyor, yüreğim daralıyor. Her tarafı darmadağın olmuş eski bir hana benziyor artık.

Suruç'la Aligör arasında yol boyu ve birinci sınıf araziler üzerinde yapılan ruhsatsız iş yerleri uzayıp gidiyor. Birinci sınıf araziler gittikçe küçülüyor. Ne Suruç Belediyesi, Ne Urfa Büyükşehir Belediyesi yeni iş yeri açmak isteyen ihtiyaç sahiplerine alternatif hizmet sunmayınca insanlar, çaresiz kalmış ve birinci sınıf araziler üzerinde iş yeri yapmaya mecbur bırakılmış.

Suruç Devlet Hastanesi'nin altından sular kaynıyor, bir kaç motopomp devreye girerek bu hastanenin altındaki suları nerede ise her gün boşaltıyor. Hastanenin zemin kısmı kullanılmaz hale gelmiş..

Suruç'un Güneydoğu tarafında boş ve işe yaramaz araziler vardı. Suriyeli mülteciler için çadır kent yapıldı. Hastane oraya kurulmadı. Birinci sınıf arazi üzerinde kuruldu. Daha evvel de Suruç Devlet hastanesi Suruç'un doğu tarafında yapılmıştı. o hastane devreden çıkarıldı ve yeni bir hastane yapıldı. Paramız çok, arazi bol, yap yapabildiğin kadar. Nasıl olsa hesap soran da yok.

Şimdi ise Suruç çevre yolu yine birinci sınıf araziler heba edilerek yapılıyor. Gerek var mıydı?. Bilen var mı Urfa, Birecik arasında duble yol yapılmıyor, Suruç'a çevre yolu yapılıyor. Allah'ım sen aklımı koru.

O da yetmedi Suruç'un güneyinde Mürşitpınar yolu adeta otoban gibi genişletiliyor. Mürşıtpınar bir köy haline gelmiş böylesine devasa bir yola ihtiyaç var mı? Mürşitpınar'ın karşı tarafı ise Suriye. Bu yolun neden yapıldığını bilen var mı? Birinci sınıf araziler heba olup gidiyor. Gizli bir akıl sanki Suruç'un birinci sınıf arazilerini yok etmek için elinden geleni yapıyor.

Tayini çıkıp giden eski Valiye Harran ve Suruç ovalarının birinci sınıf arazilerini korumak için önlem alınması için yazılar yazdım. Kimse oralı bile olmadı. Tenezzül edip görüşmediler bile.

Suruç'un her tarafı kazılmış, toz toprak içinde kalmış, çevre kirli olunca böyle bir yerde im yaşamak ister.

Çünkü kazma hiç elimizden düşmez. Kazarız yine yaparız, tekrar tekrar yine kazar yine yaparız.

Başta Milletvekillerimiz, Büyükşehrimizin muhterem Belediye Başkanları, Valilerimiz Suruç 'un Belediye başkanı Suruç'ta yapılanlar hakkında bir fikirleri var mı? Doğrusu merak ediyorum.

Söyler misiniz Suruç'un nüfusu artıyor bununla ilgili birinci sınıf araziye yok etmeden bir imar planınız var mı? Ha var mı?

Hizmeti ters yüz edenleri Allah'a havale ediyorum. Çünkü çaresizim. Avazım çıktığı kadar bağırsam da sesim ulaşmaz onlara. Parlak sözlerle nutuk atmakla, caka satmakla yürümüyor bu işler.
Haydi kalın sağlıcakla..