Her yer karanlık yine. Kapkara.

Her yer kara bulutların altında ezilirmişçesine kayıp, kuytu ve uzak. Karaltılar boğmuş sanki gökyüzünü, güneşi, aydınlığı. Karanlıklar bir bir geçmiş sanki damarlarımıza. Bir umutsuzluk, bir yılgınlık, bir koyvermişlik hali var herkeste.

Acılar derinden etkilemiyor mu bizi artık ne! Ölümler sıradanlaştı mı yoksa hayatlarımızda? Yüreklerimiz başka yüreklerin acısını duymaz mı oldu? Ölüleri, ölümleri de paylaşır hale mi geldik, nedir bu suçlamalar, hedefe koymalar, kurban aramalar böyle.

Daha bir acıyı bile en derinden paylaşmayı öğrenemedik, ölümleri alıp bağrımızın içine bile yerleştiremedik; hayatı, mutluluğu, güneşi nasıl ve ne hakla paylaşırız sormak lazım…

Gazetelerden okuyoruz: Ankara'nın göbeğinde, o melun patlamanın olduğu gece televizyonlarda survıor denilen saçma sapan bir şey en fazla izlenen program oluyor, olabiliyor.

Buyurun buradan yakalım şimdi. Buyurun buradan yanalım demek daha doğru belki de.

Bu nasıl bir umursamazlıktır ve de bu kadar ayyuka çıkabilir, cevap vermek zor ve acı. Yürekler, bedenler, evler, şehirler yangın yeri olmuşken bizlerdeki bu konformist tavır çok ama çok mide bulandırıcı.

Kendimizi, kalplerimizi, hayatlarımızı temize çekmek elzem bir hal aldı, bilmem farkında mıyız? Başkalarının acısına karşı takındığımız "bananecilik" tavrı tuttu bizim hayatımızın bizatihi kendisi oldu. Ve bir toplum bugün ne yazık ki elbirliğiyle bu noktaya geldi/gelebildi.

Acılar karşısında ortak bir tavır bile takınamıyoruz şimdi. Bu derece ötekileştirdik birbirimizi. Hemen bunun üzerinden yekdiğerimize kaş çatıp sövgüler diziyoruz. Otellerde yer vermiyor, şivesine konuşmasına bakıp burun kıvırıyor, aracının plakası üstünden hizaya çekmeye hazır bekliyoruz.

Olmuyor böyle. Bu yolun sonu çıkmaz sokak. Bu bir kör bakış. Bu bir dipsiz kuyu.

Sıkılı yumruklarımızı kucaklaşmanın emrine vermeliyiz artık. Kurduğumuz bütün o eski afili cümleleri unutmalıyız. Yeni baştan, bir daha, bir daha başlamalıyız bu sayfaya.

Sen ben yok artık demeliyiz. Biz varız, biz! Et de biziz, tırnak da; baş da biziz, ayak da!