Doç.Dr. Ahmet Güzelçicek, köydeki çocukluk yıllarının ve Hilvan Yatılı Bölge Okulu’nda geçirdiği zamanın kendisi üzerinde büyük etkiler bıraktığını söyledi.
Güzelçiçek, "Çocukluk saflıktır, çocukluk masumiyettir, çocukluk temizliktir. Çocukluk art niyetsizliktir. Yani çocuk kötü düşünmez." diyerek, yatılı okul yıllarının ona kardeşlik ve aile sıcaklığı kazandırdığını vurguladı.
"Biz orada YİBO'daki diğer çocuklarla birbirimize kenetlendik. Birlikte güldük ve birlikte ağladık, birbirimizle kardeş olduk, birbirimize aile olduk, birbirimizi sarıp sarmaladık. Hilvan YİBO’dan ayrılalı 30 yılın üzerinde oldu. Hala o arkadaşlarla dönem dönem bir araya geliriz. Şu an belki hepimiz farklı düşüncede, farklı yapıda, farklı bir hayat yaşamakta olabiliriz. Ama dostluğumuz sürüyor." ifadelerini kullandı.
"Milli Gençlik büyük bir okuldu"
Güzelçicek, Nizip’te tanıştığı İslami camia ve Milli Gençlik hareketinin, hayatındaki önemli dönüm noktalarından biri olduğunu ifade etti. "Milli Gençlik büyük bir okuldu. O yaşta insan gerçekten fark etmiyor. Ama o işte hani insan süreci de hani biyolojik olarak tanımlarsak, insanın çocukluk, gençlik ve olgunluk döneminden bahsedilir. Ben ruhumun olgunlaşmasını 3 döneme ayırıyorum." dedi. "Çocukluk dönemi 0-18 yaş, 18-39 yaş gençlik dönemi, 39 yaş ve üstü olgunluk dönemi. Bu çocukluk döneminde aslında insan fark etmiyor. Yani çok şey kazanmışsınız ama insan kazandıklarını fark etmiyor. Olgunluk döneminde bakıyor ve 'İyi ki Milli Gençlik’e bu güzellikleri kazanmışım' diyorum. Bir ağaç nasıl ki fidandı, büyüdü. Meyve vermesi için olgunlaşması gerekiyor. Olgunluk döneminde bu yaşadığı sürecin aslında kendisine büyük bir katkı sağladığını fark ediyor."
"Erbakan Hoca ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tanıştım"
Doç. Dr. Ahmet Güzelçicek, Trabzon’da okuduğu yıllarda, dönemin önemli isimlerinden Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan ile görüşme fırsatı bulduğunu da dile getirdi. "Trabzon'da öğrenciyken Rahmetli Erbakan ile görüştüm. İki kez görüşme fırsatımız oldu. Recep Tayyip Erdoğan o zaman İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'ydı. Onunla da orada görüşme imkânı buldum." dedi.
İlk Görev Gününde Yaşadığı Zorluklar
Güzelçicek, Halfeti’deki ilk görev gününde yaşadığı ilginç bir anıyı da anlattı. 2001 yılında göreve başlamadan önceki dönemde 11 Eylül saldırısından yalnızca 5 gün önce Halfeti’ye atandığını belirtti. "28 Şubat süreci gerçekten sıkıntılı bir süreçti. 2001 yılında 11 Eylül saldırısından 5 gün önce Halfeti’de göreve başladım. İlk göreve gittim. Günlerden çarşambaydı. Sağlık ocağına girdim. Orada Sağlık meslek lisesi genç bir kız vardı. Bana dedi ki 'Tansiyonunuz mu ölçülecek?' Yok dedim. 'Muayene mi olacaksınız?' Yok dedim. 'Ne soruyor? Doktorum demeye utanıyorum.' Gittim, neyse birçok şey sordu, yok dedim. 'Niye geldin?' Doktor olarak atandığımı söyledim. Sonra orada bir doktor arkadaş daha vardı. Ben ikinci doktor oldum. Gittik o doktor arkadaşla birlikte beni onun yanına götürdü, tanıştık. Resmi işlemlerimizi yaptı. Hani ben zannettim işimi hal ettikten sonra Siverek’e dönerim, eşyalarımı alırım, sonra bir daha işte orada tamamen başlarım. Kaymakam bir izin vermedi. 'Yok dedi, çarşamba günü başlamışsın, cumaya kadar çalış. Cuma mesai bitiminde git, hafta sonu eşyalarını getir gel." dedi.
Halfeti’deki İlk Görev ve Zorlu Başlangıç
Güzelçicek, ilk görev yeri olan Halfeti’de yaşadığı ilginç bir anıyı da dinleyicileriyle paylaştı. 28 Şubat sürecinin zor zamanlarında Halfeti'ye atanmasından bahsederken, ilçe halkının, doktorların namaz kılmasına alışık olmadığını belirtti.
Güzelçiçek, "Gittiğimizde Halfeti 6 ay öncesinde Birecik Barajı'nın altında kalmıştı. İlçede cami yoktu. Müftülük orada bir evi kiralamış, cami olarak kullanıyordu. Üç arkadaş camiye gittik namaz kıldık. Sonra kalacak yer olmadığı için camide kalmaya karar verdik. Kaldığımız camide Adanalı bir imam vardı. O da biraz sıra dışı bir insandı. Hava sıcak, eylül ayı. Musalla taşının altında uzanmış uyuyordu. Bizi sordu. Kimsiniz dede siz? Biz de kendisine 'Buraya atanmış doktorlarız.' dedik. Sırayla üçümüzün gözlerinin içine baktı. Namaz kıldığımıza inanmadı. 'Gidin buradan. Yalancılar!' dedi. Bunun söylemesinin sebebi o güne kadar Halfeti'de Cuma namazına dahi bir doktor gitmemiş. Biz ise vakit namazına gitmişiz. Akşam namazına müftü bey geldi. Neyse bizim doktor olduğumuza anlayınca bize kendi evinden yastık, çarşaf ve örtü getirdi. Bizde o gece camide uyuduk." diye konuştu.
Doç. Dr. Ahmet Güzelçicek, GAPGündemi programında, hayatı boyunca edindiği değerli deneyimlerini samimi bir şekilde anlattı. Milli Gençlik hareketinin, gençlerin gelişiminde ne denli önemli bir rol oynadığını vurgulayan Güzelçicek, geçmişte yaşadığı her deneyimin, bugünkü kişiliğini şekillendirdiğini belirtti.