|
|||
![]() |
GEÇMİŞE HAYIFLANMAK | ||
Misbah HİCRİ | |||
misbahhicri@hotmail.com | |||
İnsanlar her nedense hep "ah o yıllar, ah o günler, ah o yaşam, o mutluluk" deyip eski bayramları, eski oyunlarda ki güzellikler, komşular arasındaki saygınlık, akrabalar arasındaki ilişkiler anlatmakla bir türlü bitmez. Gezmelerin verdiği haz, yemekler eski lezzetini bile kaybettiği, yaşamın tadının bile her gün biraz daha kaybettiğini söylerler. Herkes huzursuz, herkes mutluluk arayışında, herkes bir şekilde ya işinden ya çevresinden şikâyetçi… "Eski komşuluklar, akrabalıklar, nerede eski dostluklar" deyip sitayişle anar o günleri anarken hayıflanırlar. Aslında bugünde yapmak isteyenler özlemini duyduklarını yapabilir. Dönüşü olmayacağını bile bile söylemeden edemezler. Şu söze her ne kadar karşı çıkılırsa da gerçek payını kabul etmek lazım… "Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı." Söylemi günümüzün teknik ve modern yaşam içinde haklılık payı fazlasıyla var. Kimse tuzum kuru demesin… Toplumsal sıkıntılar bizleri ister istemez iç çekişlere mecbur etmektedir. Bu gün yaşananlar geçmişi aramanın sadece enerjik yaşamından başka bir şey olmadığını da bilmeliyiz. Yaşlılığın en önemli belirtisi "eskiye özlem duymak" diye yorumlanır. Ben irade ve duruşunu koruya bilen insanların her yaşta bulunduğu hal içinde mutlu olmalarının gereğine inanırım. Her yaşın kendine göre bir enerjisi, mutluluğu huzuru vardır. Varlıklı olma hali, yaşam şartlarının farklılığı, toplumsal çevre hepsi bu gün var olan ve geçmişte yapamadıklarımızdır. Geçmişin enerjisini bu gün bulamayacağımıza göre geçmişe özlem duymak yerine bu günü huzurla donatma uğraşı vererek kazanımların edinilmesidir. Dün gençtik ama işsiz, aylak, bu gün bir şeyler elde etmiş baba eline bakmaktan kendini sıyırmışsın. Dün baba değildin, bu gün nicelerinin torunları kucağında. Yine dün bulamadığın çevreyi, saygınlığı, sevgiyi bu gün içselleşerek farklı bir yere gelmişsin. Çocukken hayal da etsen özlemlerin vardı. Gençken sevgiliyi aziz bulur her şeyden önce tutulur, hatta kendi yaşamından ayrı gayrisi yoktu. Hatta bu yaşamın onsuz olmayacağını kara kara düşünüp kendini heder eden nice insanlar bilirim. Bu gün zamanın verdiği olgunluk neler neler kazandırmış nicesine… İçinde bulunduğumuz yaşanan günler geçmişe göre ömür olmasa da yaşam yönünden avantajlı… Durumdan hoşnut olmamak mutsuzluktur. Gençliğin çöplüğünden kurtulup akılcı çözümler üretmek uğraşı başarının sırrını tetiklediğini görüyoruz. En güçlü, en varsıl, en büyük olmak değil; en mutlu olmanın başarısını yoklayabilmek önemli. Kimisi sırça saraylarda, kimisi penceresiz camsız bir evde hayata hazırlıyor kendini… Halinden hoşnut olmayanlar bulunduğu durumu yaldızlamak yönünden yeteneksiz olmalarındandır. Biri dağları mesken tutmuş özgürlüğü uğruna, biri barışa güvercinler uçurmakta. Biri bir göz evde hayatın kavgasını dişiyle tırnağıyla verirken, birileri insanların omuzuna basarak bin odalı evde yaşamını ihtirasının girdabında gark olduğunun farkında değil. Birileri sanki bu dünyadaki saltanatı bitmeyecekmiş gibi hareket etmekte... Oysa herkes yaşam biçimine göre ilahi adalete hesap vereceği gün olacağını bilmelidir. Ben geçmişi hep örnek anlamında alırım. Bakınız dünya kurulduğu günden bu güne kimler geldi, kimler geçti. Nicesi saltanat sürdü. Nicesi zulmüyle dünyayı titretti. İşte ben o yapılanların insanlığa ihanet olduğunu bizim için yarını önemli kılma anlamında insanlığın erdemiyle bulaşmamız ve sağlıklı tespitler de bulunmamız gerektiğine inanıyorum. İnsanoğlunun varoluşundan toplumsal yaşam ve tarihsel döngü içinde bulunmasından bu yana ezilenler, ezenler, sömürenler, sömürülenler, baskıya mazur kalanlar hep olmuştur. İsyanlar, talanlar, sürgünler ölümler hep insan olarak değer bulma uğraşı adınadır. Şimdi bizim bunları hatırlamamız anlamamız mı önemli yoksa kendi yaşamımız için oflayıp puflamamız mı? İşte onun için diyorum düne hayıflanmak yerine bu gün elimizde fırsat varken en iyi şekilde değerlendirelim. Rahat yaşama isteği, eşit paylaşım, ahlaki değerlerin şekil bulması, dinlerin, dillerin özgürleşmesi ülke insanına biçmesi gereken değerdir. İnsan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü can alıcı arzularımız toplumun istikrarını anlamlandırmaktan geçer. Bu gün kendimize bir yön çizmediğimiz zaman geçmişin derin kaosunda bocalar karamsarlık ruhumuzu kemirir. Bu güne ivme kazandırarak güldüren, sevindiren olguları hayatla buluşturmak dururken geçmişin küllerini eşeleyerek övünmek veya kendine methiyeler dizmenin kendimize bile faydası olmaz. Yeni söylemlerle yaşamımızı renklendirilmesi fazlasıyla önem taşır. Bu kadar çevremizde başarılı hizmetler, yeni icatlar yapılırken, gelişmişlik payesi insanlar alırken, değişim dönüşümün bize sağladığı faydalar dem tutarken biz hep "ah o yıllar" deyip inlemenin sanırım kimseye yararı olmaz… Ütopyaların kimseye yarar sağlamayacağını bildiğimize göre bu günü yaşamın gerçekleri ile buluşturmamız gerekir. |
|||
Etiketler: GEÇMİŞE, HAYIFLANMAK, |
|