Bir bayram daha yalnızlığa gömüldük. O güler yüzlü bayram ziyaretlerini ikinci kezdir yaşayamadık. Her bayram yollar gözlenirdi. Bu iki bayramdır 'bak seni hatırladım' dercesine mesajla bayram ziyaretleri şekil buluyor. Elbette herkesin gidip herkesi ziyaret edecek hali yok o durumda mesaj fazlasıyla önemli…
Bir telefonla o kadar yakınken, açmayacak kadar uzak olmalarına insan üzülüyor. Telefon açmayı beceremeyenler adına üzülüyorum. Mesaj atmayı biliyorsan neden bir telefon açmayı beceremiyorsunuz?
Kısa bir fıkra ile gönül almayı hatırlatayım. Bir kadın yolda toprakla oynayan bir çocuğu görür ve sorar? 'Çocuk sen ne yapıyorsun?' Çocuk da 'ben cennetten parsel satıyorum' der. Kadın 'bana bir tane satar mısın? O da 'evet' der.
Ne kadar deyince çocuk da yirmi TL der. Kadın yirmi tele verip gider. Akşam rüyasında cenneten bir köşkü olduğunu görür ve uyandığında bunu kocasına anlatır. Kocası da evden çıkınca aynı yoldan giderek çocuğu görür ve sorar 'sen ne yapıyorsun' der.
O da 'cennetten parsel satıyorum' der. Adamda 'bana bir parsel satar mısın? Deyince çocuk da 'evet' der 'fiyatı nedir' deyince çocuk 'bir trilyon' der. Adam 'sen benim eşime yirmi TL'ye satmışsın.' Çocuk 'o cennetten parsel almadı o gönlümü aldı.' Yanı sizde bir dostunuzun gönlünü alarak cennette niçin talip olmuyorsunuz. Tabi inanıyor ve samimi iseniz.
'Gözünü Budaktan Esirgemeyenler' isimli Urfa kabadayılarını anlatan bir çalışmam var, yakında kitaplaşacak. Bunu yazmamın nedeni, Urfa'nın namlı bir kabadayısını ziyarete gittim. Beni buyurun etti. İlkokuldan da tanıyorum kendisini. Benden üç yaş büyük. Ben onu buyurun ettim. Bana dedi ki 'ben yaşlıyım ama sen benden büyüksün.'
Onun o söylemine hayran kaldım. Biz büyüğümüzü de unuttuk, biz yaşlımızı da unuttuk. Elbette kalem ehline sitemimiz olacak! Nedenini paylaşayım.
GAPGündeminin bir grubu var. Bakıyorum, bir arkadaşın babası ölmüş herkes 'Allah rahmet eylesin' deyip işi bitiriyor. Onu tanıyorsanız telefonu sizde varsa telefon açarsınız, yoksa telefonunu bulur telefonda tanışır ve 'baş sağlığı' diler taziyelerinizi sunar acısını paylaşırsınız.
Bu bayramda yalnızlığımı hissetmemin en büyük nedeni yine gruba bayram mesajlarının atılmasıydı. Siz kendinize saygınlık duymasanız, başkaları size saygı duymaz. Ben baştan beri bu grup oluşumuna bu tür etkinlikler için kullanılmasına karşıyım.
Bayram saygı duymak, değer vermek, bayram sesini duymaya hasret kaldığımız dostları arayarak onların varlığı kadar kendi varlığımızı hatırlatmaktır. Bağışlayıcı olmak, kin ve nefretten yüreğimizi arındırmak, sevgi ve hoşgörüyü birbirimizin sesini duyarak huzur ve mutluluğu dilemek ve paylaşmaktır.
'Edep yahu' söylemini unutan biri 'bayramınız kutlu olsan' gibi üç kelimeyle. Yahu bu kelimeleriniz ne kadar pahalı. Üç kelime yerine beş kelime yazarsanız sermayeden, bedeninizden bir şeyler mi kaybedeceksiniz merakı içindeyim.
Senden yaşça büyük olanı örf adet ve geleneklerimiz gereği bir telefon açmanın ve onun sesini duymanın güzelliğini niye tatmıyorsunuz. İşin kolayına kaçamak dahası baştan savmanın yolundan başka bir şey yapmıyorsunuz. Ben edebiyat adına üzüldüm doğrusu.
Adamın biri oğluna 'sen adam olamazsın' demiş. Oğlu da okumuş bir makam işgal etmiş. İlk iş olarak babasını makamına çağırtmış. Oğlan babasına 'sen adam olamasın demiştin. Bak ben buranın amiriyim' deyince babası 'oğlum ben sana makam mevki sahibi olamazsın demedim, adam olamazsın dedim. Eğer adam olsaydın sen gelir beni ziyaret ederdin' demiş.
Benimde bu memlekette birçok insanın yapısının oluşmasında kerpiç indirmişim. Onun mevki ve makamlara gelmesinin müsebbibi olmuşum. Ama adımın kerpici su almışsa ben ne yapayım. Makam mevkiler geçicidir. İnsanlığın erdemiyle buluşmak yaşamın mantalitesidir. Bunu başaranlar güzel insanlardır.
Son söz niyetine; siz aramayı bilin ki birileri sizi aramayı bilsin. Bayram sonrası bu sitem dolu yazımdan alınanlar olabilir ama bu yaşamdır, sitemi var öfkesi var, kızgınlığı var küskünlüğü var, önemli olan bunları silip atmaktır. Hadi hoşça kalınız. Şunu da söylemekte fayda var.
En sevmediğim şey 'geçmiş bayramınız kutlu olsun' bir deli bir kuyuya taş atmış misali yıllardır bu söylem halkın dilinden düşmemesi beni üzüyor.