Bir milletin gücü, tankı tüfeği değil imanlı gençliğidir…
Milletleri ayakta tutan ve gelecek yarınlara taşıyan tek unsur genç nüfustur. Bu anlamda genci fazla olan toplumlar hem şanslı hem de kuvvetlidir. Tarihin her sefasında gördüğümüz gibi zaferleri kazanan inançları uğruna canını feda etmeye kalkışan gençtir. Hem İslam tarihinde hem de Anadolu da çeşitli medeniyetler sürdüren topluluklarda efsanevi gençlerin hayatlarını merakla ilgi ile okumuşuzdur.
Bugün gençliğin geçmişle olan bağları koparılmış, gençlik kokuşmuş Avrupa ahlaksızlığına ve yanlış gidişatına terk edilmiştir. Bunun birçok sebebi vardır. Bizler gençlerimizin karnını doyurup barındırdığımız zaman her şeyi halletmiş olarak görürüz ve böyle bir gençten de çok şey beklemeye başlarız. Oysa bu gencin durumunun kavak ağacından farkı yoktur. Kavak ağacına su verildiğinde çok çabuk yeşerip büyüdüğünü bilmekteyiz. Savuran bir rüzgardan nasıl kırılıp yok olduğunu da iyi bilmekteyiz. Maalesef günümüzdeki gençlerin akıbeti de kavak ağacı gibidir. Oysa gençlerimizi besleyip barındırdığımız gibi inanç iman ve değerler konusunda da yetiştirirsek yeteneklerini destekler başarılarını alkışlayıp yüreklendirirsek bu gençlerin tarihte gıptayla hayatını öğrendiğimiz gençler gibi olacağından hiç şüphemiz olmasın.
Bugün çeşitli hastalıklara yakalanan çeşitli davranış bozuklukları sergileyen ve bağımlılıklar edinen genç manzarası ile iç içeyiz. Ne yazıktır ki böyle sorunlu gençleri gördüğümüzde sahiplenme ve düzeltme yerine ondan iletişimizi kesip görmemezlikten gelip onu ötekileştirdiğimizden bu arızanın giderek büyüyeceğinin tahminlerini yapamaz durumdayız. Ne olursa olsun gençler bizim gençlerimizdir. Onların yanlışlara iten sebeplerden toplumun her kesimi sorumludur.
Günümüzde başta iman ve inanç konusundan eğitilmeyen, haram ve helal konuları iyi kavratılmayan, iş imkanları ve sosyal alanlardan yoksul maddi sıkıntılar içerisinde olan ve aile şiddetine maruz kalan bir gençlikten bize sahip çıkması medeniyetimizin gelecek kuşaklara taşınması beklentisi ne kadar yerinde olur acaba.
Biz toplum olarak sürekli gençlerin yanlışlarını görür, onun yanlışlarına göre de genci yargılayıp ona göre değer biçeriz. Büyükler bir anda olsa çocukluk ve gençlik yıllarında yaptıklarını gözden geçirse empati kurabilse gençleri daha iyi anlar sıkıntılarına yardımcı olur ona yol gösterir.
Birçok sıkıntılı gençlerle özel görüşmelerimde onları dinlediğimde insan yerine konulmadıkları, düşüncelerinin dikkate alınmadıkları başıboş bırakıldıkları kişiliklerinin rencide edildiği gibi şikayetlerini hep dinlemişimdir. En azından bu şikayetlerini dinlemekle onlara ne kadar değer verdiğimi ve bizim için ne kadar değerli olduklarını göstermeye çalışmışımdır. Bunu yapan çok az kişi vardır genelde psikologlar ve rehber öğretmenlerinin yaptığı bu işi neden biz anne baba abi abla olarak yapamıyoruz. Çünkü hepimiz iletişim konusunda sıkıntılıyız.
Ne olursa olsun gençler bizim için birer değer, birer nimettir. Onları başıboş bırakmak bütün bir toplumu yakmak demektir. Bu anlamda tüm toplum olarak gençlerimize sahip çıkalım onları dinleyelim kırmadan üzmeden varsa sıkıntılarını giderelim ALLAH ile barışmalarına vesile olalım.
SEVGİLERİMLE…