Dün, GAPTAEM Eğitim Merkezinde Vali Yardımcısı Onur Şatıroğlu Başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya İl Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Aksoy, DSİ 15, Bölge Müdürü Ali Naci Kösalı, Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, ZMO Şanlıurfa İl Temsilcisi Mehmet Süzen Ziraat Odası Başkanı Ahmet Eyüpoğlu’nun yanı sıra ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinin katıldığı toplantı sonrası toplantıya ilişkin paylaşımda bulunan İl Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Aksoy tarımsal kuraklık ve suyun kullanımına ilişkin çarpıcı tespitlere yer verdi.
Suyu ve toprağı iyi yöneten ülkeler en güçlü ülkeler olacaktır
Mehmet Aksoy yaptığı paylaşımda; “ Bu yüzyılın kabul edilen 4 önemli kaynağı; SU TOPRAK,GIDA, ENERJİ Su kaynaklarını ve tarım topraklarını iyi yöneten ülkeler dünyanın en güçlü ülkeleri olacaktır…
Bu yüzyılın en büyük üç tehdidi;1-GIDA MİLLİYETÇİLİĞİ, 2-İKLİM GÖÇÜ, 3-ÜLKELERİN KENDİ İÇİNDE GIDAYA ULAŞAMAMASI
Bu tehditlere karşı en büyük silahımız ise; PLANLAMA, ÜRETİM, DAĞITIM(LOJİSTİK)
İklim değişikliği ve Kuraklık ülkemizde ve bölgemizde ürün desenini ve yetiştiricilik kültürünü etkileyecektir. Mevcut bilgi ve teknoloji ile kuraklığı çözmek maalesef zor. Bitki Islahı ve Hayvan Islahı ile kuraklığa karşı önlem almalıyız. Yeni genetik çalışmalar ve bilim ile çözüm üretmeye çalışmalıyız.
Araştırma Enstitülerimiz, Üniversitelerimiz, TÜBİTAK, Atom Enerjisi Kurumu…
bu konularda özel çalışmalı” diyerek kuraklığın çok önemli sorun olduğunu ve ilgili kurumların özel çözümler üzerine çalışması gerektiğinin altını çizdi.
Değişen koşullara göre kendimizi geliştirmeliyiz
Aksoy açıklamasına devamla; “ İklim değişikliğinin beraberinde getireceği KURAKLIK riski önümüzdeki süreçte tarımsal üretimi önemli derecede etkileyecektir. Bizde geleceğin tarımını planlarken kıt kaynaklardan optimum düzeyde faydalanmayı hedefliyoruz. İklim değişikliği tüm ülkelerin karşı karşıya olduğu; ekonomik kalkınmaya, kaynak kullanımına yük getiren büyük bir problemdir. Koruma – Kullanma dengesi yok olacak. ‘’Kuraklık KANSER gibidir.’’ Bir günde ortaya çıkmaz…Toprak nemliliği ve su kapasitesi yıllar içinde bozulur.
Düzelmesi kısa süre içerisinde gerçekleşmez; toprağın eski haline gelmesi için yıllar gerekir. Değişen koşullar nedeni ile toprağa ve suyumuza nasıl davranmamız gerektiği konusunda kendimizi geliştirmeliyiz. Bilhassa topraklarımızı suyu depolayacak, hapsedecek özelliklere sahip hale getirmeliyiz” diyerek kuraklığın kanser gibi yayıldığını ifade etti.
Devletimiz tedbirler alıyor
Devletin tarımsal kuraklık ve sürdürülebilir tarıma yönelik aldığı tedbirlere de yer veren Aksoy:” Devletimiz Tarımsal Üretim Planlaması ile sürdürülebilir üretime destek sağlayacak, kayıtlılık oranını artıracak ve kaliteli ürünlere vatandaşlarımızın erişimine kolaylık sağlayacak tedbirler alıyor.
Aynı zamanda tarım sanayisine yatırımlar ile 2050-2100 yılına ülkemizi hazırlıyor. Bütün dünya alanı gözetildiğinde su %71’lik bir alanı kaplamaktadır. Su kendi içerisinde kapladığı alan üzerinden değerlendirildiği vakit %97 oranında tuzlu su varlığı olduğu bilinmektedir. Geriye kalan %3 lük kısmın 2/3 si Dağ buzulları ve Kutup buzullarıdır. Sonuç olarak tatlı suyun %1 ini kullanmaktayız. Kullandığımız %1’lik toplam su oranının ise %73 ünü tarımda kullanıyoruz. Devletimiz artık SUYA GÖRE TARIM diyor…Devletimiz 1085 adetten fazla baraj ve 300’den fazla yeraltı barajı yaparak suyu depolamaya çalışıyor. Yusufeli barajının yapılışı buna en büyük örnektir” ifadelerine yer verdi.