Gündemler o kadar değişken ki, İnsan ne yazacağını bilemiyor. İnanmayan elin gavuru sanki Müslümanlardan intikam alma peşindedir, İnanan kesim ise, sonradan görme gibi tok ve lüks yaşama sarhoşluğundadır. Din düşmanları Müslümanları alt etmek, Ülkelerini sömürmek için Dünya nimetlerinden istifade ederek (teknoloji gibi) Müslümanları siyasette, liderlikte, ekonomide, haramları bırakmada, ilerlemede hep engelliyor, değişik gündemlerle kafalarını karıştırıyorlar. Bu çekici, cazip, korkutucu yöntemlerle nerede ise Müslümanlar şu an sahipsizdir, denize düşenin yılana sarılması gibi, bir kurtarıcı bir ip arıyor.
İnananlar çoğu zaman, Nefis, Şeytan, Şehvet ve şöhretin tuzağına düşüyorlar. İnsanlık tarihinde tahta kaşıkla yemek yemeyi, bitli hayat sürdürmeyi, çarıkla, yamalı elbise ile dolaşmayı, Gaz lambası ile aydınlanmayı, unutmuşlar. Dünyevi azgınlıkta haddi çok aşmışlar. Şükür, kanaat ilkeleri şu an izinde, tüm nimetlere karşı şükürsüzlük hakim.
Daha düne kadar Müslüman irticacı iken, başörtüsü yasaklı iken, dini değerlerinin çoğundan mahrum iken, gelinen noktada kazanılan kazanımların kıymeti yine bilinmiyor.
Çözüm süreci ile bir oh çektik ne kadar güzel analar ağlamıyor, gencecik insanlar öldürülmüyor, cenazeler gelmiyor dedik, bilinmeyen bir sebeple, dağdakiler sanki zembille şehirlere inmiş her taraf cephanelik olmuş bu oluşumda soru işaretleri ile doludur. Birden gizli bir el devreye girdi tekrar analar ağlamaya başladı her gün cenazeleri ekranlarda seyreder olduk.
Meşru istenilen haklar istenince medenice istenmesi gerekirken, birileri silahla elde etmeye çalıştı, hiçbir şeyin elde edileceğine inanmıyorum. Gelinen noktada Kürtlerin hak savunucu olanlar Kürtlere en büyük darbeyi vurdu, ölenler, göçe zorlananlar, ağlayanlar, daha da fakirleşenler yine Kürtler oldu. İstenmeyen bu menfur hadiselerin oluşmasında kimlerin parmağı ve desteği var artık herkes biliyor.
Yıkmak kolay yapmak ise çok zordur. Silah zoru ile öldürmekle hiçbir şeyin düzeleceği yok, tarihte de örneği yoktur. İyilik alanında kanın akmaması yönünde kimin yapacağı bir şey varsa yapmıyor yapmamışsa sorumludur.
İktidar muhalefet boş çekişmeleri bırakarak Siyonist haçlı saldırılarına karşı halkla barış köprüleri atarak dış etkenlere karşı yekvücut olmalıdır. Yoksa gelecek günler geçen günleri aratır. Son pişmanlıklar fayda da vermez. Müslümanların bir harcı Din kardeşliğindedir.
Her şeyden önce Müslüman veya din düşmanlarından Müslümanlara fayda gelmez. Suriye'de dört yılı aşkın süredir din düşmanları Müslüman kanı akıtıyor. Bir ülkeyi viraneye çevirdiler, Milyonlarca Müslümanı yerinden yurdundan ettiler, sözde Cenevre'de barış görüşmeleri yapılacaktı sonucu hepimiz gördük hepsi yalandır, tek gaye var katil Esat'ı kanlı yönetim başında tutmaktır. Bu kadarda gavurluk olmaz.
Altmışa yakın devlet birleşmiş icat edilen DAİŞ Militanları ile güya mücadele ediliyor. Bu örgütü icat edenler kimler, ellerindeki silahlar kimin? Ne güçlü bir akımmış hem de yapmacık din adına, tarih tüm bu yalan senaryoları gelecek nesillere doğrularla aktaracaktır. Benim teröristim iyidir demekle dünyayı kan gölüne çevirdiler.
Utanmadan Kadın hakları, çocuk hakları, babalar günü, Anneler günü, Sevgililer günü bilmem ne günlerini icat ederek Müslümanlarla alay ediyorlar. Müslümanların bir kısmı ise bunlara kanarak ve özenerek bir hayat tarzını tercih ediyorlar. Oysa Müslüman toplumun tarzı olamaz Allah'ın farzına göre yaşamak zorundadır. Yoksa eksik kalır ve Allah tarafından bela gecikmez şimdiki zamanda olduğu gibi. Başımıza ne gelirse amelimizden gelmektedir. Bunu bilelim.
Şu an gayri Müslimler tatarından yapılanlar daha önce yazılmış senaryoların uygulaması yapılıyor. A.B.D. RUS. A.B ile yardakçıları bir olmuş önce ırak, şimdi ise Suriye üzerinden planlarını hayata geçirmek için var güçleri ile mücadele etmektedirler. Bu mücadeleye eski ve yeni ürettikleri terör örgütlerini artık aleni desteklemeleri ve silah para ile her türlü yardımlar bunların bariz örnekleridir.
Hepimiz basından görüyoruz. Amaç belli bölgede yeni küçük devletler kurarak emirlerine almak, sömürmektir amaç bu başka gayeleri de yoktur. Halep'in bombalanmasından kaynaklanan göç nedeniyle Bayan MARKEL apar topar ülkemize gelerek mülteci konusunu görüştü.
Hal bu ki mülteciye neden olan esas meseleyi konuşup çözüm yolları aranması gerekirken, işlerine gelmediği için hiç oralı bile olmuyorlar. Bu islam düşmanları işte böyle.
Suriye'de çeşitli çeteler kurdurarak ve ittifak yaptırarak çeşitli çıkarlar elde etmenin derdine düşmüşler. Müslüman kanı akmış kimin umurunda. Allah bu Müslüman düşmanlarının hakkını versin inşallah.