Röportaj: İshak POLAT/ Bu haftaki röportajımızda Şanlıurfa İnsani Yardım Platformu Başkanı Osman Gerem ile Sudan ve Afrika izlenimlerini konuştuk. Sudan ve Afrika'ya ilişkin Osman Gerem'e sorduklarımız ve aldığımız cevaplar

Geçen yıl Tanzanya ziyaretiniz oldu. Bu yıl da Ramazan ayında Sudan'ı ziyaret ettiniz. Sudan ziyaretiniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Şanlıurfa İnsani Yardım Platformu olarak yılda birkaç ülkeyi ziyaret edip oradaki ihtiyaç sahipleri ile bir araya gelmeye gayret ediyoruz. Yurtdışı çalışmalarımızı beraber yaptığımız Deniz Feneri Derneği ile Uganda, Tanzanya, Sudan, Zanzibar, Bangladeş, Arakan gibi ülkelerdeki ihtiyaç sahiplerine Şanlıurfa'da yaşayan güzel yürekli insanların gönüllerinden damlayan bağışları ulaştırmanın gayretindeyiz. Sudan'a da gidiş gayemiz bu kapsamda olup Ramazan ayında 7 günlük bir ziyaretimiz gerçekleşti. Bu kapsamda yoksulluğun, açlığın, susuzluğun hüküm sürdüğü Sudan'a yardım konusunda kampanya düzenlemiştik. Bu kampanya dahilinde yetimhaneleri ziyaret ettik. Bu yetimhanelerde 3.000 kişiye iftar yemeği verdik. 1.000 kişiye kuru gıda yardımında bulunduk. 1.000 kişiye Kur'an-ı Kerim hediye ettik. Çeşitli köylere ziyaretlerde bulunarak Sudanlı Müslüman kardeşlerimizin yaşadıkları sıkıntıları bizzat yerinde gördük.

Bu ziyaretimiz esnasında Sudan'ın 7. Cumhurbaşkanı Abdurrahman Swar Ez Zeheb'i ziyaret ettik. Kendisi Sudan'da partner kuruluşumuz olan Munazzama ad-Dawa al-İslamiyye'nin de kurucusu. Ki kendisi 84 yaşında olmasına rağmen halen bir Vakıfın Başkanlığını yürütüyor ve bu vakıf Afrika'da bir çok çalışmada bulunuyor.

Sudan'da gözünüze çarpanlar, dikkatinizi çekenler neler oldu?

Bilindiği üzere Sudan , Afrika kıtasının en büyük üçüncü ülkesi . 397 yıl Osmanlı ya bağlı bir ülke olarak kalmış. 2011 yılında Batılı emperyalistlerin oyunları dolayısı ile çıkan iç savaş neticesinde Güney Sudan ve Kuzey Sudan diye ikiye bölündü. İkiye bölünürken tam Emperyalistlerin adaleti ile ikiye bölündü. Zengin yer altı ve yer üstü zenginlikleri bulunan Güney Sudan Hristiyanlara bırakılırken çöl, kurak verimsiz bölge olan kuzey kısmı ise Müslümanlara bırakıldı. Bunun yanı sıra Müslümanların yaşadığı Kuzey Sudan'a ambargo uyguladılar ve bu ambargolar neticesinde kuzey Sudan'a en temel ihtiyaçlar ile giremiyor. Bunu yanı sıra Kuzey Sudan'da belirttiğimi gibi su yok, bulunan su temiz değil. Su olmayınca tarım, hayvancılık olmuyor. Bu da açlığı, ölümü tetikliyor.

Yol yok, ulaşım güçlükle sağlanabiliyor. Petrol olmadığı için araç yok. Susuzluktan dolayı atlar öldüğü için ulaşım ancak eşek arabaları ile gerçekleştirile biliniyor. Düşünün 300 kilometrelik yolu ancak 6 saatte gidebildik ve gittiğimiz yer Başkent Hartum'a bağlı Araşko isimli bir köydü. İşbirliği yaptığımız Deniz Feneri Derneği orada bir sağlık ocağı yapıyor. Biz de bu 300 aileye iftar 500 kişiye de gıda yardımında bulunduk. Biz bu köyde bir kuyu açalım. Ama maalesef o bölgede su çıkmıyor. Bu insanlar 6 saat eşek arabası ile uzak bir mesafeden su getiriyorlar ve o da kirli bir su. Bu suyu adeta damla damla kullanıyorlar.

İzlenimlerimize gelince; Sudan'da sigara yok, alkol tamamen yasak. Eğitimin temeli dini eğitim. Özellikle komşu ülkeler olmak üzere başka ülkelerden Kur-an'ı Kerim ve İslami İlimler eğitim almak için gelen öğrenciler var ve Sudan kendi öğrencilerini de başka ülkelere gönderiyor. Bir nevi öğrenci değişimi yapıyorlar.

Ziyaret ettiğimiz medreselerde öğrencilerin ikamet ettiği yerler tamamen bildiğimiz çamurdan yapılmış kulübeler. Öğrencilerin tek sahip oldukları şey bir battaniye. Yatak yok, yastık yok çünkü yoksulluk öyle hakim ki yatak yorgan nedir bilmiyorlar. Ki bizim ziyaret ettiğimiz Medrese de 400 öğrenci kalıyordu ve bunların 300 tanesi Hafızdı. Bunun yanı sıra Gıdasızlıktan dolayı günde tek öğün yemek yemeye alışmışlar ve bu tek öğünde tek çeşit yemekten oluşuyor ve az yemeye de kendilerini alıştırmışlar. Gıdasızlığın sebebi ise su yok. Su olmayınca tarım yapılamıyor, hayvancılık yapılamıyor. Bunun yanı sıra bir diğer gözlemim de Sudan halkının mütevaziliği oldu. Yardım paketlerini veya hediye dağıtırken her hangi bir kargaşa söz konusu olmadı. Öyle ki insanlar oturuyor ve siz bir şey ikram ettiğiniz zaman alıyorlar. İkincisine vermek istediğiniz zaman teşekkür ederek ' ben aldım. Başkasına veriniz' diyorlar. Bununla birlikte sabah namazlarında camileri çocuklar ile dolup taşıyor. Ramazanda köylerde insanlar iftarlarını köy meydanında getirdikleri yemekler ile birlikte açıyorlar ve her hanenin getirdiği de öyle tek bir çeşit yemek. Sudan halkı sessiz, sakin ve vakar içeresinde bir halk. Özetle Sudan'a ve Sudanlılara ilişkin gözlemlerim bunlar.

Afrika ülkeleri konusunda özellikle su ve kıtlığa dikkat çekiyorsunuz?

Evet. Maalesef Afrika ülkelerinin sömürülmesinin yanı sıra temel sorunlarından bir tanesi susuzluk. Su olmayınca hayat olmuyor. Tarım, hayvancılık kısacası her şey suya bağlı. Bakın Afrika'da insan ömrü ortalama 42. Bunun sebebi susuzluk neticesinde gıdasızlıktan kaynaklanıyor. Afrikalı bir çocuğa soruyorlar, en büyük hayalin nedir? O da diyor ki; evimizde musluk olması ve bu musluktan temiz su gelmesi. Düşünün; biz ne kadar bolluk ve bereket içerisinde yaşıyoruz

Önümüzdeki Kurban Bayramında Somali'ye gideceksiniz. Somali için kurban bedeli ne kadar?

Somali'de diğer gittiğimiz Afrika ülkeleri gibi açlık ve kıtlığın zirve yaptığı bir ülke. Biliyorsunuz daha önceki yıllarda da Somali açlıktan ölen insanlar ile dünya gündemine gelmişti. İnşallah bu Kurban Bayramında da Deniz Feneri Derneği ile birlikte Somali'de olacağız ve hayırsever kardeşlerimizin adak ve kurbanlarını bu kardeşlerimize ulaştıracağız. Somali için kurban bedeli 560 TL. Bu konuda hayırseverlerimizin yardım ve desteklerini bekliyoruz. İnşallah onların bağışları ile yılda bir kez de olsa bu kardeşlerimizin et tatmalarını, yemelerini sağlamak istiyoruz.

Afrika ülkelerine yaptığınız ziyaretler sonrasında irtibatınız devam ediyor mu?

Elbette. Biz öncelikle yetimhaneleri ziyaret ediyoruz. Gittiğimiz Afrika ülkelerinde bir iki tane yetimhanenin aylık ihtiyaçlarını karşılıyoruz. En son gittiğimiz Sudan'da Bağır ve Hz. Aişe Seyyidina yetimhanelerinin aylık ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Kısaca sadece bir kez ziyaret edip öyle bırakmıyoruz.

Arakan çalışmalarınız ne durumda? Oradaki durum hakkında bilgi alabilir miyiz?

Arakan, Arakan, Arakan… Bu kadar yıldır hayırseverler ve mazlumlar arasında köprü olmaya çalışıyoruz. Bu vesile ile bir çok şehire ve ülkeye ziyaretimiz oldu, yardımlar ilettik. Ama beni en çok yaralayan, müteessir eden ülke Arakan oldu. Çünkü orada zadece açlık ve yoksulluk yok. Müslümanlara karşı büyük bir soykırım var. Düşünün insanlar Budist teröristler tarafından diri diri yakılıyor. Komşu Bangladeş'e kaçabilen gençlerin çoğunun ayakları kırılmış. Bunun yanı sıra kamplara kendilerini atabilenler açlık ve sefalet içerisinde. Sadece Türkiye bu insanlara el uzatıyor. Kızılay, TİKA, ve bir çok STK'mız orada Arakanlı Müslümanlara sıcak yemekten giyime kadar yardım elini uzatıyor.

Çalışmalarımıza gelince; Biz insanların başını koyabilecekleri bambudan oluşan bir ev yapıyoruz. Bu kapsamda Deniz Feneri Derneği, Müsiad, Memur- Sen le beraber 2.000 ev projemiz vardı. Bu evlerden 1.000 tanesini yaparak teslim ettik. Kalan 1.000 tanesinin yapımını da başlandı ve en kısa sürede hak sahiplerine teslim edeceğiz. Bu yaptığımız evlerin ve sokakların aydınlatılması için tesisat çalışmalarımız devam ediyor.

Afrika ülkelerinin Türkiye'ye bakışları, hissiyatları nasıl?

Bizi hala Osmanlı olarak biliyorlar ve müthiş bir sevgi ve hürmetleri var. Bir örnek vereyim; Sudan ziyaretinde 7. Cumhurbaşkanı Abdurrahman Swar Ez Zeheb'i ziyaret ettik. 84 yaşında olan Cumhurbaşkanı mütevazi evinde bizi kabul etti. Türkiye'den geldiğimizi ve Türk halkının selamını getirdiğimiz söyleyince o selamı ayağa kalkarak aldı ve Türkiye'ye selamlarını iletti ve o kadar sevin ki. Sohbetimiz esnasında da dedi ki; Benim Türkiye'de benim bir abim ve kardeşim var. Rahmetlik Necmettin Erbakan Hocam benim abim. Çünkü o bu ümmete davanın şuurunu öğretti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da benim kardeşim. O da bize bu davada yürümemize yardım ediyor. Dedi. Afrika'da , Asya'da Balkanlar'da o kadar kalben, ruhen Türkiye'ye o kadar bağlı ki inanın biz utanıyoruz.

Bu insanların bizden bir beklentisi var mı?

Elbette. Bu insanlar yıllardır o kadar zulüm ve sömürüye uğramışlar ki. Beklentileri; Türkiye bize yardım edecek ve bizi her anlamda aya kaldıracak. Sudan'ın eski Cumhurbaşkanının ilginç bir sözü var mesela; Türkiye İslam alemine liderlik edebilecek tek ülkedir. Arap ülkelerinden lider çıkmaz çünkü Arap ülkelerinin tüm liderlerinin hepsi İngiltere'nin demokrasi beşiğinde büyümüşlerdir. Bu umut tüm İslam coğrafyasında hakim. Biz buna şahitlik ettik.

Bir ilginç örnek daha; Zanzibar'da bir yetimhaneyi ziyaret ettik ve Türkiye'den geldiğimizi söyledik. Tercüman bunu çevirirken Ali Osman diye tercüme etti. Çünkü bizi hala Osmanlı biliyorlar. Bizim Türkiye'den geldiğimizi öğrenen bir hanım hoca yere diz çökerek Türkiye'ye öyle bir dua ettik ki. Anlatamam. Türkiye'yi bilip bilmediklerini sorduk o hanım hocaya, verdiği cevap; Biz Türkiye'yi unutmadık ki! Oldu. Çünkü en son Portekizliler Zanzibar'ı sömürürken Osmanlı Devletinden yardım istiyor ve Osmanlı oraya iki gemi gönderiyor ve Zanzibarlıları koruyor. Batı bu insanları sömürmüş ama biz hep korumuş ve himaye etmişsiz.

Şanlıurfa İnsani Yardım Platformu yardım halkasını her geçen gün genişletiyor. Bunun ardında yatan sır nedir?

Şeyh Şamil'in güzel bir sözü var; Su kaybolunca derede ararsınız. Yel kaybolunca tepede ararsınız. Ama itibar kaybolursa onu arayacak bir yer bulmazsınız' Bu işin sırrı güven ve itibar. Bu itibar ve güven de bir geçmiş ve bedel gerektiriyor. Hamdolsun bizim en büyük sermayemiz bu itibar ve güven. Allah daim etsin İnşallah.

Eklemek istedikleriniz nelerdir?

Şimdiye kadar yapmış olduğumuz yardım çalışmalarına ve etkinliklerine gerek haber gerekse şahsınızın röportaj desteklerinden dolayı Gapgündemi gazetesine ve size teşekkür ediyorum ve bu vesile ile hayrın kaynağı olan hayırsever kardeşlerimize en kalbi teşekkürlerimi ve muhabbetlerimi sunuyorum.