Başbakan Binali Yıldırım, ATV-A Haber ortak canlı yayınında katıldığı programda soruları yanıtladı.

Seçim bölgesi İzmir'de yürüttüğü kampanyaya ilişkin soru üzerine Yıldırım, Türkiye genelinde yoğun programı olduğunu, 39 ile giderek mitingler yaptığı söyledi.

'İzmir seçmeninin bir kısmı ideolojik duruş gösteriyor'

Başbakan Yıldırım, İzmir'in eski Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'dan sonra yerel yönetiminin ağırlıklı olarak CHP'ye geçtiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

'O gün bugün İzmir seçmeninin bir kısmı biraz ideolojik duruş gösteriyor. Tabii bunun altyapısını hazırlayan oradaki yerel yönetimler. Şöyle bir şey var, 'İzmir, Cumhuriyetin kalesi, İzmir laikliğin kalesi, onun için bizim İzmir'i korumamız lazım.' İzmirlilerin sanki İstiklal Savaşı'ndaki görevleri devam ediyor gibi motivasyon vermeye çalışıyorlar ama bu artık eskisi kadar iş görmüyor. Her seçim öncesi Atatürk'ün İzmir hakkında söylediği sözler, posterleri bütün bilboardlara verilir, 'İzmir'e sahip çıkın, İzmir'i AKP'ye kaptırmayalım.' gibi sözler hep gördük ancak biz, İzmir'de AK Parti olarak oyumuzu her seçimde artırdık. Yüzde 17 ile başladık, yüzde 37'ye kadar çıktık. Ben İzmir'de durumu çok iyi görüyorum.

'Çok anlamlı ve manidar'

Yıldırım, ekonomi üzerindeki manipülasyonlar hatırlatılarak, 'Ekonomide nereden, kimlerden kaynaklanan, nasıl bir operasyonla karşı karşıyayız? 24 Haziran'dan sonra bu ve benzeri olaylarla bir daha karşılaşmamak için sistemde ne tarz değişiklikler yapmayı düşünüyorsunuz?' sorusunu da yanıtladı.

Özellikle seçim tarihinin belli olmasından sonra Türkiye ekonomisi üzerinde değerlendirme yapanların aşırı gayret içinde girdiklerini dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu:

'Bu çok anlamlı ve manidar. Değerlendirme kuruluşlarının hiç gündeminde olmadığı halde arka arkaya çıktılar, Türkiye'yi izlemeye aldılar. Sanki seçime onlar girecek. Yetmedi, arkasından 'Bankaların notunu düşürdük.' dediler, finans piyasalarında birtakım kafa karışıklıklarına sebep oldular. Yani bunlar normal şeyler değil. Niye yapılmaya çalışılıyor? Türkiye'yi, iktidarı açık darbeyle alaşağı edemediler. Terör örgütlerini, proje örgütlerini organize ederek, vesayet girişimleriyle, yargı darbesiyle Türkiye'yi dize getiremediler. Son olarak 'Bir ekonomi üzerinden gidelim.' diye karar verdiler ama o da iş görmedi, orada da başarılı olamadılar. Çünkü biz hızlı şekilde tedbirlerimizi aldık ve ekonomi üzerinde oluşturulmaya çalışılan algıyı olumsuzdan olumluya çevirdik.'

'Vatandaş doğrudan adını koydu'

Binali Yıldırım, vatandaşların ekonomi üzerinde oynanan oyunların farkında olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

'Bir de tabii en güzeli, vatandaşımız bunun farkına vardı. Durup dururken, ortada fol yok yumurta yok birden bire 'Türk ekonomisi çok kötüye gidiyor, dolar çıkıyor, faizler çıkıyor, ne olacak?' gibi büyük yaygara, algı operasyonlarının vatandaş doğrudan adını koydu. Bu, 'Türkiye'ye, Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'ye karşı bir operasyondur.' diye adını koydu. Vatandaş bunu bizimle paylaşıyor, 'Biz ne oluyor, ne bitiyor biliyoruz.' diyor ama şunu da söylüyor, 'Tamam, bunlar doğru ama sizin de elinizde araçlarınız olması lazım, buna karşı ne gerekiyorsa yapmanız lazım. Böyle ekonomimize saldırıyorlar, ediyorlar diyemezsiniz.' Burada haklı vatandaş.'

Ekonomiye ilişkin gerekli müdahaleleri yaptıklarını belirten Yıldırım, 'Ekonomiyle ilgili vatandaşlarımız şunu bilsin, Türkiye ekonomisi çok sağlam temellere dayanıyor. Bankacılık sisteminin temelleri sağlam. Türkiye'nin varlıklarıyla taahhütleri arasında bir uçurum yok.' dedi.

'Vatandaşı etkileme çabaları var'

Son günlerde patates ve soğan fiyatlarındaki artış hatırlatılarak, 'Vatandaş ülke ekonomisi üzerinde oynanan oyunların büyük ölçüde farkında ama bugün yaşananların altında da bir şeyler arıyor. Siz katılır mısınız?' denilmesi üzerine Yıldırım, 'Ortalık toz duman, her gün bir spekülasyonla vatandaşı etkileme çabaları var.' karşılığını verdi.

Başbakan Yıldırım, seçim kampanyalarının dürüstçe, kısa vadeli kişisel beklentilerle değil, ülkeye fayda sağlayacak şekilde yapılmasının önemine değinerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Zaman zaman sebze, meyve, gıdalar üzerinden siyaset yapıldığı oluyor ama burada da çok aymaz bir şekilde 'Soğan kuru dolar kurunu geçti' gibi... Olay çok mevzi bir olay. Belirli bölgede, soğanın çok yoğun yetiştiği bölgelerde afetlerden rekoltede düşme var. Daha mahsul ortaya çıkmadan, 'Soğan, patates fiyatları bu sene yükselecek' dedikodusu öne sürülüyor ve oradan başlıyor fiyatlar yükselmeye. Açıkçası spekülasyonlardan öte bir şey değil, göreceksiniz birkaç gün sonra böyle bir meseleyi konuşmayacağız.'

İzmir'de hal esnafı ile bir araya geldiğini, onların sorunlarını dinlediğini belirten Yıldırım, 'Sebze-meyve halindeki insanlar adeta günah keçisi haline getirilmiş. Onlar da çok haklı olarak diyor ki 'Bizim, bire alıp 10'a sattığımız yok en fazla satılan maldan kazandığımız yüzde 5, kanunen bize tanınan hak bu.' Esasında sorun tarladan hale gelinceye kadar olan tedarik zincirindeki kayıplar.' diye konuştu.

'Millet ne film döndüğünün farkında'

Yıldırım, 19 Haziran'da patatesin fiyatının 2,5 - 3 lira, soğanın ise 4,5 lira olduğunu hatırlatarak, 'Bir gün sonra nasıl oluyor birden bire fırlayıp gidiyor. Bunun mantıklı bir izahı yok. Millet ne olduğunun ne film döndüğünün farkında.' dedi.

Başbakan Yıldırım, seçim sonrasında güven ve istikranın tekrar devam etmesiyle her şeyin değişeceğini belirterek, 'Güven ve istikrar tekrar işi normalleştirecek. Ekonomiyle ilgili orta ve uzun vadede ciddi yapısal reformları yapmamız gerekiyor. Onların da ne olduğunu biliyoruz, çalışmalarını yaptık. Küresel şartlardan kaynaklı zorluklarımız var. Bunların bilincinde olarak, hızlı hareket ederek, tedbirlerimizi alarak üretime dayalı ekonomiyi daha da hızlandıracağız.' ifadesini kullandı.

Gelecek dönemde beş hedef sektörde büyümeyi sağlamayı planladıklarına işaret eden Yıldırım, bu sektörlerin makine imalat, otomotiv, kimya-ilaç, elektronik ve gıda olduğunu açıkladı. Yıldırım, söz konusu sektörleri stratejik olarak nitelendirdi.

Yıldırım, 'Türkiye bundan sonra büyümesini, kalkınmasını bu 5 alana odaklanarak gerçekleştirecek. Bu 5 odak sektörün Türkiye ekonomisine, milli gelire gelecek yıllardaki katkısı 137 milyar dolar olacak. İstihdama katkısı 3,5 milyon ve ihracata katkısı da 172 milyar dolar. Mevcut ihracatımızın miktarından daha fazla. Yüzde 15 ihracatta yüksek teknolojinin payı olacak.' diye konuştu.

Söz konusu projeksiyonun hayata geçmesi durumunda vatandaşın cebine ilave olarak 2 bin doların gireceğinin belirtilmesi üzerine Başbakan Yıldırım, 'Daha fazla' karşılığını verdi.

Hedef sektörlerde büyümenin gerçekleşmemesi için bir neden olmadığını, ithalata en bağımlı alanlardan kimyada yerlileştirme, millileştirme, proje bazlı destek sisteminin hayata geçirildiğini belirten Yıldırım, ciddi bir ilginin olduğunu, otomotivde ise Türkiye'nin önemli bir konuma sahip olduğunu söyledi.

'İkisi birbiriyle tamamen zıt ortaya konulan tezler'

Yıldırım, Türkiye'nin 50 yıldır gündeminde olan anayasa değişikliğinin, 16 Nisan'da yüzde 51,4 ile kabul edildiğini anımsattı.

Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Muhalefet adaylarının 'Eskiye döneceğiz.' demesine şaşıyorum. Eskiye dönemezsiniz. Çünkü vatandaş, 16 Nisan'da bunun kararını verdi. Siz hala 16 Nisan öncesinde kalmışsınız. 'Hayır' blokunun aynen devam ettiğini görüyoruz. Vatandaşın iradesine bir kere önce boyun eğin, saygı gösterin. 'Tamam 16 Nisan'da vatandaş kabul etti.' deyin. Şimdi onun uygulaması var, yaptığımız seçim 16 Nisan kararının hayata geçirilmesi, sürecin tamamlanmasıdır.

'Bilgisi olmadan ilgisi olanlar her şeyi söylüyor'

Terörle mücadelede gelinen noktaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, Kandil'in terör örgütü için çok stratejik bir yer olduğuna işaret etti. Yıldırım, Irak ile İran sınırı arasında arazi şartları itibarıyla dışarıdan ve havadan taarruzlara karşı korumalı olan Kandil'in, PKK bölücü terör örgütü için vazgeçilmez olduğunu vurguladı.

Hava harekatlarıyla zaman zaman oraların dağıtıldığını, bombalandığını ifade eden Yıldırım, terör örgütünü sıkışınca İran tarafına oradan da Irak tarafına geçtiğini belirtti.

'Kuzey Irak'ta 11 geçici üs bölgemiz var'

Hava harekatıyla buradaki terör yuvalarını dağıtmanın mümkün olmadığını dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu:

'Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı'nın benzerini Kuzey Irak alanında da yapmaya çok önceden başlamıştık. Bunun seçimle ortaya çıkmış bir iş olduğunu söylüyor bazıları. Bilmeyince her şeyi konuşursun. Bilgisi olmadan ilgisi olanlar maalesef her şeyi söylüyor. Bu operasyon, aylar önce daha seçim tarihi belli olmadan, planlanmış ve Kuzey Irak bölgesindeki önemli kritik yerlere birliklerimiz zaten konuşlanmıştı. Kuzey Irak'ta 11 geçici üs bölgemiz var. 400 kilometrekarelik alanda temizlik harekatı yapıldı, askerlerimiz faaliyetlerini sürdürüyor.'

İran'dan başlayıp Akdeniz'e kadar giden bin 370 kilometrelik sınır boyunca, Türkiye sınırının güneyinde terörden arındırılmış bir alan oluşturulduğunu aktaran Yıldırım, bunun yapılmasına ihtiyaç bulunmadığını ancak o ülkelerde yönetim boşluğu olduğu için gerçekleştirildiğini kaydetti.

'İran ile bu konuda aramızda bir sorun söz konusu değil'

Kandil'e yönellik düzenlenen operasyonlarda İran'ın tavrının hangi yönde olduğuna ilişkin soru üzerine Yıldırım, İran ile PKK ve terörle mücadele konusunda ayrıştıkları bir durumun olmadığını ifade etti.

Terörün, orta ve uzun vadede İran'ın da başının belası olduğuna işaret eden Başbakan Yıldırım, 'İran ile bu konuda aramızda bir sorun söz konusu değil. Bu işin şakası yok. Zeytin Dalı ile Afrin'de yaptık, Fırat Kalkanı ile Cerablus-Azez arasında bunu yaptık, burada da yaparız. Ayağınızı denk alın.' diye konuştu.

Türkiye-ABD ilişkileri

Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye-ABD ilişkilerinde gel-gitlerin arttığını belirterek, köklü ilişkileri olan iki ülkeden bahsettiğini vurgulayarak, 15 Temmuz üzerindeki kuşkuların bugün tamamen ortadan kalktığını söyleyemediklerini ifade etti.

Türkiye'nin ABD'ye 'Bu alçak darbe girişimini yapan FETÖ örgütüdür. Bu örgütün başı da sizde duruyor, bunu bize verin.' dediğini aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:

'Buradaki gönülsüzlük, isteksizlik canımızı sıkıyor, vatandaşlarımızın da milletimizin de kuşkuları artırıyor. Amerika niye vermiyor bu alçağı? Bu soruyu çıkın sokakta vatandaşa sorun. Alacağınız cevaplar çok ilginç. Vatandaş 'vermediğine göre bir açıkları var' diyor. Amerika algısı kamuoyunda dibe vurmuş vaziyette, yani yüzde 20'den az. Yapılan saha araştırmalarında vatandaşlarımızın yüzde 20'sinden daha azı Amerika'ya güveniyor. Bu çok vahim bir durum. İlişkiler açısından bunu düzeltecek olan biz değiliz, Amerika.'

Yıldırım, ABD'nin 15 Temmuz üzerindeki kuşku bulutlarını dağıtmak mecburiyetinde olduğunu bildirdi.

Münbiç konusu

Yıldırım, 'Münbiç'te arındırılacak YPG'li silahlı unsurlar, nereye çekilecek?' sorusuna, 'Fırat'ın doğusuna alıyorlar. Doğusuna alsanız ne olacak? Bunların ellerinde silahlar olduğu müddetçe bunlar Türkiye için tehdit olmaya devam edecek. Bizim kırmızı çizgimiz, hudutlarımızın dışında nereden tehdit gelirse gelsin bizim için yakın hedeftir. Kimin ne dediği de bizi ilgilendirmez.' yanıtını verdi.

Münbiç'te başlatılan iş birliğinin güzel bir gelişme olduğunu vurgulayan Yıldırım, bu iş birliğinin bundan sonraki faaliyetlerde de sürmesini arzu ettiklerini aktardı.

Yıldırım, 'Yakın koordinasyon içinde, Türkiye'nin kaygılarını, önemsediği tehdit algısını dikkate alarak ABD orada faaliyet gösterirse problem kalmaz. Aramızdaki ilişkiler daha fazla normalleşme sürecine girebilir.' dedi.

'Gizli ortakları söylemiyorlar, gizli ortakları da HDP'

Millet İttifakı'nın resmi ortakları dışında gizli ortakları olduğunu da söyleyen Yıldırım, 'Bunların ittifakının bir resmi ortakları var, bir de gizli ortakları var. Resmi ortaklar belli. Gizli ortakları söylemiyorlar, gizli ortakları da HDP.' dedi.

'Bin yıldır bu topraklarda Kürtlerin de Türklerin de devleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir'

Başbakan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:

'Kürtlerin devleti var. Bin yıldır bu topraklarda Kürtlerin de Türklerin de devleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Bayrağımız ay yıldızlı bayrağımızdır. Renginde hem Kürt kardeşimizin hem Türk kardeşimizin kanı var. Onun için hiç kimse hadsizlik edip ülkemiz için plan yapmasın.'

'Amaç Türkiye'yi meşgul etmek'

Emperyal güçlerin Türkiye'nin güney sınırlarında bir terör devleti kurmaya çalıştıklarını belirten Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bunda amaç Türkiye'yi meşgul etmek, Türkiye'nin bölgedeki etkin politikasını ortadan kaldırmak, bölgede sömürülen mazlum ve masum milletlerin uyanışını geciktirmek. Bunu da Kürt kardeşlerimizin kanı ve canı üzerinden yapmaya çalışıyorlar.'

'Ben dünyanın en mutlu insanıyım'

Yıldırım, Başbakanlık görevinin sona ermesiyle ilgili bir soru üzerine, 'Ben dünyanın en mutlu insanıyım. Bazıları koltuk kapmak için on takla atıyor, kendini paralıyor, ben koltuğu teslim etmek için aynısını yapıyorum.' ifadesini kullandı. AA