Biz büyük ölçüde eski rutin hayatımıza döndük.

Bir farkla ki en önemli gündem maddemiz deprem.

Her an aklımda.

Her şey depremi ve depremzedeleri hatırlatıyor.

Birkaç iş için dışarı çıktım.

Aslında evimizin çevresinde değişen pek bir şey yok. Fakat bana çok farklı geliyor.

Sanki bir savaş sonrası gibi.

Deprem sonrası böyle oluyormuş demek.

Hava soğuk. Orada daha çok soğuktur.

Bankamatikte para kalmamış.

Onların hiç parası kalmamış.

Yolumu yakın camiye düşürdüm. O ilk sarsıntıda minaresi yıkılmıştı. Molozlar öylece duruyor. Etrafına şerit çekilmiş.

Boğazım ağrıyor diye aile hekimine gittim.

Onların her yeri ağrıyordur. En çok da kalpleri.

İki kedi içeriye girmeye çalışıyor.

Onların girebilecekleri bir içerileri yok.

Kediler açtır.

Onlar belki aç değildir, ama canları yemek istiyor mudur?

Kedinin biri hamile, belki yavrularını güvenli bir şekilde doğurabileceği bir yer arıyordur.

Onların kimi yavrusunu kaybetti, kimi anne babasını, kimi kardeşini, akrabasını, kimi hepsini.

Fırına doğru ilerledim.

Güvercinler, kumrular uçuşuyor.

Onların kanatları kırık. Hep kırık kalacak.

Ekmek aldım.

Onlar alamıyor, onlara getiriyorlar.

Meğer para verip ekmek almak bile büyük bir nimetmiş.

Eve geldim.

Onların gelebileceği bir evleri yok.

Dün gece "Türkiye Tek Yürek" programı kapsamında bir hayli para toplandı.

Belki ve inşallah eskisinden daha güzel evleri olacak. Ama hiçbirinin hayatı eskisi gibi olmayacak.

Kahvaltı yaptık. Onları konuştuk.

Onların canı konuşmak ister mi?

Biz normal hayatımıza döndük sayılır.

Onların hayatı hiçbir zaman normale dönmeyecek.

Ömür boyu hep yaralı bir yürekle yaşayacaklar.

Hep canları yanacak.

Ben deprem günlüğüme son veriyorum.

Onların gündemi hiç değişmeyecek.