1 haftalık, adeta üniversitede yapılan, sıkıştırılmış ders mahiyetinde icra edilen kampın programından öğrendiğimiz birçok şeyler oldu. Gerek katılımcı kardeşlerimden, gerek konuşmacı ağabeylerimden, gerekse İsmailağa cemaatinden; kıraat/talim ve Kur'an'ı Kerim dersleri veren Osman, Mustafa, Muaz, Niyazi, Nuh, İsa, Yusuf, Hasan hoca efendilerden birçok şey öğrendim. Kendi adıma konuşmak gerekirse bu hocalarım sayesinde 3 sure ezberledim. Takriben 100 kişilik bir grupta Kur'an'ı Kerim bilmeyen 20'ye yakın kardeşim Kur'an'ı Kerim okumayı öğrendiler ve öğrenmelerinin akabinde kısa surelerden birkaçını ezberlediler. Salih Eğridere ağabeyimiz 1 hafta boyunca bizleri "Çağrı Dersleri" konulu konferansla, davetçinin vasıflarını, İslam'a davet edenlerin nasıl kişiler olduğu hakkında, davet ederken nelere dikkat edilmesi hususunda malumatlarla ihya etti. Genel Başkanımız, kıymetli büyüğüm İsmail Emanet ağabeyimiz TÜGVA'nın (Türkiye Gençlik Vakfı) hedeflerini ve varoluş sebebini anlattı. 15 Temmuzu Erol Erdoğan'ın yorumlarıyla tekrar dinledik. Ve tekrar o anları yaşadık. Ehemmiyeti büyük o gecenin asla unutulmaması, her haberde illa bir kere hatırlatılması hususuna değindi. Akabinde Muzaffer Doğan ağabeyimiz (Üstad Necip Fazıl'ın hayattaki talebelerinden) bizlere Üstadın mücadelesinden misaller vererek, davaya olan şevkimiz arttırdı. "Medeniyet Ekseninde Siyaset Anlayışımız" konulu konferansla batının rezaletini, siyonizmin hedeflerini, Müslümanların Türkiye'de uğradıkları sıkıntıları anlattı. Şu özet olabilir bu konuda; "Yahudi ve Hristiyanları asla dost edinme."
Selim Cerrah ağabeyimiz "Müslüman olmanın neleri gerektirdiği" hususunu bizlere anlattı. Eski Başbakan danışmanlarından Mustafa Şen ağabeyimiz; Milliliğin sade olamayacağını, millinin yanına yerlinin de getirilmesi gerektiğini kendine has üslubunca anlattı. En çok ve en mühim hususlardan biri olan "Dava Adamı Olmak" isimli konferansıyla bizleri ihya eden Küçükçekmece Milli Eğitim Müdürü Cemal Yılmaz ağabeyimizde, olması gereken hususları, bir dava güden şahsiyetin nasıl mücadele etmesi gerektiğini anlattı.
Selim Seyhan hocamız, dava sahibi olmanın ehemmiyetini, asr-ı Saadetten misaller vererek adeta bizi bizden aldı. Bize öğrettiği en mühim husus ise konuşmasının sonunda zikrettiği, Müslümanın düsturunun ne olduğuydu. Tekrar hatırlayalım; "Allah'u gâyetunâ, ve'rrasulü zaimunâ, ve'l Kur'anu düstûruna ve'l-cihâdu sebîluna, ve'l mevtu fî-sebilillah esmau emânina." Gayemiz Allah'dır. Liderimiz, rehberimiz, önderimiz Muhammed Mustafa'dır. Onun peşindeyiz, nereye giderse oraya gideriz. Anayasamız Kur'an'dır. O ne emrederse onu yapar, neyi nehyederse ondan kaçınırız. Yolumuz cihaddır. Davamızı yaşatmak, Müslümanların maddi manevi varlığını benliğini korumak için mücadele ederiz. En büyük emelimiz Allah yolunda şehid olmaktır. Akabinde Yeni Şafak gazetesi yazarı kıymetli Yusuf Kaplan ağabeyimiz; "kafayı yemek gerekiyor, deli olmak gerekiyor, uykusuz kalıp dava uğruna çalışmak gerekiyor" diye bizlere "nasıl sahip çıkılır bu davaya? sorusunu yanıtladı. İhsan Aktaş ve Osman Nuri Kabaktepe ağabeylerimiz, hocalarımız; İslami hareketlerin temelleri isimli konferanslarıyla, tarihte dönüm noktası olarak addedilen hadiselerin günümüzde ki ehemmiyetine dair eksik kalan yerleri tamamladılar. Cuma namazımızı Nureddin Yıldız hocamızın vakfının yanında ki Camide kıldıktan sonra kendisini ziyaret ettik. Duasını ve bazı nasihatlerini aldık. Öğrendiğim en ehemmiyetli hadiselerden biri ise ilk defa işittiğim; "Hasan el-Benna'nın, arkadaşlarından İsmail'in çocuğunun ölmesine rağmen "çocuğum öldü, davam ölmedi" diye mukabelede bulunması." İzmirli Mücahid kardeşim Kudüs'e gitmişti. Bizleri de 15 dakikalık bir anlatımla oraya götürdü. Ve son olarak!!!
SUAT KIR.. MUHTEREM AĞABEYİM - KIYMETLİ ve MUAZZEZ BÜYÜĞÜM Ayrı bir başlıkla ayrı bir yazıda da değineceğim kendisine. O muhterem şahsiyete. Lakin bu programın en mühim mimarlarından olması hasebiyle burada da zikretmem gerektiğini düşünüyorum. Ağabeyim, bizleri Kudüs hakkında uyandırdı. Bilmediklerimizi öğretti ve unutmaya yüz tutan şeyleri hatırlattı. Samimiyet, azamet, sadakat ve muhabbet dolu ve hissiyatlı ağabeyim. Bizlere 1 hafta boyunca yukarıda ve geçtiğimiz yazılarda müteaddit kereler temas ettiğim mefhumların membaı. Ümmete hizmeti sebkat etmiş ağabeyim.
"KUDÜS" çok önemli dedi ve başladı anlatmaya. Fotoğraflarla ve Kudüs'te yaşana bazı hadiselerle hüzne boğdu bizleri Suat Kır ağabeyim. 100 kişi içerisinde ağlayanlar oldu belki. "Ben nasıl Müslümanmışım" diyenler oldu. Mukaddes beldenin farkına vardırdı Suat ağabeyim. O konferanstan sonra herkes silkelendi. Kudüs'ü tahayyül etti, bir daha unutmamak üzere.. Selam olsun Kudüs'e. Selam olsun Kudüs'ü bize hatırlatan Suat Kır'a. Selam ve dua ile. |