Dünya siyasi tarihinin başlangıç noktası olan Bereketli Hilal; su, toprak, nüfus, enerji kaynakları, jeostratejik konumu ve manevi değerleri açısından İslam Dünyası'nın da çekirdeğidir. Dünya'ya hâkim olmanın yolu Ortadoğu'ya, Ortadoğu'ya hâkim olmanın yolu da Kuzey Bereketli Hilal'e hâkim olmaktan geçmektedir. Bu, en az beş bin yıllık olduğu bilinen dünya siyasi tarihi boyunca kabul edilen genel bir gerçektir. Kuzey Bereketli Hilal'in doğu (m) noktası Sümerlerin doğum yeri olan Irak-İran sınır hattı iken, sırt bölgesi Anadolu ve batı bölgesi Mısır'dır. Burası adeta parçalanabilen atom çekirdeğindeki nötron ve protonların etrafında dönen elektronların enerji merkezi gibidir.

Bu hafta Irak'ı gezen Celal Altun'un izniyle

Beş yıllık Dünya siyasi tarihinin en az 3500 yılı Bereketli Hilal'in başat güçlüğüyle geçmiştir. Özellikle 18.yy'dan sonra, bin yıllık orta çağ karanlığından çıkan Batı Çin, Hint ve Amerika kıtaları üzerinde güçlenmiştir.

Pusula, kâğıt, top ve barut gibi ürünlerin de geçtiği ve karadan denize kayan ticaret yollarıyla Batı'ya aktarılan ürünlerle kuşatılan beş asırlık Osmanlı İmparatorluğunun zayıflaması sonucu, Napolyon'un kısa süren Mısır ve Suriye işgaliyle (1798-1802) başlayan süreç; Süveyş Kanalı'nın açılması (1869) ve petrolün Irak-İran hattında bulunmasıyla Bereketli Hilal, Dünya hâkimiyet savaşı olan Büyük Oyun'un başladığı yer olmuştur. Bugün bu çatışma, Çin ve Hindistan perdesi arkasında Batı odaklı olarak 21.yy'ın başında da şiddetlenerek devam ediyor. Daha önce ikisi de Asyalı olan Türkiye ve Hindistan, sömürgecilikten sonra ontolojik kırılma ve asimilasyona uğrayarak medeniyetler çatışmasında Doğu ve Batı arasında fay hatlarında yer almaktadır. Japonya ise maalesef mankurtlaştırılmış durumda.

1800'lerde İngiltere tarafından afyonla uyuşturulup limanları kuşatılan ve şehirleri vurulan Çin, son 30 yılda özellikle Kuşak Yol Projesiyle uykudan uyanmış bir ejderha gibi karadan, denizden ve havadan Batı'ya uzanmakta ve Batı'nın son İskender'i olan Amerika'ya meydan okumaktadır. Bin yıl önceki gibi Çin malları, develer yerine gemilere ve trenlere binen konteynerlerle Batı'ya dökülmektedir. Örneğin, bugün ayda 300 000 konteyner üretme kapasitesine sahip olmasına rağmen, dünyadan boş konteyner dahi toplayan Çin, "Orta Koridor" üzerinden Çin-Rusya - Belarus üzerinden Avrupa'ya yılda 5500 trenle yapılan taşıma yapılmaktadır.

1 Ağustos 2020'de Çin'den Kars'a gelen ilk trenin boyu 1056 metre idi. Avrasya tünelinde Avrupa'ya saate 42 km hızla geçen bu trenler, 15 günlük Londra-Çin arasında birleşirse vagonların birinden diğerine atlayarak yani hiç yere inmeden Çin'e gidebilirsiniz. Aynı şekilde, denizden gelen bir gemide ortalama bin konteyner oluyor. 10 000 den fazla konteyner taşıyan gemilerle de saate 24 km hızla iki hafta içinde Çin'den Batı'ya mallar gelebiliyor.

Büyük haritada görünmeyen ve ancak bizi doğrudan ilgilendiren Çin-Pakistan ve Irak hattıdır. ABD'nin iki yıl önce, 20 yıllık bir işgalden sonra yenildiği Çin'in komşusu Afganistan'ın da sürece katılmasıyla yeni bir aşamaya geçen Güney Asya hattı, Irak Kalkınma Yolu Projesi'yle yeni bir aşamaya geçmiştir. En az bir trilyon dolarlık ticaret hacmine sahip olan bu hat, Irak tarafından iki yıl sonra açılmak şartıyla 20 milyar dolarlık bir bütçeyle Katar tarafından da desteklenerek, güney Kore Firması ve Türk firmaları tarafından hızla tamamlanmaktadır.

Rahmetli Özal'ın başlattığı ve tamamı çalışır vaziyette olan Edirne-Habur otobanıyla ve son 15 yılda daha da güçlenen demir yoluyla Türkiye, meşaleyi bekleyen bir maraton koşucusu gibi Habur ve Ovaköy sınır kapısında beklemektedir. 1200 km'lik Faw Adası-Ovaköy demir ve kara yolu hattı, Irak'ın şah damarı olduğu gibi, Çin'den çıkan malın süresini Süveyş hattından 8 gün daha kısaltma imkânına sahiptir.

Buna karşı olarak ABD liderliğindeki Batı Dünyası; Hindistan, İsrail ve Yunanistan hattı sahaya sürülmüştür. Hindistan'dan başlayacak olan proje Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan üzerinden geçerek Ürdün'e, buradan İsrail'e ve ardından deniz yoluyla Avrupa'ya uzanacak. ABD, Ortadoğu'da Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ne alternatif olması beklenen projeyi ABD Başkanı Joe Biden, bizzat geçen hafta G20 Zirvesinde açıkladı. İki ay sonra uygulanmaya başlanacak ve Suudilerin 20 milyar dolar vereceğini duyurduğu IMEC metninin imzalanmasından hemen sonra İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ise G20 Zirvesi'nde Çin Başbakanı Li Qiang'a "Biz, Kuşak ve Yol Girişimi'nden ayrılıyoruz" dedi. Li, "Bir kez daha düşünün" derken; İtalya Başbakanı "Kararımız ne olursa olsun, Çin'le olan ilişkilerimiz önemli" dedi.

Deniz yolu ağırlıklı IMEC Projesi, Bereketli Hilal'i Hindistan-İsrail hattından ikiye bölmekte, Mısır ve Türkiye'yi dışlamaktadır. Bu hatta muhtemelen Japonya da dâhil edilecek ve yeni QUAD ( Dörtlü Güvenlik Diyaloğu: Quadrilateral Security Dialogue ABD, Avustralya, Japonya ve Hindistan'ın Çin'e karşı stratejik güvenlik diyaloğu) hattıyla, Yeşil Kuşak gibi Çin kuşatılmak istenecektir. Ama görüldüğü kadar Hindistan'ın da bir hesabı ve Rusya-Ukrayna savaşında görüldüğü gibi, aynı anda S-400 ve ABD yardımı, pragmatist bir denge politikası takip etmektedir. Türkiye de ağır sanayini Ruslara yaptırırken, hafif sanayi de 1839'dan beri sonu gelmeyen AB yolunda yürümektedir.

Yine Mumbai'den çıkan İran, Azerbaycan ve Rusya üzerinden Avrupa'ya giden Kuzey-Güney koridoru da vardır. Bu da Çin'in orta koridoruna rakip olarak üretilmiş gibidir. Bununla da Çin, Rusya, Ukrayna hattı kesilmekte ve Çin, ABD tarafından Hindistan üzerinden bloke edilmek istenmektedir. Trans Hazar koridorunu da buna eklersek, hiç karaya ayak basmadan donma süresi 20 günün altına düşmüş olan ve buz kıranlarla kullanılabilir hale gelen Çin-Rusya Kuzey Kutup Yolu.

Özellikle ABD ve İsrail'in desteklediği Hindistan odaklı ve Çin'in rakibi gibi sahaya sürülen hat ise bugünlerde, Türkiye dışlanarak haritalandırılmış ve Suudilerin başta NEOM hat şehri ile entegre edilmeye çalışılmaktadır. Çünkü Suudiler artık sadece petrol, gaz ve hac bağımlısı bir ülke olmaktan çıkıp çölde buğday, fabrikalar ve turistik yapay şehirler kurmak istemektedirler.

Kısaca, koridorlar üzerinden 21.yy hatta 22.yy Dünyası şekillenmektedir ve 18.'daki gibi müthiş gelişmeler yaşanmaktadır. Batı için 1945 yılına kadar en az iki asır iliklerine kadar sömürülen, Rusya-İngiltere Büyük Oyun'un merkezi olan ve artık İngilizce düşünen Hindistan, Çin'e karşı 1,5 milyarlık nüfusu ve yazılım gücüyle bir tampon bölgesi iken; bereketli Hilal'in merkezi olan Osmanlının varisi Türkiye de Batı için Rusya'ya karşı tampon bölge olarak görülmektedir. Ancak köprünün altından çok sular akmıştır. Güneş 24 saat sonra yine doğudan doğar. Tarih de böyledir. Ne Türkiye hasta adam ne de Hindistan uzaya dilenmek için çıkmış bir fakirdir.

Ukrayna savaşıyla iyice hırpalanan Rusya, Afrika ve sıcak sulardan çekilebilir mi? Bence ayının tırnakları söküldü ve Afganistan'dan 35 yıl sonra tekrar Batı tarafından kapana kıstırıldı. Artık bir terbiye zamanıdır.

Bu süreçte her türlü iç ve bölgesel çatışmadan uzaklaşıp; Mısır, Türkiye ve İran merkezli Bereketli Hilal ülkeleri olarak Fransa, İtalya ve Almanya merkezli AB gibi uzlaşarak kurumsal bir hazırlık yapmak gerekiyor. Hakan Fidan bu süreci en iyi bilen kişilerden biridir. PYD-Aşiret çatışmasından sadece ABD istifade eder. Aksi takdirde tren rayları gelsin de isterse sırtımdan geçsin diyen, rayların arasında keseleri enine uzatan ve sarayın bahçesine treni getiren Sultan Abdülaziz'in sırtından ve Topkapı Sarayı'nın bahçesinden gelen, treni Lawrence patlatmıştır. Avrasya tünelinden geçen trenlere bakamayız.

Çin, bir asır önce Afyon savaşının intikamını almış görülse de Batı da boş durmuyor. Rusya-Ukrayna savaşı ve Hindistan kartı Çin'e karşı masaya sürüldüğü gibi Samuraylar, 1904 Rusya'sı gibi Çin beygirine bindirilmek için silahlandırılmakta ve Güney Çin denizinde sular ısınmış durumdadır. Belki de gerçek anlamda ilk dünya savaşı yaklaşıyor. Burada yine merkez çatışma bölgesi Bereketli Hilal'in kavşak noktası olan Türkiye görülmektedir.