Şehirlerimiz, köylerimiz, yaşam alanlarımız büyüdükçe büyüdü. Tarlalar, meralar, bağ ve bahçelerde küçüldükçe küçüldü. Eskiden hayvanlar insanların olmadığı alanlarda yaşarlardı, Onlara yetecek kadar yiyecek ve su kaynakları vardı.

Nüfusun çoğalması nedeniyle insanlar, yaşam alanlarını genişlettiler. Hali vakti yerinde olan bazı aileler ikamet ettikleri evlerin dışında da bir de yazlık tabir edilen evler inşa ettiler.

Eskiden kuşlar, serçeler, kırlangıçlar, muhabbet kuşları için duvarlarda onlara ayrılmış taka tabir edilen ve tavana yakın bir yerde, yada evlerimizin içinde bile yuva yaparlardı. Onlarla iç içe yaşardık. Yavruları bizim evlerde doğar, büyür, sonra kanatlanıp kendilerini tabiatın güzelliklerine bırakır ait oldukları yerlere giderlerdi.

Günümüzde apartmanların balkonlarında kuşlar yuvasını yapacak yer arıyor. Balkondan balkona uçuşup duruyorlar. Müsait bir yerde yuva yapmak için bir yer bulsalar bile, ya bazı ev sahipleri balkonu kirletiyorlar diye ya onları kabul etmiyor ve ya evin yaramaz çocukları yuvalarını bozup yumurtalarına zarar veriyor.

Bizimle yaşamak isteyen bazı kanatlı hayvanlar, hiçbir zaman bizleri fıtri olarak terk edemezler. Bilhassa güvercinler evlerimizin balkonlarında veya çatı aralarında yuva yapmak için çırpınıp duruyorlar.

Bizim evin balkonunda da bazen güvercinler gelip yuva yapmışlardır. Geçenlerde yine bir güvercin bizim balkona yuva yapmış. Yuvasına baktım iki tane yumurtası vardı. Bize gelen torunlar veya misafirlerin çocukları zarar vermesin diye balkonun kapısını kapattım. Biraz da yem ve su bir kaba koyarak yuvanın yanı başına bıraktım. Pencerenin perdesinden izlemeye başladım.

Güvercinimiz bir ara beni fark etti ve uçup gitti. Yuvasın da bir yavru daha yeni yumurtadan çıkmış, diğer yavru yumurtadan çıkmak için hareketliydi.

Birkaç gündür izliyorum. Yavrularının üzerine o güvercin anne nasıl da yemeden içmeden sabırla oturuyor akıl tarifinden acizdir. Onun tek derdi yavrusunu büyütüp yuvadan uçurabilmek. Erkek güvercin ortalıkta görünmüyor. . Yavruların bütün yükünü fıtri olarak anne güvercin üstlenmiş.

Bütün hayvanlar kendilerine verilen görev ne ise aynen yaparlar. Güvercinin geçmişi de aynıdır şimdiki hali de aynıdır. Sadece değişen yer ve zamandır.

Bütün anneler birer rahmettir. Allah'ın yavrularını büyütmek için annelere verdiği şefkat ve merhamet e hiçbir varlık asla yetişemez.

Bu kuştan başka kim bu yavrulara bakabilir, onların ihtiyacına göre hareket edebilir.

Eğer bu anneye Allah bu şefkat ve merhameti ihsan etmeseydi, bu hayvan yavrularına bakmayı nerden bilebilirdi. Bu hususta ne bir eğitim almış ,ne de bilgi sahibi olmuş.

Her varlık İlahi bir kitaptır. Okumak ve anlamak ise bize düşer.

Bütün annelerin kalbine o harika şefkati koyan ve yavruların emrine veren RAHİM isminin tecellisidir. . Namazda Fatiha suresini okurken, bu manayı der hatır etmek namazın manasına, harika manalar katmaz mı.. Çünkü şefkatle bezenmiş bütün anneler, ibadetimize güzellik katan ve içi içe sarılmış birer gül goncası gibidir.