Bu kaçıncı vefat yazısı yazıyorum, bilmiyorum. Aziz Hoca, Mehmet Ural, S. Ahmet Kaya, İbrahim Toru ve daha niceleri. Şimdi de Misbah Hicri

Şu korona, Urfa'dan çok şair, yazar, kültür adamını aldı. Misbah Bey sonuncusu. Allah, yoğun bakımda olan bir başka şiir ehli Urfa sevdalısı Bekir Şirinoğlu'na acil şifalar versin.

Misbah Hicri, emekli öğretmen, Erkan Sözen Hocam vasıtasıyla daha öğretmen iken 90'larda tanışmıştık. Benim de mezun olduğum Şerif Özden İlkokulunda idi.

Fakat esas tanışıklığımız sonraları şiir, yazı, kitaplar üzerinden oldu, dostluğumuzu ilerlettik. Bazen vicahen, bazen telefonla görüşürdük.

Hep kibar, hep saygılı, hep nezaket sahibi. Her zaman söze "benim kıymetli hocam" diye başlardı. Sohbeti güzeldi. Öyle boş konuşmazdı, toplumsal sorunları, Urfa'yı, kültürü, edebiyatı, kitapları, yazıları konuşurdu, konuşurduk. Konuşmayı severdi, kedinden emindi.

Cemaat adamı idi. Bulunduğu mecliste bir ağırlığı olurdu. Uzun yıllar köylerde görev yapmıştı ve oradaki dostluklarını sürdürürdü. Onların şehirdeki işlerine yardımcı olurdu. Bu yüzden kendisine karşı çok saygılı olduklarına bizzat şahitlik etmişimdir.

Cömertti. Bürosunda birçok kişiye lahmacun yedirdiğini bilirim. Ben de yedim. GAP Gündemi yazı ailesine de toplu kahvaltılar düzenlediğini biliyorum, birkaç defa ben de katıldım.

Hoşuma giden bir özelliği de giyim kuşamına gösterdiği titizliğiydi.

Urfa'yı iyi tanıyan, eski Urfa kültürüne hâkim, olaylara kendine has bir bakış açısına sahip bir abimizdi. Köşe yazısı yazmayı hiç bırakmadı; Urfa'da en çok köşe yazısı yazanlardan biriydi, birincisi Naci İpek değilse kendisidir.  Siyasi ve dini konulara çok girmemekle beraber her konuda yazardı.

Benim çok takdir ettiğim bir özelliği de, hangi düşünceden olursa olsun Urfalı kitap yazarlarının kitapları hakkında mutlaka tanıtım yazısı yazması idi. Yazılarında bir takım yapıcı eleştirilerde bulunur ama hep teşvik edici değerlendirmeler yapardı.

Çok sayıda kitap yayınladı: "Mutluluk Uğruna", "Çığlığa Duran Sözler", "Talihsiz ve Tarihsiz Şiirler", "Bedeli Ödenmiş Sözler", "Bini Aşan Hasret" adlarında beş şiir kitabı, deneme, gezi, derleme, araştırma türünden yazılarını topladığı "Tarihin Adı Urfa", "Efsaneler ve Gerçekler", "Yaşayıp Gördükçe", "Coğrafya Kaderdir" adlı kitapları, "Harran Şiirleri Antolojisi" ve son olarak benim hakkında GAP Gündemi Gazetesinde yazı yazdığım "İdama Yürüyen Adam" isimli öykü kitabı ve Urfa'da yayınlanan/Urfalıların yayınladığı kitaplar üzerine yazdığı köşe yazılarından meydana gelen "Gönülden Kaleme" adlı bir kitabı. Öyle sanıyorum yayına hazır başka kitapları da vardı. Bazı dosyalarını bizzat bürosunda görmüştüm.

Son yıllarda Veysel Polat’ın öncülüğünde GAP Gündemi Gazetesi yazarları ile beraber Urfa'nın tarihi mekanlarına birkaç gezi düzenledik; hep o bize rehberlik ve abilik yaptı. Bazen onun tanıdığı evlere misafir olduk, ziyafet sofralarına oturduk.

Kurban Bayramında tebrik için aramıştım, Alanya'daki yazlığında imiş. O sıralar Urfa'da salgın çok yayılmıştı, gelmeyi düşünmüyordu; "Mehmet Hocam, bazı rahatsızlıklarım var, risk almak istemiyorum, burada bile dışarı çıkmıyorum, markete bile hanım gidiyor." demişti.

Epey gecikmeli geldi, bir iki defa telefonda görüştük. Son olarak internet üzerinden Türkiye Yazarlar Birliğinin Cuma sohbetinin konuğu olacak, bize "Kelimelerle Diyalog" başlıklı bir sohbet edecekti. Rahatsızlığı dolayısıyla son anda iptal edildi. 

Hemen aradım. 12 Kasım günüydü. Bir kan davasını sonlandırmak ve barışı sağlamak üzere giderken arabadaki bir dostundan virüsü kaptığını söyledi. O kadar tedbire rağmen, olacağı varmış demek. "Fakültedeyim, iyiyim, dua et" dedi. 

Birkaç gün sonra rahatsız etmemek için telefonla mesaj gönderip durumunu sordum, dönmedi, anladım iyi olmadığını. Sonra hızla yoğun bakıma alındığını öğrendim. 

Sonra da Cuma'dan önce vefatına dair mesajlar ve sosyal medya paylaşımları düşmeye başladı telefonuma.

Üzülmemek mümkün mü?

Urfa önemli bir insanını ve kalem erbabını kaybetti.

Allah rahmet eylesin.