Babası Ertuğrul Gazi'den edindiği devlet insanlığı tecrübesi ve adalet anlayışıyla, kayınpederi Şeyh Edebali'den aldığı manevi eğitimle bir devre mührünü vuran Osmanlı Devleti'nin temellerini atan Osman Gazi, adaletli bir yönetim anlayışını gözetti.
Atılgan, cömert, cesaretli kişiliği ve kanaatkarlığıyla tanınan Osman Gazi, büyük bir coğrafya üzerinde tek hanedana dayalı en uzun süre devamlılık gösteren devlete ismini verdi.
Osman Gazi'nin naaşı, vasiyeti üzerine 1326 yılında Bursa'daki Tophane mevkisinde sekizgen planlı, üzeri kubbeyle örtülü "Gümüşlü Kümbet"e defnedildi. Şehrin fethinden sonra kiliseden dönüştürülen türbenin ortasında, Osman Gazi'ye ait etrafı sedef kakmalı, pirinç parmaklıklarla çevrili, sırma işlemeli kadifeyle örtülü ahşap sanduka bulunuyor.
Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali İhsan Karataş, 13'üncü yüzyılın ortalarında Moğol istilası nedeniyle yurdunu terk etmek zorunda kalan Türk beyliklerinin Batı Anadolu'ya geldiğini söyledi.
Selçuklu Sultanı Alaeddin Bey'e bir savaşta yardım ettiği için Söğüt ve Domaniç'in verildiği Kayı Boyu'nun lideri Ertuğrul Gazi'nin zamanla bölgede fetih faaliyetlerinde bulunarak topraklarını genişlettiğini ve Osmanlı Devleti'nin temellerini attığını belirten Karataş, "Ertuğrul Gazi vefat edince onun yerine oğlu Osman Gazi geçmiştir. Osman Gazi, aşiretin lideri olmuş ve babasından devraldığı bu toprakları aşağı yukarı 4 bin kilometrekareden 16 bin kilometrekareye çıkaracak kadar büyütmüştür." dedi.
Osman Gazi'nin Eskişehir civarı, Domaniç, İnegöl, Yenişehir'i fethettiğini dile getiren Karataş, kurucu padişahın çok istemesine ve kuşatmasına rağmen Bursa'nın fethini göremeden vefat ettiğini anımsattı.
"Onun adaletine herkes inanır, güvenir"
Prof. Dr. Karataş, Osman Gazi'nin çocukluğunun beylerin olduğu bir ortamda geçtiği bilgisini vererek, "Yöneticileri görüyor, toplantılara katılıyor, alplerle spor faaliyetlerine, avlara katılıyor. Yani oldukça hareketli bir delikanlı olarak büyümüştür." ifadesini kullandı.
Kişilik özellikleriyle Osman Gazi'nin kardeşleri arasında öne çıktığını anlatan Karataş, toplumu idare edecek, yönlendirecek, önceki fetihleri aksatmayacak liderlik özelliklerine sahip olduğunu vurguladı.
Padişahın, yapı olarak liderliği sürdürebilecek, toplumu dağıtmadan bulunduğu yerden alıp daha ileriye götürebilecek bir kişiliğinin olduğunu aktaran Karataş, şöyle devam etti:
"Neşri, Aşıkpaşazade gibi eski Osmanlı tarihi kaynaklarında anlatılana göre, Osman Gazi çok cömert, dindar bir insandı. Belli günlerde yemekler yaptırıp halka dağıtan, fakiri fukarayı gözeten bir insandı. Bey olduktan sonra Eskişehir bölgesinde bir yerde pazar kuruluyor. O pazara, o bölgeden bir Hristiyan, ağaçtan oyarak yaptığı bardakları satmak için getiriyor. Bir Müslüman bardakları bir şekilde ele geçirmiş, parasını vermemiş. Bu şahıs, durumu Osman Gazi'ye şikayet ediyor. O Müslüman cezalandırılmıştır. Ortamın emniyeti sağlanmıştır. Gayrimüslimlere, Hristiyanlara dahi İslam hukukunun öngördüğü adalet sistemi uygulanmıştır. Sonuçta bu, Osman Gazi'yi çevrede meşhur yapmıştır. Onun adaletine herkes inanır, güvenir. Hatta denilir ki bu hadiseden sonra, önceden o bölgede kadınlar pazara pek gelmezlerdi ama Osman Gazi'nin sağladığı güven ve adalet dolayısıyla Hristiyan kadınlar da gelip pazarda mallarını satabiliyor."
Osman Gazi'nin dünya malına pek tamah etmediğini dile getiren Karataş, "Vefat ettiğinde miras paylaşımı olacak. Evine bakılıyor; tuzluk var, yemek yapacak birkaç kap kacak var. Bir kaftanı var. Birkaç da küçükbaş hayvanı var. Başka da bir şeyi yok. Hayatını kanaatkarlık içinde geçiren birisidir. Türk toplumuna koca bir Osmanlı'yı hediye etmiş birisidir. Türk toplumunun önemli bir atasıdır Osman Gazi. Öyle bir devlet kurmuştur ki tarihe baktığınızda kaç devlete 6 asırlık bir ömür nasip olmuştur, çok azdır." diye konuştu.
Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye, onun da oğlu Orhan Gazi'ye nasihatlerde bulunduğunu hatırlatan Karataş, bu metinlerin herkes tarafından okunması gerektiğini sözlerine ekledi.