Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, sosyal medyadan yaptığı görüntülü açıklamada, Soykırımcı İsrail terör ordusunun yaklaşık 3 hafta içinde Gazze'nin kuzeyine düzenlediği saldırılarda en az 1000 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.
Basal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cibaliya, Beyt Hanun ve Beyt Lahiya'da en az 100 bin kişinin abluka ve saldırılara maruz kaldığını, 100 bininin ise Gazze kentine sürüldüğünü belirtti.
Soykırımcı İsrail terör ordusunun, Gazze'nin kuzeyinde abluka altındaki Filistinlilere yardım götürmeye çalışan herkesi öldürdüğünü aktaran Basal, İsrail'in uluslararası toplumun suskunluğunu kullanarak Gazze'nin kuzeyinde "etnik yok etme" politikası uyguladığını ifade etti.
Basal, uluslararası kurumlardan, Gazze'nin kuzeyindeki Filistinlileri kurtarmak için derhal harekete geçmelerini istedi.
Soykırımcı İsrail'in Gazze'nin kuzeyindeki Filistinlileri göçe zorlama planı
Cibaliya Mülteci Kampı başta olmak üzere Gazze'nin kuzeyine 5 Ekim'de yoğun hava saldırıları düzenleyen Soykırımcı İsrail terör ordusu, 6 Ekim'de söz konusu bölgelere kara saldırısı başlattı.
Bu adımın, daha önce Soykırımcı İsrail basınına yansıyan ve "generallerin planı" olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze'nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor.
Soykırımcı İsrail terör Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, 7 Ekim'de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun, Cibaliya ve Beyt Lahiya'daki Filistinlilere uyarıda bulunarak boşaltılması istenilen bölgelerin haritasını paylaşmıştı.
Filistinlilere Gazze'nin güneyindeki Mevasi bölgesine gitme çağrısı yapan Adraee'nin paylaştığı haritanın, Soykırımcı İsrail terör ordusunda eski Operasyonlar Bölümü Başkanı General Giora Eiland'ın girişimiyle hazırlanıp hükümete sunulan Filistinlilerin zorla göç ettirilmesine ilişkin "generallerin planına" benzerliği dikkati çekmişti.
Soykırımcı "Generaller Planı" adını taşıyan bu plan, Filistinlileri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinden tehcir etmeyi, ardından bölgenin kuşatılması, gıda, yakıt ve temiz su girmesine izin verilmemesini öngörüyor.