Bir İnsanın toplumda bıraktığı ilk izlenimler çok önemlidir.

İlk kez gördüğümüz bir kişiyi; konuşmasından, tavırlarından, bizlere karşı olan saygı ve sevgisinden, ilgi ve alakasından hareketle; O'nu, iyi ya da kötü biri olarak değerlendirebiliyoruz...

Sadece bir davranışından dolayı; bu şahıs 'iyidir' ya da 'kötüdür' diyebiliyoruz.

Aksi ispatlanana kadar belleğimizde iyi izlenim bırakanları hep iyi; kötü izlenim bırakanları da hep kötü olarak yargılarız. Birinin bizde bıraktığı izlenimleri nedeniyle, O'na karşı muhabbet ya da nefret duyabiliyoruz.

Genellikle iyi insanı şöyle tarif edebiliyoruz:

İyi insan: Önce kendisine, sonra ailesine ve topluma karşı saygılı olur.

İyi insan; hoşgörülü olur, mütevazı olur, menfaati için, 'Ayı'ya Dayı' demez, kimsenin hakkını yemez, hakkını da kimseye yedirmez, cesur olur, cömert olur, zalime boyun eğmez, mazlumu yermez, düşküne yardım eder, dürüst olur, doğru sözlü ve harbi olur. Halik'tan (Yaratandan) korkar ama mahlûk 'tan (yaratılandan) korkmaz.

İyi insan için; dünya ve dünya malı amaç değil, sadece araçtır. Dünyanın cazibesi gözlerini kamaştırmaz. O, dünyayı; ahirete giden otoban olarak görür…

İyi insan için; Ölüm, yok olmak değil; aksine yeniden dirilmektir. O, ölümden korkmaz. O'nun için ölüm; yeni bir hayatın başlangıcı ve bütün korkuların bitişi demektir…

Beynimizdeki Kötü insan profili ise; topluma karşı saygısız olan. Kendisini dev aynasında gören, aşırı kompleksi olan; egoist, narsist, kendini her kesten üstün gören, menfaatperest,, fayda görmediği insanları hor gören, Kendi menfaati için başkasına zarar vermeyi marifet sanan, toplumda bir parazit gibi yaşayan, Yok edici tiplerdir…

Kötü insanlar; öz değerleri, saygıyı, sevgiyi, insanlığı öldürmeye çalışırlar. Doğru söylemek akıllarına zarar verir. Yalan, Onların şiarındandır. Onlar İçin; menfaat, her şeyden önce gelir...

Evet!.. İnsanlar konuşa konuşa anlaşır, anlaşılır.

Birbirilerini tanıdıkça kişilikleri kendini göstermeye başlar. Hele menfaat ilişkisine girince; içindekiler, dışına sirayet eder; İYİ'liği ya da KÖTÜ'lüğü ile…

Tabili İnsanları, ilk izlenimlerine göre değerlendirmek doğru değildir. Zira bıraktıkları iyi izlenimler ile saygı gösterdiğimiz bazı şahıslar; aslında O saygıya layık olmayabilirler…

Kötü izlenim bıraktıkları için de yerden yere vurduğumuz bazı şahıslara ise belki de haksızlık yapıyoruzdur. Dolayısıyla, ilk izlenimler insanların iyi veya kötü oluşunu gösteren kriter olmamalı. Menfaat ilişkisine girmeden bir insanı tam olarak tanımamız mümkün değildir. Atalarımız; 'Düşte Gör Dostunu', 'Dost, Kara Günde Belli Olur' demişler.

İyi insanlar ve gerçek dostlar, arkadaşlar, akrabalar, darda iken belli olur. Gerçi, 'Dost' kelimesi çok lüks olmuş. Eskiden dost, akrabadan önce gelir aileden biri sayılırdı. Dost; güven ve itibarın kalesi, zor günlerin kesi, dostlarının nefesi, çaresizlerin kafesi gibiydi. Şimdi ise dost demek; sadece bir kaç saat beraber oyalanan, zaman geçirmek için belli bir süre birlikte eğlenmeye çalışan, ya da deşarj olmak için birbirilerine dertlerini anlatan ama birbirlerine yardımları dokunmayan geçici arkadaşlıklar manasına gelmektedir...

Oysa; namus hariç, her konuda yüzde yüz biri birine güvenen, birinin başı darda ise öteki de ayni sıkıntıyı yüreğinde hisseden, malı ile canı ile dostuna amade olan insanlardan toplumumuzda kaç kişi kaldı acaba?..