Yaşanan gelişmelerin yoğunluğundan ötürü toplum olarak hafızamızı kısa belleklere hapsediyoruz. Pek çoğumuz konut, gıda, tekstil ve sanayi ürünlerindeki bu anormal fiyat artışlarının son 1 yıl içinde yaşandığını düşünüyoruz.


**
Halbuki bu 13 Ağustos 2018'den bu yana süregelen bir süreç. Ne oldu o tarihte? ABD ile 'Ajan Brunson' krizi yaşandı ve dolar 7 TL'den başlayarak bugünlere geldi. Ülke ekonomisine dışardan yapılan bu saldırı, toplumun (Yazarken üzülüyorum) ahlaksızlığıyla birleşti.


**
Şimdiye kadar kötü günde kenetlenmeyi karakteristik bir özellik olarak dünyaya gösterebilen Türk toplumu, dolardan para kazanabilmek için döviz bürolarına koştu. Herkes paradan para kazanabilmek için kendi para birimi TL'nin kıymetini, itibarını yerle bir ederek dolar kapmaya koştu.


**
Zincir market kartelleri sahneye çıktı. Her şeyin fiyatı birbiri ardına 3'e 4'e 5'e katlandı. İnsanlar dolarla ithal edilen ürünleri bir nebze anlayışla karşılasa da patates, soğanın 10 kat artmasına bir anlam veremedi. 2018 yılı toplumumuzun ahlaki yozlaşmasının ayyuka çıktığı bir tarihti.


**
Bugün gelinen noktada koronavirüs sonrası yıpranan dünya ekonomisi, Rusya - Ukrayna savaşıyla birlikte daha da kırılganlaştı. Avrupa'da da fiyatlar arttı, artıyor. Boş rafları oralarda da görüyoruz. Oradaki raflar gerçekten ürün kalmadığı için kısa süreli boş kalırken, Avrupa'ya gıdanın ulaştırıldığı Türkiye'de ürünler raflara dizilmeden depolarda bekletiliyor.


**
Aradan geçen 4 yılda stokçulukla, ahlaksız fiyat artışlarıyla mücadele için ciddi bir adım atılmadığı için vatandaşın ödediği bedeller artmaya, alım gücü düşmeye devam ediyor. Bu zalimler güçlenmeyi, palazlanmayı ve daha fazla cesaret bulmayı sürdürüyor.


**
Ülkemizde en düşük fiyatlı hiçbir lüksü, artısı olmayan sıfır otomobillerin fiyatları 500 - 600 bin TL bandında. Benzin ve dizel yakıtın litre fiyatları 25 TL'yi geçti. LPG onları takip için yoluna devam ediyor.


**
Bugün Şanlıurfa özelinde oturulabilecek herhangi bir lüksü barındırmayan 3 + 1 dairenin fiyatı 1 Milyon TL. Türkiye genelinde de farklı değil. İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere girmek bile istemiyorum.


**
Önce Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ardından da Cumhurbaşkanımız konut fiyatlarını düşürecek önemli adımların atılacağını müjdelemişti. 81 ilde yeni konut projelerinin başlayacağını, detayların Temmuz ayında kamuoyuyla paylaşılacağını belirtmişlerdi.


**
Dar gelirli milyonlarca aile konut müjdesi beklemeye devam ederken bir anda arsa satışı gündeme geldi. Bakanlık artan kira ve konut fiyatların önüne geçmek için Hazine arazilerini vatandaşa uygun fiyattan satacağını duyurdu.


**
Söz proje kapsamında şartı, kapsama alanı anlaşılmadan 32 ilde 385 arsa açık artırma ile 15 - 25 Haziran tarihleri arasında satışa sunulacak. Yüzde 20 indirim ve KDV muafiyeti ile cazip hale geldiği ifade edilen arsaları alan vatandaşlar bunu yatırım amaçlı da kullanabilecekmiş.


**
İsteyen de kendi konutunu inşa edebilecekmiş. İsteyen vatandaş da müteahhitle anlaşabilecekmiş. Bu detayı görünce sıfır otomobil bayileri ve galerilerin arka kapıdan dolanma yöntemini hatırladım. Devlet sıfır araçların stoklanmasını önlemek için kota getirmiş ve belirli bir süre araç almamış vatandaşların araç alabilmesinin önünü açmıştı.


**
Bayiler ve galeriler bu kriterleri karşılayan vatandaşlarla anlaşıp 10 bin TL karşılığında sattıkları araçları kağıt üzerinde 2. El olarak geri alarak üzerine 100 - 200 bin TL ekleyip yollarına devam ettiler.


**
Şimdi iş arsaya, toprağa ve imara gelince daha vahim tablolar karşımıza çıkabilir. Daha dün 2 karış toprak için Akçakale ilçesinde 300 kişi meydan muharebesine tutuştu. Mezar yeri kadar olmayan alan için kardeş kardeşi boğazlıyor.


**
Neyse ki 'Uygun fiyatlı arsa!' projesi Şanlıurfa'yı kapsamıyor. (Zaten Urfa'da kamu arazileri işgal altında) Gelelim vatandaşın kendi evini yapabilme durumuna. Türkiye'de dar gelirli insanların, asgari ücretle geçinen insanların peşinat olarak çıkarabileceği maksimum para eşten, dosttan borç edebilecekleri 50 - 60 bin TL'dir.


**
O peşinatı verdikten sonra 24 ayda hem arsa parası hem de ev kirası ödeyemez. Satışı yapılan arsaya kendi imkanlarıyla bir gecekondu yaptırmaya kalksa en iyi ihtimalle ödeyeceği para 400 - 500 bin TL olacaktır. Haliyle ülkemizde bu parayı ödeyebilecek bir asgari ücretli veya dar gelirli bir aile bulunmuyor.


**
Ben inşaattan anlayan bir mühendis veya mimar değilim. TOKİ, zaten Türkiye'nin 81 ilinde çok başarılı projelere imza atarak dar gelirli aileleri ev sahibi yapmış bir kurum. Vatandaşın beklentisi de zaten buydu. TOKİ, kamu arazilerine konut projeleri yapsın ve uygun fiyatla (Yılda 2 kez uyguladığı Yeniden Değerlendirme zammı olmadan) vatandaşa kira öder gibi satsın.


**
Umarım vatandaşın müjde olarak beklediği konut fiyatlarını düşürecek o büyük adım 'Uygun Fiyatlı Arsa Satışı' değildir. Çünkü bu proje dar gelirli hiçbir aileye hitap etmiyor. Selam ve dua ile kalın sağlıcakla…