|
|||
![]() |
İNSANLAR VE HAŞERELER | ||
Misbah HİCRİ | |||
misbahhicri@hotmail.com | |||
Bu toplumu derinden vuran üç haşere olmuştur. İnsanlarımız çok çekti bunlardan. Ben siyasi yolsuzluklara, rüşvete bulaşmış olanları kast etmesem de onların bu haşerelerden farkı olmadığı aşikâr. Onlardan çektiğimiz bu üç tür haşerelerden çektiğimizin daniskasıdır.
Bu haşerelerden hala hikâyelerini dinlediğimiz kımıldır. Çekirgenin saldırılarını ancak tarihi kaynaklardan okuyoruz. Fakat kene nerede ise etrafımızda arar olduk. Siyasi arenadaki rüşvet, irtikap, yolsuzluk ve entrikaları duyunca aklıma bu üç haşere geldi.
Kımıl, insanların tarıma başlamasıyla var olduğu düşünülmekte. Çünkü tahıllarla beslenen bir hayvan. Çiftçilerin ekinlerini yiyerek yoksullaştıran, dolaysıyla kıtlık karınlara sebep olan, ocaklar söndüren, insanların emeğini sömüren ve geleceğini karartan bir haşeredir.
Bitki adına yeşeren ne varsa; başak, çiçek, sap bulduğu her şeyi yiyen kemiren, yeşilken emen ve çoğaldıkça çoğalan bir hayvan. Hala halk arasında bir şeye yığılıp bitirdikleri anlamında "mina kımıl qedandin" (kımıl gibi bitirdiler) benzetmesi, (silip temizleme) bir deyim olarak kullanılır.
Kımıla karşı başlatılan savaş tankla, topla değil, elle ve kımılın tek tek yakalanarak şişelere konmasıyla olmuş. Ondan sonra toplama merkezlerinde biriktirilmiş ve yakılarak yok edilmiş. Bu savaş çok zorlu bir savaş ki, devlet vatandaşa para vererek kımılı toplatmış.
Önceleri Kürtçe verilen isimle anılan "kımıl" daha sonraları ismi "süne" olarak değiştirilmiş. "Süne" kelimesi sanırım "sünepe" den esinlenerek yapılmış bir yakıştırma. "Sünepe" başıboş, orada burada bedava geçinen kimselere denilmesinden dolayı bunlara yakışan da "süne" olmuş. Sünepenin sonundaki "pe" kaldırılınca "süne" meydana çıkmış.
Denizi aşamayan kımıl dünyanın başka yerlerinde yaşamışsa da Türkiye'de ki uğrak yeri Suriye'nin üzerinden gelerek Güneydoğu Anadolu çevresinin illeti olmuştur. Kımıl ile mücadele hep bu yörelerde sürdürülmüştür. Bu kımıl halkın yaşamında, kültüründe bıraktığı derin izler sonrası türkülere mal olmuş, halk oyunlarında ki yerini almıştır. Kımılla mücadele 1950 lerden sonra başlamış ve neticeye varılmıştır.
Çok çektiğimiz ve bize musallat olan haşerelerden biri de çekirgedir. M:S. 500 lü yıllarda mart ayında çekirgelerin hücumuna uğramış insanlar.
Bir tarlanın bir ucundan öbür ucuna kadar gidip gelen bir köylü yatırdığı çocuğunun çekirgeler tarafından parçalandığını görmüş. Bu çekirgeler yalnız toprağa bırakılan yumurtalardan değil gökten sürüler halinde bulut gibi insanların üzerine gelmişler.
O dönemde Urfa'nın ve çevresinin tüm mahsullerini yalayıp yutmuşlar. Daha çok sürünerek, sıçrayarak gelen bu çekirgeler, bu günkü adiyle Ceylanpınar çevresini çöle çevirip Güneydoğu'daki illeri önlerine katmışlar. Ekilen tarlalarda insanların iz bulması, buranın ekili bir tarla olduğunu söylemesi mümkün değilmiş.
Yine bir haşere var ki korkulu rüyamız olmuş. Arada bir çıkıyor, birkaç kişinin canını alıyor sonra tekrar sesi çıkmıyor. Eskiden hayvanlarda bulunan keneler elle koparılır atılırdı. Bu kadar zararlı değildi. Şimdikiler mercimek büyüklüğü ile insanları devirmektedirler. Bu hayvancığın çıktığı ve öldürmeye başladığı yer Kırım'dır. Ardından Kango'da görülmüş yine ölümlere neden olmuş. Derken Türkiye'de bir meydana çıkıyor bir kayboluyor.
Ateşli" hastalıklara sebebiyet veren kene onlarca can aldı. Halen de tedavisi mümkün görülmemekte. Eskiden köylerde çocukların ağzına kene sıkılırmış büyüdüğünde kenenin kanını suya katıp kene bulaşmış hayvanları kenelerden kurtarsın diye. Anlaşıldığı kadarıyla keneye karşı panzehir olarak kullanılmış.
Kene şimdilik susmuş, yarın nerede hortlayacağı belli değil. Gelişen modern tıp ve teknolojik gelişme sanki acze düşmüş. O minnacık kenecik karşısında. Zifiri beyinler zift akan vicdanların servet edinme hırsı, inancın önüne geçmesi tüm bu belaların çoğalmasına neden olmaktadır.
Siyasi ihtiraslar uğruna toplumun ötelenmesi, sahiplenilmemesi insanların bu tür belalarla karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Demokrasinin ironileştirilmesi, adaletten yoksun idarelerin kendi rahatına bakmaları, yoksul insanların acı çekmesine ıstıraplara kapılmasına neden olmuşlardır.
Tüm mesele halkın kendi haklarını araması, kendi sesini duyurması, meydanlarda toplanarak el ele sırt sırta yaşamın gerçeklerini eslendirebilirlerse ne mutlu. Yoksa bir haşere değil bin haşereye köle olarak yaşama mecbur olurlar. Haşereler yaşadıkça hayatın her alanında yozlaşma sürecektir.
İşte insanlar bu kımılı, çekirgeyi, keneyi örnek almışlar bakın yaşamlarına hepsi bunlara benzeme çabasında… Bedava yaşanmak, bedava geçinmek, kan emici davranmak… |
|||
Etiketler: İNSANLAR, VE, HAŞERELER, , , |
|