Dün, insanlık tarihinin en berbat en vahşi olaylarından birinin yaşandığı gündü. Bundan tam 22 sene önce vicdanı susmuş dünyanın gözleri önünde, Srebrenitsa'da 8 bin 372 Müslüman 1 gecede katledildi. Ölüm o insanlar için belki de en büyük hediyeydi. Çünkü yaşadıkları, şeytanı bile kıskandıracak kadar vahşiydi.

******
Medeni, modern, insanlık abidesi Avrupalıların bir kısmı, yıllarca beraber yaşayıp komşu oldukları, dostluk kurdukları Müslümanları yok etti. Diğer kısmı ise bu cehennemi seyre daldı. Acılar anlatılamayacak, tarif edilemeyecek kadar kötüydü. Ama maalesef biz unutkanız, her şeyi kolayca unutuyoruz.

******
Vahşetler hiç yaşanmamış, hiç gözyaşı dökülmemiş, hiç kan akmamış gibi nefes alıp veriyoruz. Eminim çoğu gencin bu toplu katliamdan haberi bile yok. Olsaydı inanır mıydı medeni Avrupa'nın masum şarkılarına. Bilseydi hayran kalır mıydı, o kanlı ağızlarından dökülen saçmalıklara. Sürekli aynı zaafımızla vuruyor bizi Avrupa, unutkanlığımız…

******
O acı günler yeniden canlandığında, yine Türkiye geliyor akıllara. O gün siyasi kaosların, vesayet rejiminin ve ekonomik darboğazların pençesindeki Türkiye, elinden geldiğince Bosna halkının yanında duruyor ve mazlumun yarasını sarmak için uğraşıyor. Bugün Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı muhacirlere yaptığı gibi.

******
Ancak devir yara sarmanın ötesine geçti. Ne kadar hayal gibi gelse de, artık hiçbir İslam toprağında çocuk, anne-kadın-erkek katliama uğramamalı. Hiçbir katil el sürememeli kadınlarımıza. Hiçbir bomba parçalamamalı çocuklarımızın bedenlerini ve umutlarını. Hiçbir düşman arkadan vuramaya cesaret edememeli kardeşlerimizi. Bu yüzdendir ki yılmadan usanmadan geçmişimizi, acılarımızı, zaferlerimizi, yenilgilerimizi, yaralarımızı, kahramanlarımızı,hainlerimizi bilmeli ve evlatlarımıza öğretmeliyiz.

Öğrensinler ki ataları gibi korusunlar mazlumu, savaşsınlar dost görünen düşmanla. Köprüler kursunlar İslambol'dan Arakan'a. Bir daha kimse cesaret edemesin hayasız bir akınla, bir parça vatan toprağımıza göz koymaya.