RÖPORTAJ: TUĞBA POLAT

-Tektek Dağları, Karahantepe, Şuayb Şehri.. hatta aynı gün Soğmatar’ı gezmek nasip oldu. Galiba Urfa’nın böyle bir handikapı var. Çok fazla tarihi alan, eşsiz eser var.

-Evet.. Bu bir şehir için dezavantaj olabiliyor. Bakımını, korumasını yapamıyorsunuz, ‘’En iyisi toprağın altında kalsın‘’ diyorsunuz. Urfa olarak ağırız biraz bu konuda. Gençlik dönemimde Soğmatar’a 12-13 defa grup götürmüştüm.

-Soğmatar çok biliniyor mu?.

Batıda çok biliniyor ama Türkiye için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.. Son zamanlarda Gap turları çerçevesinde ön plana çıktı. Çok ücra yerde kalmış. Tanıtımı yapılmamış. Ama işte Batıdan uzmanlar gelip 1800’lü yıllarda taramışlar. Tüm kitabeleri toplamışlar, yayınlamışlar.

-Soğmatar’dan biraz bahsedebilir misiniz?

- Bahsetmiştim, Süryanilerin Urfa’da kurdukları 376 yıl süren bir krallıkları var. Bu krallığa bağlı küçük bir askeri birlik Soğmatar’da uzun süre kalmış. Başlarında bir vali, bir grup asker ve az sayıda ahali orada iskan edilmiş. Kitabelerde geçen tarih, miladi 165 yılı. Kitabelerde Soğmatar’da görev yapmış üç - dört valinin ismini okuyabiliriz. Hristiyanlık öncesi dönem olduğu için Ay’a, Güneş’e tapınma var. Bölgede Ay ve Güneş tanrısını simgeleyen kabartmalar mevcut. Tepenin köşesindeki iki kabartma heykelin olduğu bütün alan kutsal tepe sayılıyor. Tepelerde on yerde kitabeler yazılmış.

-Kitabelerde nelerden bahsediyor genel olarak?

-Kutsal tepe olduğu için; bir sunak koymuşlar. Tanrıya yiyecek içecek sunmuşlar. Kitabelerde ise ‘’….. oğlu …. Tanrının huzurunda anılsın.’’ “‘ ……. Oğlu ….. bu sunağı dikti’’ diye yazılmış. 1800 yıl korunmuş.

-Dediğiniz gibi çok ücra bir yerde kalmış. İnsanların geçtiği güzergahta su bile alabilecekleri bir bakkal bile yoktu. Ayrıca orada yaşayan insanların tarihi dokuyu tahrip ettiklerini gördük.

Tahribat var ve hala devam ediyor. İçeride bir mağara var. Mağaranın içinde ise 3-5 adet tam boy insan kabartmaları var. Orası ‘’Sin tapınağı’’.

Soğmatar’da ki kuyunun Hz. Musa’nın Firevunun yanından ayrılıp buraya geldiğinde Hz.Şuayip’in kızlarıyla karşılaştığı kuyu olduğunu anlattılar. Aslı var mıdır?

Musa peygamber muhtemelen milattan önce 1200’lerde yaşıyordu. Kuran’da geçen ayetlerde anlatılır. Hz. Musa’nın yanlışlıkla birini öldürdüğü ve Firevun’un zulmünden dolayı Mısır’ı terk ediyor ve Medain Salih bölgesine geliyor.

Bu bölge neresi tam olarak?

Kuzey Arabistan. O dönemde ki adı Medyen. Mısırla arası 500 km.

-Tamam ama Arabistan diyorsunuz, Urfa’da diyorlar. Mesafe çok uzak nasıl böyle bir söylenti çıkmış?

-Şimdi tarihsel kaynaklara göre Hz. Musa 500 km yol giderek Medyen’e ulaşıyor ve Firevun’un zulmünden kurtulmuş oluyor. Rivayette diyor ki; Mısır’dan çıkıp Soğmatar’a geldi.

-Ama Kuran-ı Kerim’de de anlatılıyor ya Hz. Şuayip’in kızlarıyla karşılaşıyor diye. Hz. Şuayip’te mi Urfa’da yaşamamış?

-Hayır. Mısır ile Soğmatar’ın arası 2500 km. Düşünün bir insan kalkıp 500 km mesafeye gitmek varken 2500 km’lik yolu gelsin.

-Siz genelde bilimsel kaynaklara dayandırıyorsunuz savlarınızı. Toplum ise rivayetleri seviyor. Tepki aldığınıza eminim yanlış mıyım?

-Doğru. Eskiden televizyonun olmadığı zamanlarda bunlar çok revaçtaydı. İnsanlar hikayeleri seviyor.

Toplumun genel olarak Urfa toplumunun doğru, kesin olarak kabul ettiği gerçeklerin aslında yanlış olduğunu söylüyorsunuz. ’’Hz. Şuayip Urfalı değil’’ diyorsunuz, ’’Hz. İbrahim buralı değil’’ diyorsunuz. Ama Urfa da ‘peygamberler şehri’ olarak biliniyor. Burada hangi peygamber yaşamış? Yoksa Eyyüp peygamberde mi buralı değil?.

-Hz. İbrahim ile ilgili kitabım için 6 yıl çalıştım. Biz Hz. İbrahim’in Urfa’da yaşadığını, Harran’da yaşadığını Tevrat’tan öğreniyoruz. Kuran-ı Kerim’de yer, mekan belirtilmez. Olay belirtilir, olaydan alınan ders anlatılır. Tevrat’ta diyorki; ‘’Hz.İbrahim Güney Irak’tan Harran’a göç etti.’’ Güney Irak’ta o günlerde ‘’Ur ‘’şehri var. O dönem de milattan önce 2000 yılına tekamül ediyor. O yıllarda Urfa’nın ismi cismi yok.

-O dönemde Harran var mıydı peki?

-Evet vardı. Sadece yazılışı tek ‘r’ ile ‘Haran’ şeklinde idi.

-Ben de yaptığım okumalarda Harran isminin, Hz. İbrahim’in amcasının isminden geldiğini okumuştum. O zaman amcası buradaysa kendisi de buradadır diye düşünmüştüm.

-Doğru Hz. İbrahim’in amcasının isminden dolayı Harran ismi verilmiş. Hz. İbrahim’in ata yurdu Harran. Zamanında Güney Irak’a göçmüşler. Kendisinin doğum yeri Güney Irak. Orada hükümdarla mücadele edip ailesiyle Harran’a geldi. Babası Harran’da öldü. Bunları Tevrat’tan okuyoruz.

-Sadece Tevrat mı söylüyor bunları? Tevrat’a ne kadar güvenebiliriz? Sonuçta tahriş edilmiş bir kitap.

-Maalesef başka kaynak yok. O yüzden yazılanları doğru kabul ediyoruz. Harran’da 15 yıl kalıyor, ardından Filistin’e gidiyor. Urfa-Suruç üzerinden Filistin’e gitti..

-O zaman peygamberler şehri olarak anılan Urfa’da; doğan, yaşayan peygamber yok mu?

Bizi izleyenler, okuyanlar bize düşman olacaklar. Benim Hz. Eyyüp’le de ilgili bir kitabım var. Hz. İbrahim ve Hz. Eyyüp, Urfa’yla çok ilişkilendirildiği için araştırma ihtiyacı hissettim. Tarihi kaynaklar bu bölgeye peygamber geldiğini söylemiyor. Hz.Eyyüb’ün, Suriye-Şam bölgesinde yaşadığını öğreniyoruz tarihi kaynaklardan. Dünyanın 5 yerinde Hz. Eyyüb’e ait olduğu söylenen 5 mezar var. Konuyla ilgili birçok kaynak var fakat İngilizce. Bu kaynaklar da daha çok İsrail (Filistin)-Kudüs bölgesini anlatıyor.

-Anladığım kadarıyla İslam alimleri peygamberlerin nerde yaşadığından ziyade, ne yaşadığıyla ilgilendiği için bu boşluğu da yabancı uzmanlar doldurmuş.

-Evet. Daha çok Kur’an metodunu izlemişler. Eyyüb peygamberin (a.s) ne zaman yaşadığını değil; mücadelesine, sabrına odaklanmışlar.

-Türk arkeologların çalışmaları yok mu? Mesela Harran Üniversitesinde tarih bölümü var. Onların bu konuda çalışması yok mu?

-Bu konular daha çok dinler tarihini ilgilendiriyor. Fakat bu konulara hiç girmemişler. Sadece bundan birkaç yıl önce Eyyübiye Belediyesi, Harran Üniversitesiyle ortak bir sempozyum yaptılar. İncelediğimde, amaçları Hz. Eyyüb’ü zorla Urfalı yapmaktı.

-Ama hocam yıllardır bir isim var ‘’Peygamberler şehri’’..

-Tuğba hanım, ‘’peygamberler şehri’’ sloganı 1970’li yıllarda ortaya atıldı.

-1970’ten önce Hz. Eyyüp’ün, Hz. İbrahim’in, Hz. Şuayb’in Urfa’da yaşadığına dair bir bilgi yok mu?

-Yöresel bir inanç vardı.

-Tamam da neden burası? Neden Diyarbakır çıkıp ta dememişki; ‘’Hz. Eyyüb buralıydı, Hz. İbrahim buradaydı.’’ Neden Urfa?. Bir gerekçesi olmalı.

-Bence daha çok sahiplenme amacıyla. ’’İbrahim (a.s) bizim peygamberimiz. Buradaki kaleden atıldı. Bakın bu göldeki balıklar, odunken balık oldu. Gelin, görün’’ demek için.

-Göl ve kale için söylediklerinize katılıyorum. Bana da efsane olarak geliyor. Ama peygamberler için söylediklerinize inanırsak aklımızdaki Urfa resmi ortadan kalkacak.

-Doğru bize peygamber düşmanı gözüyle bakarlar. Bazen soruyorlar Hz. İbrahim peygamberi. Ben de diyorumki ‘’Rivayeti mi anlatayım, bilimsel araştırmayı mı?.’’

-Görüştüğünüz Doğu Bilim adamları da mı bu konuda sizinle aynı görüşü savunuyor?

-Hayır, bu konuda onlarla görüşmedim. Ulaştığım sonuç, kendi çalışmalarımın sonucu.

-Nasıl ulaştınız bu literatürlere?.

-Bu konuda yapılan araştırmalar var. Onlara bir şekilde ulaşıyorsunuz. İnternet çıkınca bu işler kolaylaştı. Hele yabancı dil de bilirseniz daha da kolaylaşıyor.

Eminim ki söylediklerinizden dolayı tepkiyle karşılaşıyorsunuz. Bu durum sizi demoralize ediyor mu?

-Beni fişlemişler zaten. Bilim adamının yolu bellidir. Söylenenlere kulak asmadan yol alır gider.. Kabullenmek tabiki kolay değil. İnsanların kafasındaki putu yıkıyorsunuz. Urfalılar diyor ki; ‘’Hastalığını çektiği mağara, su aldığı kuyu.’’ Fakat Viranşehir’de de var bir kuyu. Onlarda diyor ki; ‘’Burada yıkandı.’’ İsrail’de bir kuyu var..

-Eyyüp Peygamber’deki su nedir o zaman?

-Hz. İsa’nın mendilinin oraya atıldığına dair rivayet var. 376 Yıl süren Süryani krallığının ilk zamanlarında, Hz. İsa peygamber olarak görevlendirilmiş. Peygamberliği sürecinde hastalara şifa veriyor. Abğar bunu duyuyor. Bu sıralarda kendisi cüzzam hastalığına yakalanmış. Hz. İsa’ya mektup gönderiyor. ‘’Ben Edassa şehrinin kralı Abgar. Duydumki sen hastalara şifa veriyormuşsun. Ben de hastayım. Mümkünse buraya gel. Birlikte yaşayalım’’ diyerek mektubu bir ulakla Kudüs’e gönderiyor.

Hz. İsa da Abgar’a bir mektupla cevabını bildiriyor:

“Ne mutlu sana Abgar. Bana, görmeden inandığın için. Görevlendirildiğim şehirden görevim bitince ayrılacağım. Teklifini kabul edemeyeceğim. Fakat senin için birini göndereceğim.’’

(Hatta havarilerden birinin Urfa’ya geldiği; burada ölüp, burada gömüldüğüne dair bir rivayette var.)

Bu sırada ulak Hz. İsa peygamberin resmini çizmeye çalışıyor fakat başarılı olamıyor. Bunu fark eden İsa peygamber yüzünü yıkıyor, bir havluyla kuruluyor. Havluda sureti beliriyor.

Ulak mektupla birlikte dönüş yolunda iken, bugünkü Eyyübiye civarında saldırıya uğruyor. Mendile bir zarar gelecek düşüncesiyle mendili kuyuya atıyor. Bu duyulduktan sonra kuyu meşhur oluyor. Kuyunun etrafına hastaneler yapılıyor. İçenin şifa bulacağı inancı ortaya çıkıyor. Zamanla kuyu Eyyüp (a.s)’a isnat ediliyor. Bunlar kilise tarihinde yazılı.

-Bunu hangi kaynaktan öğreniyoruz? Hocam bunlar da onların efsaneleri. Açıkcası güvenmediğim için inanmadım.

-Hristiyan literatüründe var..

-Size ve eserlerinize yeterince değer verildiğini düşünüyor musunuz?

-Hayır.. Bu aslında Urfa’nın genel bir tavrı. Sadece bana özgü değil. Benim farkım ise; hem engelli olmam hem de üniversite okumadan bu aşamaya ulaşmış olmam.

-Üniversite çalışmalarınızdan yararlanıyor mu?

-Tarih bölümü öğrencileri, son sınıfta mutlaka beni bulur. Bitirme tezleri için yardım isterler. Fakat neredeyse hepsinin yabancı dilleri yok. Son sınıfa gelmiş, Osmanlıca metin okuyamıyor. Nasıl yardımcı olabilirim ki?.

-Üniversitede hiç konferans verdiniz mi?

-Hayır. Belki akademisyen olsaydım bu kadar kitap yazamazdım. Amatör ruhum hala devam ediyor. Her kitapta sanki ilkmiş gibi heyecanlanıyorum. Ben istiyorumki insanların kafalarında bir soru işareti oluşturayım. Onlar da araştırsın. Körü körüne bağlanmasınlar. Bir avukat arkadaşla Hz. Musa’nın Soğmatar’a gelmesini konuştuk. En sonunda ‘’Hocam, Urfa evlerini restore edeceğimize kafalarımızı restore etmemiz gerekir‘’ diyerek ayrıldı yanımdan.

-Hocam sohbet için çok teşekkür ederiz. Umarım dediğiniz gibi insanların kafasında soru işareti oluşturabilmişizdir. Selametle…