Birleşmiş Milletlerin (BM) 1948 Soykırım Sözleşmesi'ne göre soykırım, "tamamen veya kısmen yok edilmesi istemiyle aynı milliyet, din, etnik köken veya ırktan bir grubun üyelerini öldürmek, bedensel veya ruhsal zarar vermek, grubu kısmen veya tümüyle maddi yok oluşa sürükleyecek yaşam koşullarına kasten maruz bırakmak, doğumları önlemeye yönelik zorunlu önlemler almak veya grupta doğan çocukları başka gruplara zorla nakletmek" gibi eylemleri kapsıyor.
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten beri Gazze'de 27 binden fazla kişiyi öldürdüğü ve 2 milyon 200 bin nüfuslu kent halkının yüzde 85'ini yerinden ettiği saldırıları, BM yetkilileri, akademisyenler, aktivistler ve siyasi liderler tarafından "soykırım" olarak nitelendirildi.
ABD'deki Brown Üniversitesinde Holokost ve soykırım konularında çalışmalar yürüten İsrail asıllı ABD'li Profesör Omer Bartov, AA muhabirine, "(Gazze'de) evlerin, ibadethanelerin ve özellikle camilerin, üniversite ve okulların kasten yıkımını görüyoruz. Bunlar, şüphesiz ki savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım tanımlarına uyuyor." dedi.
Bartov, soykırımın bir parçasının da bir grubun kültürüyle birlikte yok edilmesi olduğunu ancak bu konuda ilgili terimlerin "uluslararası hukuk açısından herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığını" kaydetti.
Soykırım kavramına ilişkin terimler, Gazze'deki olaylar çerçevesinde derlendi.
Eğitim öğretimi engelleyerek toplumun geleceğini çalmak: "Educide"
Akademisyenler, "educide" kavramını bir grubun akademisyen, öğretmen, öğrenci ve eğitim kurumlarını hedef alarak eğitim öğretim yaşamını sonlandırmak olarak tanımlıyor.
Filistin Eğitim Bakanlığının verilerine göre İsrail, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze ve Batı Şeria'da yaklaşık 4 bin 895 öğrenci ve 230 öğretmeni öldürdü. Bakanlık, 8 bin 514 öğrenci ve 830 öğretmenin yaralandığı, 89'dan fazla öğrencinin tutuklandığı bilgisini paylaştı.
Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail'in saldırıları nedeniyle Gazze'deki 286 devlet okulu, 12 üniversitenin tümü ve 65 Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) okulunun yıkıldığını, 620 bin civarı öğrencinin eğitim öğretim hakkından mahrum kaldığını duyurdu.
Çevre kaynaklarının zehirlenmesi, tüketilmesi ve yok edilmesi: "Ecocide"
Viyana merkezli bağımsız ve kar amacı gütmeyen Avrupa Hukuk Enstitüsünün (ELI) tanımına göre "ecocide" terimi, yaşamın zarar göreceği şekilde çevreyi tahrip ve yok etmeyi kapsıyor.
Enstitü, terimin ilk kez Amerikalı biyoloji profesörü Arthur Galston tarafından, Vietnam Savaşı'nda ABD'nin düşman birliklerinin saklandığı yeşillik örtüsünü ve ekinleri yok etmek amacıyla kullandığı "portakal gazı"nı protesto için ifade edildiğini bildirdi.
The Guardian'ın özel haberine göre, İsrail'in Gazze'yi işgalinin ilk iki ayında çatışma kaynaklı emisyonların boyutu 281 bin 315 ton karbondioksit salınımına denk.
Sam Houston Devlet Üniversitesi Sosyoloji Profesörü Zeinab Shuker, "The Century Foundation" için yazdığı makalede saldırılarda Gazze'nin toprak ve suyunun zehirlendiğini, başlıca kentsel alanların "yaşanılamaz" halde olduğunu bildirdi.
Shuker, Gazze'deki suyun yüzde 97'sinin insanların tüketimine uygun olmadığına dikkati çekerek, bölgenin "zehirlenen, tüketilen veya yok edilen" çevre kaynaklarının geri kazanımının yüzyıllar alabileceğinin altını çizdi.
Gazze'deki atık su ve kanalizasyon arıtma tesislerinin işletilmesi için elektrik ve yakıt gerektiğini belirten Shuker, Norveç Mülteci Konseyinin raporuna atıfta bulunarak Gazze'de bir günde 130 bin metre küpten fazla arıtılmamış lağım suyunun Akdeniz'e salınmasının çevre için "korkunç sonuçlar" doğurabileceğini vurguladı.
Shuker, son olarak çatışmada kullanılan mühimmatın içeriğindeki maddelere dikkati çekerek, özellikle yanıcı beyaz fosforun yer altı ve yer üstü tatlı su kaynaklarını tahrip edeceğini bildirdi.
Konutların yıkımı "domicide" ve kentlerin tahrip edilmesi "urbicide"
Araştırmacılar ve aktivistler, Gazze'de sivillerin yaşam alanlarını ellerinden almayı amaçlayan "domicide" faaliyetlerinin yürütüldüğünü savunuyor.
Cenevre merkezli Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları İzleme Örgütü (Euro-Med), Gazze'de 69 bin 700 konutun tamamen yıkıldığını ve 187 bin 300 konutun da kısmen zarar gördüğünü duyurdu.
Örgüt, ocak ayında yayımladığı raporda 320 okul, 1671 sanayi tesisi, 183 sağlık kuruluşu, 239 cami, 3 kilise ve 170 basın ofisini, İsrail'in süregelen saldırılarında hedef aldığı kurumlar arasında sıraladı.
BM Konut Hakkı Özel Raportörü Balakrishnan Rajagopal, ocak ayında The New York Times'ta yayımlanan makalesinde Gazze'nin kuzeyindeki yapıların yüzde 84'ünün zarar gördüğü veya yıkıldığını yazdı.
Brown Üniversitesi Profesörü Bartov da bu konu için kullanılan "urbicide" terimine ilişkin, "büyük ölçekte tek bir kent merkezi olan Gazze'nin büyük bir kısmının, en azından Gazze'nin kuzeyinin yüzde 50-60'ının yok edilmesi" örneğini verdi.
Bir kültürün yok edilmesi
Filistinli Kütüphaneciler ve Arşivciler Ağı tarafından hazırlanan raporda Gazze'deki 8 müzenin yanı sıra 8 özel ve 4 üniversite kütüphanesinin de hasar gördüğü ya da yıkıldığı belirtildi.
Çeşitli raporlara göre de İsrail'in Gazze'ye saldırılarında 200 kadar tarihi ve arkeolojik alanın zarar gördüğü ya da tahrip edildiği bildirildi.
Gazze'deki Vakıflar ve Din İşleri Bakanlığı, toplam 1200 caminin bulunduğu bölgedeki en az 1000 caminin kısmen ya da tamamen yıkıldığını açıklarken Al Jazeera'nın hesaplamalarına göre de en az 4 kilise tamamen ya da kısmen hasar gördü.