15 Temmuz gecesi meydana gelen hunharca darbe girişimini kınıyor ve lanetliyorum. İnsana "bu kadar da olmaz!" dedirten söz konusu vahşiyane katliam ve terör hareketi, gözü dönmüş darbecilerin bu aziz milletle maddi manevi hiçbir bağının olmadığını ortaya koymuştur.

Evet, bu girişim ülkemizi işgale açık hale getirme girişimidir. Artçı girişimlere karşı uyanık olmak gerekmektedir. Bu menfur saldırı lanetlenmeyi hak etmektedir.

Zira; tarihsel kodlarını ve toplumsal dokusunu değiştiremedikleri toplumun iradesine darbeyle el koymak gayri insani ve gayri İslami bir harekettir. Firavuni bir müdahaledir.

Allah'a hamd olsun bu aziz millet iradesine darbe üstüne darbe yapanlara haddini bildirmeye ilk kez teşebbüs etmiş ve Allah'ın izniyle başarılı olmuştur. Kaldı ki; bu halk algı operasyonları ile iradesini çarpıtıp çalmak isteyenlere de haddini bildirmeye muktedirdir.

Kaldı ki bu darbe girişiminde teşriki mesai yaptıkları anlaşılan laik cuntacıların ve FETÖ'cıların hiçbir zaman halkın ne istediği ile ilgili bir dertleri olmamıştır.

Nitekim Müslüman halkın tarihsel kodlarına ve toplumsal dokusuna aykırı düşen laisizmi halka rağmen cebir ve şiddetle bu topraklara musallat kılan laikçiler yıllar yılı toplumu İslam'dan uzaklaştırmaktan aciz kaldılar. Bu yüzden Cumhuriyet tarihi boyunca her on yılda bir darbelerle laisizmi tahkim etmek durumunda kalmışlardır.

FETÖ'ne gelince; onlar İslam'ın nasslarını Batı değer yargıları üzerinden okuyarak paralel bir din icat etme teşebbüsünde bulundular. Şeriatı olmayan bir din iddiasında bulunarak kişiliksiz bir uysallık üzerinden toplumun kılcal damarlarına sızmaya çalıştılar. Adı üzerinde sızma!.. Halkı küçük görmekle birlikte halkın iradesinden korkanların teşebbüs edeceği bir yöntem! İşte "hoşgörü" ve "Dinler arası diyalog" gibi zehirli fikirlerle toplumun kafasını karıştırarak sürdürdükleri sızma harekatı bu ihanet teşebbüsüyle sonuçlandı.

Laisizm gibi İslam'ı tahrif etme üzerine kurulan FETÖ hareketi bu toplumda yüz bulacak değildi. Bu yüzden onlar toplumu tanıma ve kazanma zahmetine girmediler bile!.. Nitekim darbe girişimi gecesi Zaman Gazetesi eski yazarı Kerim Balcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halkı darbeye karşı çıkmaya çağıran konuşmasını duyunca bunun vahim hata olduğunu söyler ve ardından "Bizim halkımız bırakın G3 kurşununa karşı durmayı, yerde yatmayı bilmez. Askerliklerini ücretli yaptılar" diye ekler.

Şükürler olsun ki; bu halk canı pahasına darbeyi engelleyerek kendisinden bihaber olanların yüzüne şamarı indirmiştir.

Ne var ki; alçakça girişilen darbenin püskürtülmesinin ardından bu aziz halk başka bir algı operasyonu ile karşı karşıya bırakılmıştır. Halkın bağımsızlık konusunda gösterdiği hassasiyet seküler bir amentü olan demokrasiye tahvil edilmek istenmiştir. Kaş göz arasında laiklik tahkim edilmek istenmiştir. Allah Allah diyerek canını verenler demokrasi şehidi diye yaftalanarak nezih kanları kirletilmek istenmiştir. İradesine uzanan eli bükmüşken halk Batı istikametine yönlendirmek istenmiştir.

Eğer menfur darbe girişiminin püskürtülmesi laikliğin tahkim edilmesine, Batı'nın yaşam tarzı olan demokrasinin halka sinmesine yaramışsa korkarım darbeyi yapan çete başarısızlıktan bir başarı elde etmiş olacaklardır.

Toplumun samimi kanaat önderlerinin bu konuda daha hassas olmaları gerektiği kanısındayım. Halk kazanmışken mağdur duruma düşürülmemeli vesselam!