Şanlıurfa İl Kültür ve Turizm Müdürümüz Aydın Aslan bey telefon ile arayarak;
-İshak bey Rizem Kültür ve Turizm derneğinin bir programı var. Çanakkale izlenimlerinizi yazdınız ve çok hoşumuza gitti. Buna binaen Şanlıurfa basınını temsilen sizi göndermek istiyoruz. Lütfen T.C. No'nu verir misin?
-Müdür bey teşekkür ederim. İşim, programım var.
Dememize bakmadan
-Çanakkale izlenimleri gibi Rize izlenimlerini de bekliyoruz.
Diyerek kimlik bilgimizi almasından ve akabinde Rizem Kültür ve Turizm Derneği sekreteri Yeliz hanımın program ve uçak bilgilerini teyit amaçlı 3-5 defa vermesinin ardından dernek tarafından düzenlenen "Doğu Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Kültür ve Turizm Köprüsü Projesi" kapsamında üç günlük Rize seyahatimiz başladı.
Proje kapsamında daha önce Adana, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Mardin, Şanlıurfa ve Van illerini ziyaret ederek Doğu Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi illeri arasında turizm köprüsü oluşturmak amacı ile sektör temsilcileri ile bir araya gelen Dernek Başkanı Ramazan Aydoğan ve ekibi bu sefer bu illerdeki sektör temsilcilerini ve gazetecileri Rize'de ağırlamak için üç günlük sürecek olan 17-20 Ekim 2017 tarihleri arasında gerçekleşen bir programa ev sahipliği yapacaklardı.
İlk durak Trabzon
17 Ekim Sabahı Anadolu Jet'in Ankara- Trabzon aktarmalı seferi ile Trabzon'a uçtuk. Trabzon Havaalanında Rize Green Otel Sahibi Gül hanım ve bize seyahatimiz boyuncu eşlik eden Rehberimiz İhsan Bilgili karşıladı. Diğer illerden gelen misafirlerinde karşılanması ile birlikte ilk önce Trabzon'un meşhur Boztepe'sine çıkarak hafızamıza kazınan hırçın dalgalarının aksine sakin ve masmavi Karadeniz'e bakarak çaylarımızı içtik. Güneydoğu bölgesinin yaşayanları olarak bize tuhaf gelen közde demlenmiş çayın lezzeti idi. Aklıma takılan bizim alışık olmadığımız " Tekel Çayı" nın neden bu kadar lezzetli olduğu oldu. Trabzon'unun neden bu kadar sarp alanda kurulduğu nu ilk defa gelen arkadaşlar olarak birbirimize sorduk ve daha sonra kıyı şeridinin dar olması ve bölgenin dağlık olması ile aslında tüm Karadeniz boyunca evlerin hep sarp arazide kurulduğunu daha sonra bizzat gezi boyunca görünce anladık. Çay faslının ardından Trabzon'a hakim bir tepede bulunan Atatürk Köşkü'ne çıkarak buradaki müzeyi gezdik. Ardından kısa bir Trabzon turu yaparak Rize'ye doğru yola koyulduk.
Rize'de bizi meşhur kuru fasulye lezzet bizi karşılıyor sonrasında Rize'yi arşınlıyoruz.
Rize'de ilk durağımız İyidere'de bulunan Kardelen Restoran oluyor. Gezimiz boyuncu bizleri yalnız bırakmayanların arasında olan işletme sahibi Ramazan Ustanın mekanında meşhur kuru fasulyenin ve ilk önce bizim aklımıza börek olarak gelen aslında Şanlıurfa'nın katmer tatlısına benzeyen " Laz Böreği" yiyoruz ve Ramazan Ustaya işin püf noktasını soruyoruz. Erzurum- İspir'de yetişen ama Rize'de meşhur olan kuru fasulyenin sırrını " İşimi seviyorum ve yemeyeceğim şeyi kimseye yedirmiyorum" diyerek özetliyor Ramazan Usta. Sorularımız üzerine 98 yaşında olmasına rağmen halen işletmesinin başında olan ustasının işletmesinde 20 yıl çalıştığını, daha sonra kendi mekanını açtığını ve bu lezzeti yeni nesilden yeğenlerine öğrettiğini anlatıyor bize. Kamyoncuların, yoldan geçen misafirlerdin uğrak yeri olan, Rizelilerin ise evden tencere alıp evlerine götürdüğü kuru fasulyenin lezzeti damağımızda akşam Green Otele ulaşıp yerleştik. .
Huzur şehri Rize
Gezinin başında tanıştığımız Gaziantepli meslektaşım Bünyamin Acar ile içtiğimiz çayların ardından Rize'yi keşfe çıktık ve Rize'nin caddelerini arşınladık. Çeşitli dükkanlara girdik, esnafla sohbet ettik. Bünyamin ile ilk dikkatimizi çeken cadde boylarında dışarıdan gelen bir misafiri tedirgin edecek hiçbir durumun, insan tipinin olmaması idi. Her ne kadar 110 bin civarında ve bize göre sadece Şanlıurfa'nın bir ilçesi kadar nüfusu olmasına rağmen insana huzur veren bir yapısı ilk olarak gözümüze çarpıyor. Girdiğimiz dükkanlarda esnafın güler yüzü ama bunun yanında o anlattıkları Karadeniz insanına has tez canlılığı ise yine dikkatimizi çeken başka bir husus oldu.
Birbirimizi tanımıyoruz. Gönül köprülerini güçlendirmemiz gerekiyor.
18 Ekim sabahı Program çerçevesinde Rize Ticaret ve Sanayi Odasında düzenlenen ve Rize Valisi Erdoğan Bektaş'ın yanı sıra Rize Belediyesi Başkan Vekili Saffet Kopuz, Rize İl Genel Meclisi Başkanı Mehmet Kazancı, Rize Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu, İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmail Hocaoğlu, Rizem Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Ramazan Aydoğan'ın yanı sıra Güneydoğu illerinde ve Rize'de faaliyet gösteren turizm firmalarının temsilcilerinin katıldığı istişare toplantısında Rize merkezli Doğu Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki iller arasında turizm işbirliği imkanları ele alındı. Rize Valimiz Erdoğan Bektaş'ın konuşmasında dile getirdiği; "Urfa ayrı bir zenginlik, Adıyaman, Diyarbakır, İstanbul ayrı bir zenginlik ve Rize ayrı bir zenginlik. Burada bizim sorgulamamız gereken bir şey var. Biz Anadolu coğrafyasının ruhuna layık mıyız? Bunu hak edecek kadar gayret sarf ediyor muyuz? Bu anlamda hepimize düşen görevler var. Biz millet olarak birbirimize yeteriz. Yeter ki bu sağlam köklerimize sahip çıkalım" sözleri ve diğer yetkililerin dile getirdiği gibi aslında aynı zenginliğin parçası olmamıza rağmen kendi coğrafyamızı ve birbirimizi yeteri kadar tanımadığımızın ortada olmasına rağmen yeni hamleler ile bu kardeşlik ve gönül köprülerinin kurulması konusunda çok güzel adımların atılacağının da müjdesini verdiler.
Ovit Tüneli bağları da güçlendirecek mesafeleri de kısaltacak
İstişare toplantısında ve sonraki programlarda turizm sektör temsilcilerin dile getirdiği bir diğer önemli husus ise Ovit Tüneli. Kasım ayı içerisinde bir tüpünün hizmete girmesi ile Doğu Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri arasında ulaşımın karayolu ile 6 saate kadar ineceğinin ve bununda bölgeler arasındaki gönül bağların ile turizm işbirliğinin artıracağının mutluluğu herkesin paylaştığı ayrı bir husustu. Devam edecek…
|