Kitap Vakfı Başkanı Av. Mustafa Fuad Balıkçı, Gazze’de devam eden soykırıma dikkat çekmek ve Türkiye’nin işgalci rejimle olan tüm ilişkilerini kesmesini talep etmek amacıyla bugün ikindi namazı çıkışında Dergah Camisi önünde bir etkinlik düzenledi.
Balıkçı yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
“Değerli Kardeşlerim, Soykırımın 10. ayındayız. Gazze ve Filistin Halkı, dünyanın en büyük emperyalist gücü tarafından gerçekleştirilen gaddarca saldırılara ve soykırıma karşı, korkusuzca direnmeye devam ediyor. Büyük acılara ve zorluklara rağmen, insanlığın onurunu ve Müslümanlar’ın izzetini koruyor. Değerli Kardeşlerim, Hakk ve batılın, bütün çıplaklığıyla ortaya çıktığı tarihi anlara şahitlik ediyoruz.
Safların bu kadar net olduğu bir tabloda bizler, Filistin Halkı’nın yanında olduğumuzu söylüyoruz. Tüm kesimleriyle halkımızı ve idarecileri de hiçbir korkuya, zafiyete ve mazerete sığınmadan, bu pozisyonu almaya davet ediyoruz. Bakın, soykırımı, insanlık suçlarını, işgali ve zulmü destekleyen Amerika, İngiltere, Fransa. Almanya ve bunlara yardım eden diğer ülkeler, ilk günden itibaren, suçlu olduğu apaçık ortada olan işgalci rejimin yanında yer aldılar. Buna karşı emperyalist güçlerin taşeronluğunu yapan Suudi ve onun öncülüğünde ki koalisyon tarafından yıllarca bombalanan yaralı Yemen, Aksa Tufanı Operasyonu’nun başından bu yana, işgalci rejime ticari ve askeri malzeme taşıyan 200’e yakın gemiyi vurdu. İşgalci rejime onlarca operasyon gerçekleştirdi.
Gazze’ye verdikleri destek nedeniyle büyük bedeller ödeyen Lübnan, Irak ve Suriye’deki İslami yapılar, işgalci rejimin ve siyonistlerin kalbine korku saldı. Değerli Kardeşlerim Hak ve batıl saflarının bu kadar açık seçik bir şekilde ortaya çıktığı, batıl taraftarlarının bu kadar sıkı bir şekilde birbirine sahip çıktığı bu tabloda, hakkın taraftarı olduğunu iddia eden Türkiye nasıl bir tavır sergiliyor? Gelin kısaca bakalım. Türkiye işgalci rejimin petrol ihtiyacının önemli bir kısmını, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ile karşılamaya devam ediyor. Filistin Halkı’nı katleden uçakların, tankların ve diğer savaş araçlarının yakıtlarının önemli bir kısmı, Türkiye üzerinden işgalci rejime ulaştırılıyor. Çifte vatandaşlık sahibi olan içimizdeki siyonistlere karşı harekete geçmeyen Türkiye, bu canilerin hiçbir yaptırıma tabi olmadan, gidip soykırıma bizzat katılıp, sonra da rahatça ülkemizde yaşamalarına göz yumuyor. Türkiye, işgalci rejimle siyasi, askeri ve serbest ticaret antlaşması gibi ilişkileri halen devam ettiriyor.
Amerika ve NATO kontrolündeki İncirlik, Kürecik ve diğer üsleri kapatmayan Türkiye, bu katliamı yapanlara halen kritik hizmetler sunuyor. İktidara soruyoruz, Türkiye Yemen, Lübnan Irak ve Suriye’deki yapılardan daha mı güçsüzdür? Zalimin ve mazlumun bu kadar açık seçik ortaya çıktığı bir zamanda, mazlum Filistin Halkına ve direnişe gerçek bir şekilde destek olmayacak mısınız? Bugün bu desteği vermeyecekseniz ne zaman vereceksiniz? Türkiye Gazze Halkına destek olmak istiyorsa yapması gereken; işgalci rejimle iş birliği içinde olan ve direnişi kırmak için elinden geleni yapan hain Mahmut Abbas’ı değil, Filistin’in gerçek temsilcilerini, direnişin önderlerini, şehit İsmail Heniyye’nin halefini ve mücadele arkadaşlarını davet etmek ve mecliste konuşturmaktır.
Şehit İsmail Heniyye ticarete kısıtlama getirilen zamana denk gelen ziyaretinde bir televizyon kanalına verdiği röportajda “Kısıtlama kararından dolayı Cumhurbaşkanına tebriklerimizi ilettik. Fakat bu karar daha büyük adımların habercisi olmalıdır.” şeklinde açıklamalarda bulunmuştu. Bugün için daha büyük adımlar; işgalci rejime yapılan petrol sevkiyatının durdurulması, bu rejimle olan bütün ilişkilerin kesilmesi ve üslerin kapatılmasıdır. İktidara ve yetkililere soruyoruz: Neden işgalci rejime halen Türkiye üzerinden petrol gitmektedir? Petrol sevkiyatının kesilmesi şehit Heniyye’nin de talep ettiği “adımlardan” biri değil midir? Filistin halkına destek olmak ve şehit İsmail Heniyye’nin vasiyetini yerine getirmek istiyorsanız petrol sevkiyatını derhal kesmelisiniz.
İşgal rejiminin bu kadar pervasızlaştığı, ateşkese yanaşmadığı, savaşı bütün bölgeye yaymak istediği, insan, hayvan ve bitki fark etmeksizin tüm canlıları yok etmeye devam ettiği, büyük İslam şahsiyeti ve gerçek lider İsmail Heniyye’yi şehit ettiği bir zamanda, hala bu petrolü kesmezseniz, işbirlikçi ve bu suçun ortağı olarak anılmaktan kaçamayacaksınız. Yeri gelmişken sivil toplum kuruluşlarına da seslenmek istiyoruz. İsmail Heniyye şehit olduğunda bu sivil toplum kuruluşlarının organizasyonlarıyla Türkiye’nin birçok ilinde on binlerce kişi meydanlara indi. Fakat bu sivil toplum kuruluşları, iktidara “işgalci rejimle olan serbest ticaret anlaşmasını feshedin, her türlü diplomatik ilişkiye son verin, petrol sevkiyatını durdurun,
Türkiye vatandaşı olup da işgal rejim saflarında savaşmaya giden katilleri cezalandırın, işgalci rejime her türlü askeri ve istihbari desteği sağlayan, Amerika’nın ve NATO’nun Türkiye’deki üstlerini kapatın” demediler. Filistin davasına ve direnişine destek olduklarını iddia eden sivil toplum kuruluşları, bugün hakkı temsil edip, hakikati haykırmayacaksanız da ne zaman bu sorumluluğunuzu yerine getireceksiniz? Bilerek veya bilmeyerek hakkı gizlemekle ne büyük vebal altına girdiğinizin farkında mısınız? Bu büyük insanlık dramı karşısında dosdoğru ve adil şahitlik yaptığınıza inanıyor musunuz? Bugün uğruna hakkı ve adil şahitlik görevinizi kurban ettiğiniz maslahatların sizi kurtaracağına inanıyor musunuz?
Bu büyük insanlık felaketi karşısında iktidarları harekete geçirecek kitleleri etkisizleştirdiğinizin farkında değil misiniz? Değerli kardeşlerim HAMAS’ın yeni lideri Yahya Sinvar’ın, savaşın başlarında, çarpıcı bir konuşması medyaya düşmüştü. O büyük mücahit “Gazze şehri, tüm normalleşenleri ifşa edecek, tüm düzenbazları rezil edecek, tüm terk edenlerin ve tavizcilerin hakikatini ortaya çıkartacak tüm işbirlikçileri, hainleri ifşa edecek” demişti.
Evet, tüm dünya, yer ve gökler şahittir ki Gazze direnişi bu sözünü yerine getirmiştir. Bizler yetkilileri ve halkımızı bu akıbete karşı uyarıyor, açık ve tereddütsüz bir şekilde Filistin Halkı’nın ve HAMAS’ın tarafında yer almaya çağırıyoruz. Dünya, yeni bir dönemin şafağındadır. Halklar dünyadaki adaletsiz, çarpık ve ikiyüzlü düzeni görmüştür. ABD başta olmak üzere dünyadaki sömürgeci güçlerin kendi emperyalist emellerinden başka hiçbir değere hayat hakkı tanımadıkları açıkça ortaya çıkmıştır. Bu tabloda Filistin halkı, bütün insanlık adına çok büyük bedeller ödemiştir. Bizler de hakkın, adaletin, zalimlere karşı mazlumların ve bu büyük bedeli ödeyen o cesur halkın safında yerimizi almalıyız.
Siyonistleri ve emperyalistleri açıkça düşman olarak görmeli, “bunlar bizden” diye kayırmadan onlarla iş tutan her türlü şahıs ve kurumu korkusuzca ifşa etmeli ve onlara baskı uygulamalıyız. Hep birlikte evlatlarımıza onurlu bir miras bırakmalıyız.”