Geçtiğimiz hafta ülke olarak 10 yaşındaki kızının gözleri önünde eski kocası tarafından boğazı kesilerek öldürülen Emine Bulut cinayetiyle cinayetten öte bir vahşetle sarsıldık.

**
Vahşete kurban giden Emine'ye dökülen gözyaşları dinmeden ertesi gün Konya'da, canavar eşi tarafından 20 bıçak darbesiyle katledilen Tuba Erkol'un ismini duyduk. Emine'nin katledilişi sırasında çekilen görüntüler toplumsal infiale neden olmasaydı Tuba'nın katledilişi ekranlarda konuşulmayacaktı.

**
Emine Bulut 'Ölmek istemiyorum' diye haykırmıştı son nefesinde. 10 yaşındaki kızı da 'Anne ölme' diye feryat etmişti. Olmadı, bu hayattan ve çocuklarından koparıldılar. Emine Bulut ve Tuba Erkol… Her iki kadının da ayrılmak istedikleri, ayrıldıkları eşleri tarafından öldürüldüler.

**
Emine Bulut 6 yıl önce boşanmıştı. Tuba Erkol katledilmeden 4 gün önce kendisini döven eşinden şikayetçi olmuş evden uzaklaştırma kararı aldırmıştı. Ancak ne boşanma ne de uzaklaştırma kararı cinayete kurban gitmelerini engelleyebildi.

**
Olay medyatik olunca, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı devreye girdi. Emine'nin 10 yaşındaki kızı devlet korumasına alındı, kayyum atandı. Katilin duruşmasına bir sürü avukat gönderdiler. Sonrası hamaset işte.

**
Cumhurbaşkanı, her infial oluşturan olayda olduğu gibi 'Benim tavrım belli', 'Benim düşüncem belli', 'Parlamentodan çıksın onaylarım', 'Mecliste karar alınsın imzalarım' gibi açıklamalarda bulundu.

**
Kadınları korumaktan, kollamaktan uzak, caydırıcılığı bulunmayan yargı sisteminden bahsetmek bile istemiyorum. Emine'nin davası medyatik olduktan sonra katili hemen yargılandı ve indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

**
Emine Bulut'un acı vefatı, kadın cinayetleri terörünü bir kez daha gündeme taşırken, bir başka Emine feryat etti, 'Bari beni kurtarın' dedi. Ocak ayında boşanmak istediği kocası tarafından evinde başına silah dayandı ve öldürülmek istendi.

**
Silah tutukluk yapınca kaçmaya çalıştı. Ardından patlayan silahtan çıkan kurşun bacağındaki atardamara isabet etti ve 8 ay tedavi gördükten sonra taburcu oldu. Olaydan sonra Emine Girişken'i öldürmeye teşebbüs eden kocası, 'Öldürmeye teşebbüs' suçundan değil, 'kasten yaralama'' suçundan yargılandı, 9 yıl hapse mahkûm edildi. Ancak 4 ay hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı.
**
Kadın cinayetlerinin yeniden ekranlara yansımasıyla birlikte basın mensuplarına konuşan Emine Girişken, kendisini öldürmeye teşebbüs eden eşiyle ayna mahallede oturduğu için tek başına sokağa çıkamadığını, eşi tarafından takip edildiğini, sosyal medya üzerinden de tehdit edildiğini anlatıyor.

**
Basına yansıyan vakaların sayımına göre 2019 yılının ilk 7 ayında kadın cinayeti sayısı 245'e ulaştı. Basına yansımayan kısmı ile ortaya çıkan tablonun korkunçluğu, toplumu dehşete düşürüyor. Umarım bir gün, derdi gerçekten aileyi ve bireyi korumak, buna yönelik projeler uygulamak olan bir Bakan ile karşılaşırız.

**
Yazımızın son bölümünde Hakk'ın Rahmetine kavuşan Şule Yüksel Şenler'i anmak isterim. Ben Şule Yüksel Şenler'i yazmış olduğu 'Huzur Sokağı Romanı' ile tanıdım. Bende bıraktığı tesirle ne kadar ağladım hatırlamıyorum.

**
Onun verdiği mücadeleyi okurken yazdığı bir yazıdan dolayı yargılanıp hapsedilişini öğrendiğimde şahsına duyduğum hayranlık artmıştı.
Kendisine bir kez daha Allah'tan Rahmet, ardında bıraktığı ailesi ve sevenlerine sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Kalın sağlıcakla…