Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Son dönemde piyasalarda yaşanan gelişmeleri değerlendiren Zeybekci, ekonomi ve finans piyasalarının ikiye ayrılması gerektiğini, finans piyasalarının istihdam, ihracat gibi dengelere itibar etmeyen, spekülasyonlara dayalı fırsatların değerlendirildiği bir alan olduğunu ifade etti.

Zeybekci, ekonominin ve özel sektörün spekülatif hareketlerden en az şekilde etkilenmesi amacıyla ne gibi tedbirler alınabileceği, ülkenin riskleri, mükellefiyetleri, borçları ve varlıkları gibi konulara bakıldığını belirterek, 'Görüyoruz ki Türkiye'nin genel ekonomik dengeler anlamında herhangi bir problemi yok.' diye konuştu.

Türkiye'nin 3,4 trilyon liralık milli geliri olan bir ülke olduğuna işaret eden Zeybekci, 'Türkiye'nin finans piyasasındaki bu hareketlerden zarar gördüğü kesindir ama ekonomik anlamda bir zamanlar olduğu gibi, yerle bir olmasını, etkilenmesini, yataklara düşmesini kimse beklemesin. Türkiye ekonomisi derinlik ve hacim itibariyle yeterince güçlü.' ifadesini kullandı.

ABD'nin İran'a yaptırım kararı

ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ile yapılan nükleer anlaşmadan çekilerek yaptırımları tekrar devreye sokma kararını değerlendiren Zeybekci, Türkiye'nin daha önce ABD, Avrupa Birliği (AB) ve diğer ülkelerce uygulanan yaptırımlar ve ambargolar döneminde İran ile ticaretini sürdürdüğünü, bundan dolayı da birçok konuda speküle edildiğini hatırlattı.

Zeybekci, şimdiki durumun öncekinden farklı olduğuna işaret ederek, bir anlaşma yapıldığını ve bu anlaşmadan çekilmenin uluslararası kabul görmüş kurallara göre karşılıklı diyalog, mutabakat veya bir temasla gerçekleşmesi gerektiğini söyledi.

Bakan Zeybekci, 'Bir taraf kendi başına diyor ki, 'Ben çekildim.' Bozulan anlaşma değildi, bozulan önceden birinin diğerine dikte ettiği bir şeydi.' diye konuştu.

Bu aşamada endişe edilecek çok büyük bir şey görmediğini vurgulayan Zeybekci, şöyle devam etti:

'Diğer ülkelerin, AB ülkelerinin ve Türkiye'nin bu konuda ABD ile aynı fikirde olmadıklarını görüyoruz. Diğer taraftan ben şöyle görüyorum, bir şekilde ambargo veya yaptırımlar altına alınmış İran'a, o ülkelerin ve ABD'nin söylediği 'Benim ürünlerim bu ülkeye gitmeyecek, bu ülkeyle ticarette Amerikan doları kullanılmayacak.' yaklaşımı Türkiye için bir fırsat. Ben, Birleşmiş Milletlerin İran'daki nükleer faaliyetlerle ilgili kararları varsa tabii ki onlara da uyarak ticaret yapmaya devam edeceğim.'

'Körfez'deki silah faturalarına bakmak lazım'

Yaptırımlar konusunda son dönemdeki hikayeye dikkat etmek gerektiğini belirten Zeybekci, şunları kaydetti:

'Ortadoğu'daki, Körfez'deki silah faturalarına bakmak lazım. Birçok ülkenin çok yüksek miktarda silahlandığını ve farklı söylemlerin ortaya çıktığını görüyoruz. O coğrafyada, özellikle Arap Yarımadası'nda bir oyun ve strateji var, ona da dikkat etmek gerekiyor. Diğer taraftan tabii ki Irak ve Suriye'de İran faktörü ve bu ülkenin faaliyetleri var. İran'ın faaliyetlerinin tehdit olarak algılanması ki bazılarından biz de rahatsızız. Buna karşın şu anda görüyoruz ki İran, Türkiye, Rusya'nın Suriye'deki dramın bitirilmesi yönünde ortak bir tarzı da var. Körfez bölgesinde bu kadar çok silah alan ülkelerin de bir sipariş üzerine İran'a böyle bir yaptırım konusunda ricacı olduklarını tahmin etmek ihtimal dahilindedir.'

'Benim cari açığım aslında yüzde 4,2'

Makroekonomik büyüklükler ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin bunlara etkisinin sorulması üzerine Zeybekci, Türkiye'nin ekonomik verilerine dikkati çekti.

Zeybekci, Türkiye'nin yıllık ihracatının 157 milyar dolar değil, 213 milyar dolar olduğunu belirterek, 43-44 milyar dolarlık hizmet ihracatı, 8 milyar dolarlık bavul ticareti, 10 milyar dolarlık serbest bölge ihracatı yapıldığını söyledi.

Türkiye'nin ithalatının da 253,5 milyar dolar olduğunu ifade eden Zeybekci, buna bakıldığında Türkiye ihracatının ithalatını karşılama oranının yüzde 84 olduğunu bildirdi.

Zeybekci, ithalatta gözetim fiyatları uygulandığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

'Yurt dışından ithalatçı beyan ediyor, 'Bu 2 lira' diyor. Ben '2 lira değil. Sen 4 lira üzerinden bunun KDV ve gümrük vergisini ödeyeceksin. Çünkü sen Türkiye'de düşük fiyat uyguluyor, haksız rekabet yaratıyorsun' diyorum. Bu 6,4 milyar dolar, normalde Türkiye'den para transferinin olmadığı, teklif olarak fiyatı yukarı çektiğim ama ithalatın içinde görünen rakam. Bir de altın transferi var. İhracatın ithalatı karşılama oranı bunlarla yüzde 88'e geliyor. Hedefimiz yüzde 90-100. Anadolu Ajansı, insanların doğru ve sağlıklı bilgi edinmesi, bu bilgiyle doğru kanaate varması ve karar vermesi için son derece önemli. Onun için bunları anlatıyoruz.'

Türk lirası ile ticaretin arttığına dikkati çeken Zeybekci, 'Yabancı parayla finansman ihtiyacı düşüyor. Dolayısıyla altın ve gözetim kenara konulduğunda benim 5,3 olarak görülen cari açığım aslında yüzde 4,2. Cumhurbaşkanımızın açıkladığı manifestoda cari açıkla mücadelede çok önemli adımlar attık. Türkiye'nin ithalatıyla ilgili de lüks, gereksiz, ülkede üretilme imkanı olan ürünlerin ithalatının azaltılması, turizm gelirlerini artırma gibi konuların üzerine gideceğiz. Cari açık verilen alanlar belli. Enerji, petrokimya ve metalürjiden dolayı açık veriyoruz.' diye konuştu.

'Cari açığı fırsat olarak görüyoruz'

Toplam 135 milyar liralık yatırım teşvik belgesi verildiğini ve bunun cari açığa olumlu katkısının yıllık 19 milyar dolar olduğunu belirten Zeybekçi, cari açıkla mücadele etmenin yöntemini bildiklerini ve gerekeni yaptıklarını söyledi.

Zeybekci, cari açığı aynı zamanda bir fırsat olarak da gördüklerini vurgulayarak, 'Cari açık demek, kesintisiz öngörülebilir bir talep demektir. Bu talep, arz ve yatırım için çok önemli. Bizim, talep garanti şekilde orada dururken yapmamız gereken, bu talebi karşılayacak arzı üretmek. Bu kadar müşterisi hazır bir işe yatırımcı bularak üretim yapmak ve cari açığı kapatmak için mutlaka etkin adımlar atacağız.' ifadesini kullandı.

Enflasyonla mücadelede zorlukların iyi tanımlanması gerektiğini dile getiren Zeybekci, şöyle konuştu:

'Türkiye'nin yaş ortalaması 31,7. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde bu 49-50. Bizden daha yaşlılar. 31 yaşındaki bir insan ay sonunu zor getirir ama tüketime daha açıktır. 49 yaşındaki birisi ise parasını biriktirir. Türkiye'nin arz ve talebi yüksek. 'Arzı aşağıya çekmek üzere tedbirler almak' gibi bir yaklaşım içinde olmak, enflasyonla kalıcı mücadele şekli değildir. Enflasyonla mücadelenin yöntemi talebi daraltmak, piyasayı sıkılaştırmak ve soğutmak değildir. Enflasyonla mücadelenin kalıcı yöntemi derhal arzı, üretimi ve yatırımları artırmaktır.'

'Türkiye'nin yerle bir olmasını kimse beklemesin'

Bakan Zeybekci 'Türkiye'nin para piyasasındaki hareketlerden zarar gördüğü kesin ama ekonomik anlamda yerle bir olmasını kimse beklemesin.' diye konuştu.

2018 büyüme tahmini

Zeybekci, 2018 büyüme tahminine ilişkin 'Yıl boyu büyümemizi yüzde 6 ve üzerinde görüyoruz.' dedi. AA