Programda Kalemkarlık'ın dünü ve bugünü konuşuldu.
Kalemkârlık sanatının geçmişten bugüne nasıl geldiği ile ilgili bilgiler aktaran Bülbül, "Kalemkârlık evvela birkaç alanda ayrı ayrı bilinen bir sanat dalıdır.
Ben metal kısmıyla ilgileniyorum. Benim alanımdaki kalemkârlık geçmişten bugüne bildiğimiz bütün medeniyetlerde kullanılan bir sanat alanıdır.
Memlukler, Anadolu Selçukluları, Osmanlılarda ağırlıkla daha fazla görebiliyoruz. Altın çağını Büyük Selçuklular döneminde yaşamıştır.
Günümüze kalan en nadide en manalı olan eserler Büyük Selçuklar dönemine aittir. Büyük Selçuklular, gök, geometrik ve Rumi desenleri birbirleriyle karıştırarak günümüze birçok müzede bulunan eserleri kazandırmışlardır.
Osmanlı'nın son döneminde bu sanatta ciddi bir şekilde güç kaybetmiştir. 1950'lerde bakırcılık sanatı mutfaktan çıktıktan sonra bu sanatı yeniden fark ediyorlar. Gaziantep'te bir usta, İstanbul'a gidiyor. Müzelerde bu eserleri inceledikten sonra bunları nasıl yapacağını araştırıp buluyor. 1950 yılında Antep'te kalemkârlık yeniden başlıyor. Daha sonra günümüze kadar çeşitli ustaların vasıtasıyla bugüne kadar geliyor." dedi.