ŞANLI URFANIN KURTULUŞ BAYRAMI (1920-2014)

Prof Dr.Coşkun Özdemir

Öyle günler yaşıyoruz ki ' kurtuluş savaşı diye bir şey yaşanmamıştır.

İllerimizin kurtuluş bayramı kutlamaları göstermelik şeylerdir' diyen insanlar yaşıyor aramızda.Bu insanlar nerede hangi toprakta yetiştiler diye yaman düşünürüm.Yok, ben Güneydoğu Anadolunun bir ilinde Urfada büyüdüm Fıkaralık vardı, eğitimsizlik vardı ,bilgi yetersizliği vardı ,Ama.size yemin ederim bizi Anadoludan sürmek, yok etmek isteyen yedi düvele karşı, emperyalizme karşı verilen destansı bir kurtuluş savaşını

İnkar eden, görmezden gelen aymazlar asla yoktu bu ülkede. .Ben istiklal savaşımızla Urfa kurtuluşunun kahramanları ile övünen Atatürke ve bu kahramanlara dua eden insanlarla büyüdüm.

Urfa tarihi bir ilimiz. Göbekli tepede, 11.500 yıl öncesine ait tüm dünyada ve ülkemizdeki en eski arkeolojik kalıntılar bulundu. Kısaca tarihine bakarsak,.11 inci yüz yılda haçlıların elinde idi Urfa .12 inci yüzyılda Selahaddini Eyubbi , 13 üncü de ise Selçukluların egemenliğinde kaldı.Sonraki yıllarda Moğolların hakimiyetine geçti.15 inci asırda Akkoyunluların sınırları içinde kalmıştır. Urfa dili ve lehçesinde bu yılların büyük etkisi vardır ve bu yüzden komşu illerden oldukça farklıdır Gaziantepden de Diyarbakırdan da.Urfada Kürtçe bilmeyen çok sayıda Türkmen vardır. Uzun Hasan Camii Akkoyunlulardan kalma.

1517 de Osmanlı hakimiyetine girdi .1923 de artık Türkiye Cumhuriyetinin bir ili idi. Ben cumhuriyetin 6 ıncı yılında iki cumhuriyet öğretmeninin evinde doğmuş bir Urfalıyım. Cumhuriyetin sonraki yıllarda önü kesilen aydınlanma yıllarını yaşadım Bu yüzden benim kuşağım hayata büyük umutlarla başlamıştır.

1984 de hak ettiği Şanlı ünvanını aldı ilimiz . 1920 de Urfalılar şanlı bir özgürlük savaşı vermişlerdir . Siz bakmayın ' Urfalılar, düşman isot tarlalarına girinceye kadar işgali umursamadılar ' gibi mizah içerikli söylentilere. Urfalı, şehrini ve onun özgürlüğünü savunmak için her şeyini ortaya koymuştur.İyi tanınmadığını esefle görüyorum.Urfada bir ilkokula adını vermiş olan Şehit Nusret İngiliz işgaline karşı çıktığı ve bu direncini ülke çapında sürdürdüğü için mütareke döneminde idama mahkum edilmiştir.Kısaca kurtuluşun aşamalarını yineleyeceğim..

Önce İngilizler işgal etmişti Urfa'yı( 1919 mart ) Musulun İngilizlere bırakılması üzerine onlar 1919 eylülünde Güneydoğu Anadoluyu terk ettiler Bundan bir ay sonra ekim ayında 3000 kişilik kuvvetleri ile Fransızlar Urfaya girdiler.Bu işgalin ardından Urfada yavaş yavaş bir kuvayi milliye gücü oluşmuş ve bunun liderliğini yüzbaşı Ali Saip bey üstlenmiştir. (Bu nedenle ona Ursavaş soyadı verildi.) Oğlu Bozkurt Ankara Maarif Kolejinde sınıf arkadaşım oldu. Ali Saip bey şehrin ileri gelenleri ile toplantılar düzenlemiş ,işbirliği yapmıştır.Bunlar arasında emekli binbaşı İhsan bey, kaymakam Şevket bey, Hacı Mustafa bey, Hacı imam ve İlyas bey ve Bedricizade Halil bey vardır.

Ali Saip bey ayni zamanda aşiretlere çağrı yaparak destek istemiştir .Ancak onun girişimlerini haber alan işgal kuvvetleri şehirden uzaklaşmasını istediler.Buna direnemeyen Ali Saip bey 16 ocak 1920 de Diyarbakıra gitti, oradaki 13 üncü kolordu ile bağlantı süregeliyordu .Ali Saip bey 7 şubat 1920 de geri dönerek Urfa yakınına Kara köprüye geldi, orada onu 3000 kişi karşıladı. 9 şubatta çatışmalar başladı.ve devam etti. 5 martta milli güçler Fransızların ve ayrılıkçı Ermenilerin mevzilerine bir saldırı gerçekleştirdiler .Ancak bir başarı elde edilemedi.Bunun üzerine 13.üncü kolordudan bir destek istendi. 9 nisanda işgal kuvvetlerine 24 saatte ili terk etme çağrısında bulundu.

İşgal kuvvetleri çekilmedi. Başlayan çatışmalar sonucunda Fransızlar çekilme kararı vermek zorunda kaldılar. .11 Nisan 1920 de Urfa, Kurtuluş savaşının kahramanları 12 lerin öncülüğünde halkın oluşturduğu milis kuvvetleri ile Ankara'da kurulan ihtilal meclisinden 12 gün önce şehirlerini özgürlüğe kavuşturdular. Bu kurtuluşu izleyerek Urfalı milisler, Antep savunmasına da destek vermişlerdir.

Urfa tarihine bakarsanız, şehri 'Urha' diye anan Sümerlere, Edessa diyen Romalılara, Büyük İskendere, Selahaddini Eyyubiye Divan edebiyatinin ünlü Şairi Nabiye, Orfeusa , daha yakınlara gelirseniz Ahmet Arif, Bekir Yıldız, Suut Kemal Yetkin, ve daha birçok ünlü kişilere rastlarsınız.Ses sanatçıları Kazancı Bedih, Cemil Cankat İbrahim Tatlises, Nuri Sesigüzel bunlar arasındadır..

Urfa'dan söz ederken peygamberleri anmamak olmaz. Üç dinin ve tek tanrının kurucusu, putları kıran Hazreti İbrahim ve sabrın simgesi Hazreti Eyüp ve Şuayb peygamberlerin Urfa'da yaşadıklarına inanılır. Bu yüzden kent kutsanan şehir peygamberler şehri olarak anılır Putperestliği yok ettiği için Nemrut'un , gazabına uğrayan ve sevgilisi Zeliha (Zilkha) ile birlikte ateşe atılan İbrahim peygamber, efsaneye göre ateşin suya dönüşmesi ile kentimize iki güzel göl kazandırmakla kalmamış, İki büyük ateşe şehrin tüm yakacağını taşıyan Urfalıların artık yemek pişirecek yakıt bulamadıkları için çiğ köfteyi icat etmelerine yol açmıştır.

Bir Urfalı için balıkları ile birlikte o iki güzelim göl ve çiğ köfte en değerli varlıklardır ve çiğköftenin en halisi ancak Urfada yenebilir.O çiğköftenin yoğuruluşunu bir merasim gibi izlersiniz. Selvi ve söğüt ağaçlarının gölgesindeki Halilurrahman ve Ayn-i Zeliha göllerinde yaz sıcağında iri sazan balıkları ile birlikte yüzme ve gazinosunda serinleme mutluluğuna ermiş bir insan olarak, o gölleri bu doğa güzelliğini ne kadar övsem azdır.

Daha önceki yazılarımda da belirttim. Çok anlamlıdır yineleyeceğim. Bana her yaştan Urfalı ile birlikte olduğum bir toplulukta güngörmüş yaşlı insanların, gençleri işaret ederek ' Hocam, sen bu gençlere bahma, onlar Şanlı Urfalı. Biz senin kimin Urfalıyıh' demeleri boşuna değildir. Çünkü cumhuriyetin altın yıllarında O göllerde yüzücüler yetişiyor yüzme müsabakaları yapılıyor. kazananlar Adana'ya Türkiye birinciliklerine katılıyorlardı.

Ne yazık ki bir kaç yıl önce gazinonun kapısında ' Ailelere mahsustur, erkekler giremez' yazısını okudum. 30'lı, 40'lı yıllarda neler yaşanıyordu Urfada. Bugün şaşırtıcı görünebilir. Şehrin orta yerinde Türk musikisi yapılan içkili gazino vardı Halkevi sahnelerinde tiyatro yapılıyor , konferanslar veriliyordu. Balolar, folklor gösterileri düzenleniyordu.6 mayıslarda(hidrellez) yüzlerce uçurtma salıyorduk göklere Topçu Meydanı'nda tüm Urfa halkı, binlerce okul öğrencileri ile birlikte trampet ve borazanların eşliğinde 11 Nisanları coşku ile kutluyordu.

Sembolik savaşta çeteler Tılfındır Tepesine doğru savlet edip, Fransız bayrağını indirip Türk bayrağını kaleye diktiği zaman sevinç ve övünç gösterileri ile borazan sesleri ile inlerdi ortalık. Eğersiz atlar üzerindeki Arap uşahlarının kaleye tırmanışı görülmeye değer görkemli bir manzara oluştururdu. Kim Kürt, kim Arap,kim Türkhiç ayırt edilmezdi.

Böyle bir soru yoktu o yıllarda Urfa'da.Emperyalizm henüz el atamamıştı ülkeye. Mustafa Kemal adlı halkçı , aydınlanmacı bir yönetimde idi. Orası güvercinler, ceylanlar, kumrular, leyleklerin, Arap atlarının, el sanatlarının, sofra kültürünün, halk edebiyatı ve halk oyunları ve müziğinin hoyratların mırranın,biyambalının, sıra gecelerinin, eyvanlı havuzlu, zerzembeli takkalı evlerin memleketi idi ve bunlar herkese ait idi.Oy avcısı politikacılar cumhuriyet devrimlerine ihanet etmese, aydınlanmanın önü kesilmeseydi Urfa gerçekten şanlı ufuklara doğru yükselecek Atatürkün hedef gösterdiği bir uygarlığın , çağdaşlığın tadını tadacaktı.Daha başlarken demokrasiyi iğdiş eden politikacı feodalite işbirliği bunu engelledi.

Yaz geceleri avluda yıldızlar öyle yakın ve çokturlar ki adeta uyurken üstünüzü örterler. Ünlü şair ve romancı Halide Nusret Zorlutuna Urfa'da yıllar geçirmiş ve şehrin her şeyine hayran kalmış Urfa icin çok sayıda şiir yazmıştır. Karşıyakalı öğretmen Lamia Özdemir (annem) sevgili Mengü Ertelin TV programında 30 yıl eşi ile birlikte hizmet verdiği şehir için 'bize garip derlerdi, onların geleneklerine uymamızı beklemezlerdi. Bunca yıl içinde daima sevgi saygı gördüm , orada tek bir kırgınlık yaşamadım' demişti .Urfadan söz ederken yıllardır insanı, aklı bilimi,aydınlanmayı savunan Bekir Coşkunu anmamak olmaz? O bir övünç kaynağımızdır.

Yine araştırmacı yazar niteliğini fazlası ile hak eden Atatürkçü Mehmet Faraçı onun kitaplarını ve anlattığı kötüler mahallesini ve Urfada uzun yıllardır yazarak, derleyerek yayınlar yaparak kültür yaşamına önemli katkılarda bulunan çocukluk arkadaşım Naci İpek 'i ve Urfa tarihi ve kültürü konusunda yayınlar yapan, bize bir okulumuza adını veren yukarıda sözünü ettiğim Şehit Nusreti tanıtan Müslüm Akalını anmak yerinde olur diyorum .Urfa son yıllarda bulunan ve yaşı MÖ 12 bin yıllarına uzanan en eski arkeolojik Göbekli Tepe kazıları ve orada bulunan tapınak ile büyük cazibe kazandı Burada çalışmalar Klaus Smith ve Harran Üniversitesinden Cihat Kürkçüoğlunun katılımı ile devam ediyor.

Kazı bölgesinde ziyaretçiler için bir barınma yeri inşa edildi.. Ayrıca Anzelhanın arkasında Halepli bahçede Amazon kraliçelerine ait mozaikler bulundu .Bunların yaşı da 3000 yıl Bir mozaik müzesi yanı sıra .bir de arkeoloji müzesi hazırlanıyor Urfada, orada insan boyutunda bir heykel de yer alacak.Urfa için büyük bir zenginlik. Urfalılar Antakya ve Gaziantep müzeleri ile yarışmaya hazırlanıyorlar.Kasım 2013 tarihinde Urfada yapılan tarihi kentler Birliği toplantılarında bu sevindirici gelişmeleri izlemek fırsatını bulduk.

Yazık ki bu çalışmalarda bu çabalarda önemli roller oynayan Ahmet Fakibabanın önü kesildi ve onun yeniden belediye başkanı seçilmesi engellendi. Yazıyı uzun yıllardır dillerde dolaşan türküyü hatırlatarak bitirelim.

Kollumu salladım toplar oynadı

Karataş içinden çete kaynadı

Yaşasın Urfalılar teslim olmadı

Di yürü yürü kumandanlar yürü

Urfa çeteleri dönmüyor geri.

[email protected]