Dün gece dostlarla Eyyübiye Belediyesi'nin düzenlediği "Balıklıgöl Şiir Akşamları" için Halilürrahman Gölü bitişiğindeki amfitiyatrodaydık.
Hava serin. Mekan Urfa'nın kalbi. Gecenin katkısı ile manzara daha bir muazzam.
Şair Nurullah Genç'i dinledik. Ben ayrıca seyrettim.
Yine şiire dair çok güzel şeyler söyledi. Meraklı gençlere tavsiyelerde bulundu. Şairim diyenleri düşündürdü. Hikmetli sözler serdetti. Birini not almışım ancak: "Şiir, kelimelerini lügatten değil hayattan alır."
Hayattan damıttığı çok güzel şiirlerini, yine çok güzel okudu.
Hali, tavrı, hitabeti, şiiri, serapa samimiyet.
Sevenleri çok. O yüzden kalabalıktı. Fakat ben sanki ikimiz varmışız gibi izledim, dinledim.
Ve uzun zamandır hasret kaldığım bir şeyi yapıp gönlümü demledim. Zaman zaman da duygulandım.
Bu halimi özlemişim.
Dünya ve dünyevi meşguliyetler yoruyor insanı. Arada bir yüreğin dünyasına yönelmeli, girmeli, yürümeli. O, insanı sarıp sarmalayan ılık iklimde yıkanmalı, arınmalı. Mahkûmu olduğumuz o katı, acı, zor dünyaya katlanmayı kolaylaştıracak azıklar devşirmeli.
Şiirin iklimi iyi geliyor insana.
Allah var, o iklimin has şairlerinden Nurullah Genç de iyi rehberlik ediyor.
Belki de "Siyah gözlerine beni de götür." dediği yer, benim dediğim yerdir.
"bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götür
artık bu yerlere sığamıyorum
........
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnaları yakalıyorum
turnalar gidiyor; ben kalıyorum
avareyim, asudeyim, yorgunum"
Son zamanlarda ben de biraz öyleyim.
İlla ki "avareyim, asudeyim, yorgunum".
Gece, yorgun gönlüme iyi geldi.
Nurullah Genç'e, programı düzenleyenlere ve beni onlarla buluşturan dostlara teşekkürler.