Ey merhametlilerin en merhametlisi!

Rahman ve Rahîm

Derde derman Allah'ım,

Öyle biliyorum seni

Zira ben kulumun zannı üzerineyim, diyorsun ya

Zaten başka düşünmek,

Akla zaid görünür.

Övünmek zat-ı alinize yakışır,

İklimini keşfeden neyi kaybeder?

Ya da kaybeden ne kazanır?

Yol, yordam; açık ve de somut

Hudutları çizen hatlar,

Samimiyet kavramıdır.

O olmadan menzile varmak

Biraz abesle iştigal etmek gibi

Yani beyhûde çabadır.

İndinde yok yoktur,

Nazikane emr-û fermanındır.

İsteyin benden

Umutsuzluk kapısı değilim.

Duanız olmasa unutulur gidersiniz,

Bana yürüyerek geleni,

Koşarak karşılarım.

Çünkü vaadin bu,

Şüphesiz vaadine vefalısın.

Haddi aştık,

Nemelazımcı, duyarsız çöllere döndük

İsraf girdabından boğuluyoruz.

İsmimiz iblis ismiyle beraber anılıyor,

Haya, hicap dersen

Galiba göklere uçtu.

Dengeler kayboldu,

Sebebine gelince, dostluğunu sende değil

Başka mecralarda aramaya koyulduk.

Deli bir sevda bu,

Ahkamını yaşamak,

Irmak misali, yatağını bulmak için

Başını taştan taşa vurmak olmasa,

Ne farkı kalır, bir kuru yapraktan yoksa insanın

Sevdiğini şahsınla meşgul edersin,

Bizi de ekle,

O sonsuzluk kervanına.

Canım Rabb'im

Değişmez kuraldır,

Kişi sevdiğiyle beraber olur.

Mesafe kısa, ödül büyük diye

Bir darbımesel anlatılır.

Bu kısacık ömür sermayemizde,

Muhammed Mustafa hürmetine,

Şuur ver, bu ödüle layık eyle..