Abdurahman Deniz UĞURLU

-Dünyaya tekstil ürünleri satan Türkiye, pamuk ithal ediyor. Pamuk ithalatı yerine, dışarıya ödediğimiz dövizi Urfalı çiftçilere kanalize etsek nasıl olur?

-Pamuk bitkisi, Türkiye’de ve dünyada buğdaydan sonra en önemli stratejik ürünlerden biridir. Ülkemizde ciddi anlamda pamuk üretimi yapılmaktadır. 2021 yılında ülkemizde yaklaşık olarak 4 milyon 300 bin dekar alanda pamuk üretimi yapılmış. Buna karşılık 2 milyon 250 bin ton kütlü pamuk elde edilmiş.

Buna karşılık olarak Şanlıurfa’da 2022 yılında 2 milyon 600 dekar alanda pamuk üretimi yapılmış. Daha hasa yapılmamış ama beklentimiz; 1 milyon 300 bin ton kütlü pamuk ve 550 bin ton da liftir.

Düşünün Türkiye’de 4 milyon 300 bin, Urfa’da 2 milyon 600 bin dekar alanda pamuk üretimi var. Yani bu şu anlama geliyor. Urfa tek başına Türkiye’nin pamuk üretiminin % 60’nı karşılamakta. Daha Urfa’da sulanabilen alanların bir kısmı açılmamış. Onlarda açılırsa; Urfa, Türkiye’nin pamuk üretiminin %80’nini tek başına karşılayabilir diyebiliriz. Hatta GAP biterse Güneydoğu (Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Siirt, Batman) bölgesi olarak Türkiye’nin pamuk üretiminin % 95’ini karşılayabilir.

Tabi üretimi artırmamız gerekiyor. Türkiye tarımsal ürünlerde ithalata yılda 20 milyar $ para veriyor. Sadece pamuk ithalatı için yılda 2.5 milyar dolar dışarıya para veriyor. Çok ciddi bir para. Sadece pamukta değil, aslında Türkiye diğer ürünleri de dışarıdan ithal ediyor. Mesela buğday, arpa, mısır, ayçiçeğinde de Türkiye dışarı bağımlı. Aslında Türkiye eskiden böyle değildi. Son 20 yıldır tarımsal ürünlerde dışarı bağımlı hale geldi. Her yıl da bu dışa bağımlılık artıyor. Her yıl 20 milyar dolar para ithalatla dışarı gidiyor. Bizim bu parayı ülkemizde tutmamız gerekir.

Türkiye hububatta hem ithalatçı, ihracatçı durumda. Sizin de söylediğiniz gibi Türkiye tekstilde dünyada önemli bir yerde. Türkiye’deki pamuk üretimi, tekstil için yeterli gelmiyor. Dolayısıyla dışardan ithal etmek zorunda kalıyor. Bunu nasıl geliştirebiliriz? GAP projesini biran önce bitirmemiz gerekiyor.

GAP sulamada %36’da.. Enerjide %98 gerçekleşme oranı var. Yani düşünün proje ilk başladığında 1.7 milyon hektar alanla başlamış. Sonra Ilısu Barajının eklenmesi ile 2.2 milyon hektar alana çıktı. Maliyetlerin yükselmesiyle beraber sulama suyunun Atatürk barajından diğer ovalara aktarımı için ciddi bir maliyet gerektiriyor.

Hocam sulamada %36 dediniz. Neden ilerlememiş?

Evet, 4o yılda sulamada ulaşılan durum bu. Nedenine gelince; mevcut hükümetlerin önceliklerinin GAP olmayışı. Ekonomik nedenler, başka alanlara yatırımlar, dış güçler. Halbuki iktidarların, hükümetlerin önceliğinin GAP olması gerek. Çünkü GAP demek üretim demek. Hem ekonomik hem sosyal anlamda kalkınma demek. Biraz önce bahsettiğim 2.2 milyon hektar alanı, şimdi 1 milyon 600 bin hektara düşürmüşler. Maliyet yüksek diye, alanı düşürmüşler. 640 Bin hektar alanı üretimden düşürmüşler. Bu ciddi bir üretim düşüklüğü ve böyle devam ederse daha da düşecek.

Yani bir an önce GAP’ı bitirip, diğer alanları da sulamaya açmalıyız. Pamuk üretimimizi, mısır üretimimizi, buğday üretimimizi artırmalıyız. Bu bizim dışa bağımlılığımızı azaltır. Dışarı ithalat için verdiğimiz parayı, burada üretim ve yatırımlarımız için harcamalıyız.

Pamuk, Türkiye’de 30 sanayi yan dalına üretim sağlıyor, istihdam sağlıyor. Tabi pamuk ürünü çok stratejik bir ürün ve tekstilin bütün yan dallarında kullanılıyor. Küspede, yan sanayide, elyafta, iplikte.. her alanda pamuk bitkisi kullanılmaktadır.

-Bu yıl pamuk fiyatı ne olmalı?

Bu yılki pamuk fiyatı; Şanlıurfa Ziraat Mühendisleri Odası olarak belirlediğimiz maliyet analizine göre; bir kg kütlü pamuğun çiftçiye maliyetinin 15 TL üzerinde olduğunu belirledik.

Ama dün Çukobirlik açıklama yaptı. 44 Randıman pamuğu 21 TL üzerinden alım yapacağını duyurdu. Bu durum çiftçiyi çok zor durumda bırakır. Bugün Türkiye’de %80 dolaylarında bir enflasyon var. Maliyetlerin yüksek olmasından dolayı; özellikle enerji, mazot, gübre, zirai ilaç, tohum gibi. Dünyada bir kat artmışsa, Türkiye’de 6 kat artmış. Geçen yılla bu yıl arasında mazotta ve gübrede %300 - %400.. Enerjide %200 artış var.

Bugün derin kuyuda sulama yapan bir pamuk üreticisi dekara 3 bin TL enerji ücreti veriyor. Tabi biz biraz önce GAP’ın bitirilmesi gerektiğini söylemiştik. Yani GAP’ın bitirilmesi tek başına bir fayda sağlamıyor. En nihayetinde enerjiyle araziler sulanıyor ve enerji maliyetleri çok yüksek. İşte Sayın Cumhurbaşkanımız açıklama yaptı; çiftçilerin enerji borçlarının 5 yıl vadeli 0 faizle ertelenebileceğini ifade etti. Ama bu çiftçiyi sürekli borçlandırmaya itiyor. Bizim önerimiz çiftçiyi sürekli borçlandırmak yerine, çiftçiye enerjide %70-%80 indirim yapsın. Böylelikle çiftçi rahatlıkla üretimini yapabilsin.

Pamukla ilgili son olarak; çiftçinin kazanabilmesi için, üretimden kopmaması için, pamuğun en az 24 TL üzerinden satılması gerekiyor. Ve ürün pirim desteklemesinin de en az 200 kuruş olması gerekiyor.

-Urfa, güneşi bol olan bir memleket. Mobilize solar sistemleri ve bugibi ürünlerin çiftçiler açısından kullanılması fayda sağlar mı?

-GES sistemi dünyada son yıllarda yaygın olarak kullanılan bir yöntem. Türkiye güneşi bol bir ülke. Mesela Urfa’nın yıllık ortalaması günde 8.3 saat. Biran önce GES sistemine geçilmesine gerekiyor. Tabi bu sistemin de kendine göre olumlu-olumsuz yönleri var. Güneş enerjisi tam zamanlı bir enerji üretme sistemi değil. Güneş enerjisinde, gündüz 3’ten sonra enerji üretiminiz düşer. Hatta kışın daha da düşük olur. Nasıl olabilir peki?

Özel firmalara devredilen enerji şirketlerinin sözleşmeleri fesh edilebilir. Zaten biz bunu savunuyoruz. Enerji; devlet eliyle üreticilere, vatandaşa dağıtılmalıdır. Gündüz çiftçiye, sanayiciye GES’ten enerjiyi verilebilir. Gece ise şebekeden verebilirsiniz. En azından enerji maliyetlerinin yarıdan fazlasını düşürmüş olabilirsiniz. Bunun devlet eliyle olması gerekiyor.

-Hocam devletin bu konuda bir desteği var mı peki?

- Güzel bir noktaya değindiniz. Şuan devlet enerji kullanan çiftçiyi destekliyor, ama çiftçi bunun farkında değil. Çünkü maliyet öyle yüksek ki. Devlet, 2018’de %65 olarak başlayıp, her yıl 10 puan düşürerek bu yıl en son %35 oranında çiftçinin tükettiği enerji bedelini ödüyor. Devletin, sadece Urfa’da DEDAŞ ‘a 2022 yılında çiftçilerimiz adına ödemiş olduğu para 970 milyon TL.

Enerji dağıtımı devlet eliyle olsa, bu para devletin kasasında kalır. Sonuçta bu paralar hep üreticinin, vatandaşın cebinden çıkmış oluyor. Ayrıca devlet bu parayı ödediğinde, çiftçinin hesabına geçmeden direkt DEDAŞ’ın hesabına geçiyor. Çiftçi, elektrik faturasının bir kısmının devlet tarafından ödendiğinin farkında bile değil. Biran önce bu işe son verilmesi gerekiyor.

-Urfa sofralarının vazgeçilmezi olan isot, bu sene ağızları yaktığı gibi cepleri de yaktı. Geçen sene ekim bolluğundan dolayı zarar eden çiftçi, bu sene biber ekmedi. Daha önce Urfa’ya yakın illerden biber gelmesine alışmıştık ama şimdi; Antalya, Bursa, Tokat gibi illerden de gelmeye başladı. Yine de yetmiyor..

- Biber Urfa için hem tüketim hem de ticari getiri açısından önemli bir ürün. Urfa isot üretiminde yanlış hatırlamıyorsam Türkiye’de 5. Sırada. Sizin de belirttiğiniz gibi tarlada para etmediği için bu yıl çiftçi ekmedi. Özellikle son iki-üç yıldır, üretici isottan para kazanamadı. Urfa isotunu korumak gerekiyor. Ne kadar dışardan biber gelse de, tadı isotun yerini tutmuyor. Devlet Türkiye’deki tüm tarım alanlarında havza yapıp, ürünleri bu şekilde desteklemeli.

-Peki biber ürün havza sistemine eklenmeli mi?

-Bakıldığında aslında öncelikli bir tüketim maddesi değil biber. Öncelikli olarak stratejik ürünler (Arpa, buğday, mercimek, pamuk, mısır) yani temel tüketim maddeleri desteklenir. Tabi bunun yanında isotu da, fıstığı da desteklemek gerekir. Bunun yanında, tarım politikalarının düzenlenmesi gerekiyor. Çünkü biz tarımda dışa bağımlı bir ülke haline geldik. Üründe hem havza modeli, hem de destekleme modeli yapılması gerekiyor.

-Bu sene fıstık fiyatlarının artmasını neye bağlıyorsunuz?

-Urfa, Türkiye’nin fıstık üretimin %50’den fazlasını karşılıyor ve üretimde birinci sırada. Urfa yaklaşık 20 milyon ağacın üzerinde, dikili fıstık veren ağaç var.

Bu sene fiyatların yüksek olmasına gelince; ilk olarak iki yıldır kurak geçen sezon diyebiliriz. İkinci olarak 2022 yılının Nisan ayında bir don tehlikesi yaşandı. Akabinde de dolu tehlikesi yaşandı. Kısacası hem don ve dolu, hem de kuraklık nedeniyle fıstık rekoltesi düştü. Fıstık olmadığı içinde fiyatlar arttı. Ayrıca fıstık alanlarının da GAP projesi kapsamına alınıp sulanması gerekiyor. Fıstığın sulamasını iyi yaptığınızda, bakımını iyi yaptığınızda artık 5 yılda meyve verebiliyor.

-Tarım bakanımız Vahit Kirişçi Pazartesi günü Urfa’ya geliyor. Urfalı çiftçilerimizin bakanımızdan beklentileri nedir?

-Urfa tarımsal potansiyeli çok yüksek bir il. 11 Milyon dönüm işlenebilir tarımsal arazimiz var. Urfa bir tarım şehri. Türkiye de bir tarım ülkesi.

Beklentilerimize gelince; en önemlisi biran önce GAP’ın bitirilmesi gerekiyor. Ürün alınımın biran önce garanti edilmesi gerekiyor. Bakanlığın, ürün hasat edilmeden iki ay önce taban fiyatı belirlemesi gerekiyor. Günün koşullarına göre sonra revize edilebilir. Ama en az iki ay önce fiyatın belirlenmesi gerekiyor. Desteklemeleri yükseltmeleri gerekiyor. Mesela bugün mısıra destekleme verilmiyor ama mısırın da destekleme kapsamına alınması gerekiyor. Desteklemeler artmalı ki çiftçi üretime katılsın, üretimden kopmasın. Biran önce çiftçiyi kalkındıracak modeller geliştirmeli.

Türkiye bir tarım ülkesi ama maalesef inşaat ülkesi haline geldi. İnşaata verilen desteğin tarıma, çiftçiye verilmesi gerek. Gelişen dünyayla birlikte tarım alanında da gelişmeler hızla devam ediyor. Bizim çiftçimiz tarım alet ve ekipmanlarını yenileyemiyor. Yenilenen teknolojiyi alabilecek parayı bulamıyor ve dünya genelinden geri kalıyor maalesef.

Her alanda desteklemelerin artırılması gerekiyor. Örneğin geçen günlerde mazotta ve gübrede destekleme bir nebze yükseltildi ama yükselen enflasyonda bu artış yeterli değil.

Ziraat Mühendisleri Odası olarak, sayın Bakanımızdan isteğimiz; işsiz ziraat mühendislerimize bir çözüm getirmesi. Türkiye’de her yıl 5 bin ziraat mühendisi mezun oluyor. Bakanlık atamaları sağlıklı bir şekilde yapmıyor. Bu nedenle diplomalı işsizler ordusu oluşuyor. Tarımsal yayın desteklemesi yapan arkadaşlarımızın ciddi sorunları var. Bu arkadaşlarımızın artık kamuda sözleşmeli olarak çalışmaları gerekiyor. Eskiden istihdamı zorunlu yerlerde (fırın, pastane gibi) yerlerde ziraat mühendisi barındırma zorunluluğu vardı. Maalesef 20 yıl önce kaldırıldı. Sofralarımıza güvenli gıda gelebilmesi için, zorunluluğun tekrar geri getirilmesi gerekiyor.

-Bahsettiniz ürün planlanması sorunumuz nasıl çözülebilir?

-Türkiye, maalesef tarımsal alanda uluslararası pazarda yarışamıyor. Biz ürettiğimiz karpuzu, biberi çevre ülkelere gönderemiyoruz. Yada gönderiyoruz ama üzerindeki zirai ilaç kalıntısı yüzünden geri gönderiliyor. Tarımsal teknolojiyi iyi kullanıp, dünya pazarında var olacak ürünler geliştirmemiz gerekiyor. Bizim dünyaya açılmamız gerekiyor. Yoksa kendi yağımızda kavruluruz, ürünler hep elimizde kalır.

-Şanlıurfa Ziraat Mühendisleri Odası başkanı Abdullah Melik ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Kendilerine bu keyifli sohbet ve verdiği değerli bilgiler için çok teşekkür ederiz.