Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampında bulunan barınma merkezlerine sığınan yerinden edilmiş Filistinliler, artık İsrail’in füzelerinden değil, açlıktan ölmekten korkuyor.
Barınma merkezlerindeki okul bahçelerinde taşan kanalizasyonlar ve biriken kirli atıklar özellikle de çocuklar arasında bulaşıcı hastalıkların korkunç bir hızla yayılmasına neden oluyor.
Yaşamları korkunç bir kabusa dönüşen yerinden edilmiş yüz binlerce insan, karşı karşıya bırakıldıkları ciddi gıda ve su kıtlığı nedeniyle hastalıklara karşı savunmasız hale geliyor.
Yabani otları pişirerek açlıkla mücadele ediyorlar
Filistinli çocuk Yezen Bedir, ekmek bulamadıkları için Filistinlilerin "hubbeyze" (küçük ebegümeci) olarak isimlendirdikleri yabani bir otla pişirdikleri çorbayla karnını doyurmaya çalışıyor.
Küçük Bedir, "Kuzeyde ne yemek, ne su, ne de başka bir şey var. Sınır çevresine gidip topladığımız hubbeyze ile açlığımızı gidermeye çalışıyoruz." dedi.
Okullarda ve barınma merkezlerindeki durumun kendisini çok zorladığını ifade eden Filistinli çocuk, biriken çöp ve atıklar ile taşan kanalizasyon suyu nedeniyle bulaşıcı hastalıkların yayıldığını söyledi.
Barınma merkezlerinde kalan İkram el-Besyuni de, yerinden edilmiş insanların bir arada yaşamak zorunda kaldığı okullarda ishal, çiçek, deri hastalıkları ve bit salgını birçok hastalığın özellikle çocuklar arasında yayıldığını ifade etti.
Bölgede un bulunmadığını anlatan Besyuni, imkanı olan insanların ekmek yapmak için kilogramı yaklaşık 35 dolara ulaşan hayvan yemlerini dahi almaya yöneldiğini söyledi.
Besyuni, hayvan yemlerinin yenilmesinin hastalıklara ve sağlık sorunlarına yol açtığını, kendisinin de bu nedenle hastalandığını belirtti.
Soykırıma maruz kaldıklarını belirten Besyuni, dünyaya zor şartlar altında hayatta kalmaya çalışan Filistin halkının yanında durma çağrısı yaptı.
Kronik hastalar için artık herhangi bir ilaç kalmadı
Filistinli Umm Muhammed Ebu Cidyan, barınma merkezleri ve okullara sığınan, aralarında yaralı ve hastaların da bulunduğu yüz binlerce sivilin temel sağlık hizmetlerinden yoksun olduğunu ve tedavi göremediklerini söyledi.
Ebu Cidyan, "Kronik hastalar için artık herhangi bir ilaç kalmadı. Acil bakıma ihtiyaç duyan kritik hastalar var ancak sınırlı kaynaklar, saldırılar ve abluka, gerekli tıbbi bakımı almayı zorlaştırıyor." diye konuştu.
Yaşam koşullarının trajik durumda olduğuna dikkati çeken Ebu Cidyan, temel gıda maddelerinin olmadığını, suyun yetersiz olduğunu ve ekmek yapmak için hayvan yemlerinin kullanıldığını kaydetti.
Açlıktan ölmek istemiyoruz
Filistinli Fatıma Gubn, Arap ve İslam dünyasının Gazze Şeridi’nde yapılan soykırım karşısındaki sessizliğinin kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını söyledi.
Yerinden edilmiş bir diğer Filistinli Ebu İyad Mutik ise, dünyanın özgür insanlarına Gazze Şeridi’ne insani yardımların ulaştırılması ve bu yıkıcı saldırıların durdurulması için harekete geçilmesi çağrısı yaptı.
Ebu Mutik, hayvan yemlerini yemek zorunda kaldıklarına işaret ederek, "Biz işgal ordusunun füzelerinden bile korkmayan bir halkız, ancak açlıktan ölmek de istemiyoruz." dedi.
İsrail'in kıtlığa sürüklediği Gazze'de insani felaket yaşanıyor
İsrail'in insani yardım girişini engelleyerek kasıtlı biçimde kıtlığa sürüklediği 2,3 milyon nüfuslu Gazze Şeridi'nde insani felaket yaşanıyor.
Başta BM'ye ait kuruluşlar olmak üzere uluslararası çevreler, çoğu hastanenin hizmet dışı kaldığı, tıbbi malzeme eksikliğinin yaşandığı, açlık, susuzluk ve hijyen malzemeleri eksikliğinin tetiklediği hastalıklar nedeniyle Gazze'de ateşkes ilan edilmesi ve bölgeye insani yardımların girişinin artırılması çağrısında bulunuyor.
Uluslararası Adalet Divanının (UAD) 26 Ocak'ta İsrail'e karşı hükmettiği ihtiyati tedbir kararları arasında Gazze'de insani yardıma erişimin sağlanmasının yer almasına rağmen, şubat ayında Gazze'ye giren yardımın ocak ayına oranla yarı yarıya düştüğünü belirtiyor.
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 13 bin 230’u çocuk, 8 bin 860’ı kadın olmak üzere 30 bin 228 Filistinli öldürüldü, 71 bin 377 kişi yaralandı.