Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, 'Şimdi Kandil'deki terör örgütüyle iş tutanlarla kim iş tutuyor? CHP iş tutuyor, İYİ Parti iş tutuyor, Saadet iş tutuyor. Şu hale bak. Bunlar kıyamet alameti biliyor musunuz? Nereden nereye geldik.' ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin 2013 yılı Mayıs ayında IMF defterini kapattığını kaydeden Erdoğan, 'Bir daha da Allah'ın izniyle açmayacaktır.' dedi.

'İş Bankası Allah'ın izniyle Hazine'nin malı olacaktır'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İş Bankası Allah'ın izniyle Hazine'nin malı olacaktır. Bu parlamento, bu tarihi kararı da Allah'ın izniyle alacaktır.' şeklinde konuştu.

'Fiyatlara gerekirse ayar çekme kararını aldık'

Erdoğan, 'Biberiydi, çarlistonuydu, patlıcanıydı, domatesiydi; her şeyde, biz bu fiyatlara gerekirse ayar çekme kararını aldık, adımlarımızı atacağız. Belediyelerimiz vasıtasıyla biz bu adımları atacağız.' dedi.

'Suriye'de halkın geleceğini kendi belirleme hakkına saygılıyız'

'Türkiye, Suriye'nin toprak bütünlüğüne de siyasi bütünlüğüne de halkın kendi geleceğini kendi belirleme hakkına da saygılıdır.' ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bunun için yeni anayasa yapımı ve serbest seçimler sürecini samimiyetle destekliyoruz.' şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'deki gelişmelere ilişkin, 'Yaptırım listesi dahil, hiçbir tehdit bizi bu yoldan geri çeviremez.' dedi.

Venezuela konusu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Venezuela senin eyaletin mi? Seçimle iş başına gelmiş bir insana nasıl olur da 'burayı terk et git' dersin. Seçime dahi girmemiş olana nasıl olur da o devletin başkanlığını teslim edersin? Hani demokrasi? Hani demokrattınız? Böyle bir anlayış olabilir mi? Bunu kabullenmek mümkün mü?' ifadelerini kullandı.

'Türkiye'nin yasama faaliyetlerinde de gecikmeye tahammülü'

Yerel seçim için verilecek araya kadar gündemdeki konulardan önceliği bulunanların süratle görüşülmesi ve hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin her alanda olduğu gibi yasama faaliyetlerinde de gecikmeye tahammülü olmadığını söyledi.

Milletvekillerinden bir yandan seçim bölgelerindeki çalışmaları yakından takip etmelerini, diğer yandan da Meclis faaliyetlerine aktif şekilde katılmalarını beklediğini dile getiren Erdoğan, milletvekillerinden 7 gün kesintisiz şekilde gayret göstermesini istedi.

Allah'ın, 'İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.' diye buyurduğuna işaret eden Erdoğan, 'Bizler de çok çalışacağız ki hedeflerimize ulaşabilelim. Bazıları bu emri yanlış anlamış olacak ki tüm güçlerini ve zamanlarını kendi iç çekişmelerine, kavgalarına, kamplaşmalarına ayırıyor. Diğer partilerin aday belirleme süreci ile AK Parti'nin aday belirleme süreci arasındaki fark, kimin hangi amaçla siyaset yaptığının en büyük göstergesidir.' diye konuştu.

AK Parti'de parti içi yarışın bir demokrasi şöleni olduğunu vurgulayan Erdoğan, bir göreve 5, 10 veya 30 kişi talip olsa da yapılan çalışma ve istişareler sonucu belirlenen aday resmen açıklandığı andan itibaren her şeyin geride kaldığını ve partinin tüm gücüyle adayın etrafında kenetlendiğini belirtti.

AK Parti'nin, seçimden seçime millete giden değil, her gün milletle birlikte olan bir parti olduğunun altını çizen Erdoğan, seçim dönemlerinde bu birlikteliğin daha da güçlendirildiğini söyledi.

'Bizim için asıl olan milletimizin gönlünü kazanmaktır. Bunu başardığımızda seçimi nasıl olsa kazanırız.' diyen Erdoğan, 31 Mart'ta milletin karşısına 'Memleket işi, gönül işi' denilerek ve Cumhur İttifakı'yla çıkılmasının sebebinin bu olduğunu kaydetti.

Ülkenin, tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşadığı bu süreçte, 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' ilkesi etrafında buluşan herkesle birlikte yol yürümeye hazır olduklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

'Türkiye'ye sınırları içinde ve dışında besleyip büyüttükleri terör örgütleri vasıtasıyla diz çöktürmeye çalışanlara meydanın boş olmadığını gösterdik. Terör örgütlerinin yetmediği yerde, toplumu kamplaştırmaktan ekonomiyi çökertmeye kadar her yolu deneyenlere, ülkemizin öyle sandıkları gibi bir muz cumhuriyeti olmadığını da gösterdik.

Mahalli seçimleri atlattıktan sonra önümüzde yaklaşık 4,5 yıllık kesintisiz bir icraat dönemi olacak. Hem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin avantajlarını kullanarak hem de milletimizin teveccühü ve Allah'ın izniyle belediyelerde elde edeceğimiz bu süreci en iyi şekilde değerlendireceğiz. Geçtiğimiz 16 yılda yaptığımız çalışmalarla ülkemize sınıf atlattık, orta-üst gelişmişlik düzeyine çıkardık. Şimdi hedefimiz Türkiye'yi dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasına yükselterek, bir üst sınıfa taşımaktır. İnşallah bu yıl sonunda satın alma paritesine göre ülkemizi 13'üncü sıradan 12'inci sıraya yükseltmiş olacağız. Aynı başarıyı diğer alanlarda gösterebilmemiz için istikrar ve güven ortamının güçlü bir şekilde devamına ihtiyacımız var.'

Milletin 31 Mart'ta kendilerine bu fırsatı bir kez daha tanıyacağına yürekten inandığını söyleyen Erdoğan, 'Yeter ki biz çalışalım, milletimizin gönlüne girelim, karşılığını da Rabbimizden bekleyelim.' dedi.

AK Parti'nin 31 Mart seçimleri ile ilgili hazırlıklarını tamamladığını ve tüm gücüyle sahaya indiğini anlatan Erdoğan, perşembe günü Ankara'da tüm adaylar ve teşkilat mensuplarıyla birlikte seçimlere yönelik kampanyanın manifestosunu ilan ettiklerini anımsattı.

Böylece seçim kampanyasının da resmen başlatıldığını belirten Erdoğan, 'Kampanyamızın ana fikrini milletimizin gönlüne girmek oluşturuyor. Peki milletimizin gönlüne nasıl gireceğiz? Her şeyden önce AK Parti'nin geleceği ile ülkemizin geleceğini asla farklı görmediğimizi anlatacağız. Milletimiz varsa bizim de var olacağımızı, milletimiz mutlu ise bizim de mutlu olacağımızı, milletimiz hüzünlü ise bizim de hüzne boğulacağımızı ifade edeceğiz. Türkiye büyürse, gelişirse, güçlenirse, zenginleşirse, bizim de daha büyük hayaller kurmaya, daha büyük hedefler belirlemeye cesaret bulacağımızı tüm kalplere nakşedeceğiz.' diye konuştu.

'AK Parti'nin 16 yıllık birikimine, icraatlarına, hizmetlerine sahip çıkacağız'

Erdoğan, AK Parti'nin 16 yıllık birikimine, icraatlarına, hizmetlerine sahip çıkacaklarını, her fırsatta örneklerle, rakamlarla, bunları anlatacaklarını söyledi.

Hatta belediyecilik söz konusu olduğunda, bu takvimi 1994 yılından başlatacaklarını belirten Erdoğan, Türkiye'nin ve şehirlerin nereden alıp nereye getirildiğini, her fırsatta ifade edeceklerini dile getirdi.

Erdoğan, 'Bunun yanında tevazuyla, samimiyetle, gayretle milletimizin hizmetine talip olduğumuzu ortaya koyacağız. Bizim dünyamızda kibrin, büyüklenmenin, efelenmenin, grupçuluğun, hizipçiliğin, arsızlığın, hırsızlığın, yolsuzluğun, israfın, haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin yeri olmadığını bizzat kendi yaşantımızla milletimize göstereceğiz. Ülkemizin ve milletimizin, şehirlerimizin geleceğiyle ilgili hayallerimizi, planlarımızı, projelerimizi milletimize ifade edeceğiz.' diye konuştu.

İnsana ve tüm canlılara, çevreye, tarihe, kültüre, sanata, ahlaka, vicdana uygun şehircilik anlayışıyla, belediyeleri nasıl yönetileceğini milletle paylaşacaklarını vurgulayan Erdoğan, seçim manifestosunda tüm bu hususları 11 başlık altında açıkladıklarını hatırlattı.

'Et tekraru ahsen velev kane yüzseksen' diyen Erdoğan, bunları tekrar etmek istediğini söyledi.

'Altyapı ve ulaşım sorunları kökten çözülecek'

'Önümüzdeki dönemde AK Parti belediyeciliğinde şehir planları uzun vadeli ve hakkaniyete uygun şekilde hazırlanacak. Birilerinin siparişi üzerine değil. Gereği neyse adaletli bir şekilde bu planlar hazırlanacak.' ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

'Altyapı ve ulaşım sorunları tüm şehirlerimizde kökten çözülecek. Atık su kanallarından tutunuz içme suyu, yağmur suyu, bütün bunlara varıncaya kadar bunları enine boyuna tekrar elden geçirilerek inşallah bir adımı atacağız.

Kentsel dönüşüm çalışmaları, bölgelerin özelliklerine ve vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına göre, gönüllük esasına göre yapılacak. 'Ben yaptım oldu' anlayışıyla değil. Şu anda büyükşehirlerimizin, Ankara, İstanbul, İzmir, bu noktada devasa ihtiyaçlarının olduğunu çok açık, net gördük, biliyoruz. Dolayısıyla halkımızla el ele vermek suretiyle bunu çözmemiz lazım.

Şimdi İzmir'de bir Karabağlar için 'burası çok güzel bir yer' diyebilir miyiz? Burada bir kentsel dönüşüme ihtiyaç yok mu? Benim orada yaşayan vatandaşlarımızın insanca, modern bir şehirde yaşama hakkı yok mu? Ama bugüne kadar gelenler, buna çanak tuttular ve şu hale göz yumdular. Aynı şey Ankara'mız, İstanbul'umuz için geçerli. İstanbul'umuzda da Küçük Armutlu rezalet, berbat. Şimdi oralarda bu adımları atıyoruz. Tabii bu tür yerlerde bir de terör yaygınlaşıyor. Bunlara fırsat veremeyiz. Modern bir şehircilik anlayışıyla bu adımları atarsak vatandaşlarımız bizimle el ele vermek suretiyle, onlar da bize yardımcı olacaklar, bizler de onlara yardımcı olmak suretiyle, inşallah bu şehirleşme anlayışını hakim kılacağız.

Benzersiz şehirler anlayışıyla, şehirlerimiz kendi hikayelerine uygun şekilde geliştirilecek. Tarihiyle gerçekten uyumlu şehircilik anlayışı. Bunun yanında akıllı şehirler uygulamalarıyla teknolojinin tüm imkanları, insanlarımızın ve şehirlerimizin emrine sunulacak. Çevreye saygılı şehirler ile belediye hizmetlerinde tabiattaki canlı ve cansız tüm varlıklar ile uyum gözetilecek. Sosyal belediyecilik çalışmalarına önem verilerek, doğrudan insana dokunan hizmetler ve projeler yaygınlaştırılacak.'

'İnanın yan dairedeki ölüyor, haberleri yok'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatay şehirleşmeyle tabiat ile bütünleşen, aile, mahalle ve komşuluk kültürünü ihya eden örnek yerleşim alanları kurulacağını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

'50 kat, 60 kat, bu tür binalarda, soruyorum, yaşayanların birbirinden haberi var mı? Komşuluk hukuku diye bir şey var mı? İnanın yan dairedeki ölüyor, haberleri yok. Peki bizim tarihimiz böyle mi? Biz sokağımızda, karşımızdaki komşularımız Müşerref teyze, Suat teyze, ben kirlendiğim zaman onlar beni alır, çünkü sokakta oynuyoruz, çamur, öyle şimdi ki gibi değil sokaklar, alıyor beni yıkıyor, giydiriyor, anneme teslim ediyor. Aynı şekide, rahmetli annem onların çocuklarını alıyor, yıkıyor, o da onları teslim ediyor. Komşuluk böyleydi. Böyle birbirimize muhabbetimiz, sevgimiz vardı. Çocuklar arasındaki hukuk da böyleydi. Ama şimdi bu dev rezidanslarda veya dev binalarda, kulelerde, çocukların birbiriyle hukuku diye bir şey var mı? Hayır. Hepsi birer kibir abidesi. Birbirleriyle zaten görüşmek, tanışmak, konuşmak, böyle bir şey yok. Onun için özellikle, TOKİ başta olmak üzere, yatay şehirleşme anlayışıyla, oluşan binalarda yaşayanların birbiriyle hukukunu zenginleştireceğiz, geliştireceğiz ve böylece bu kültür bize tarihimizi, medeniyetimizi de anlatacak.'

Halkla birlikte yönetim ilkesiyle, şehirle ilgili tüm önemli kararların orada yaşayanlarla birlikte alınacağına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta muhtarlar olmak üzere, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bir araya gelinerek kararların beraberce verileceğini söyledi.

Erdoğan, 'Dolayısıyla ne yapılıyor ne ediliyor, bundan oradaki muhtarlar olsun, sivil toplum kuruluşları olsun, haberdar olacak ve adımlar ona göre atılmış olacak. Tasarruf ve şeffaflık hassasiyetiyle, belediyelerin kaynakları hem doğru hem de açık şekilde kullanılacak.' diye konuştu.

'Her alanda hayat kalitesini yükseltecek yaklaşımlar geliştirilecek'

Erdoğan, değer üreten şehirlerde, kültür ve ekonomi başta olmak üzere her alanda hayat kalitesini yükseltecek yaklaşımlar geliştirileceğini belirtti.

Milletin yönetimini emanet edeceği AK Parti'li belediyelerde değer üreten yapılaşmaların, ister istemez kendisindeki değerle alıcısını bulacağını vurgulayan Erdoğan, 'İbadethanesiyle, okuluyla, sağlığıyla, millet kıraathanesiyle, millet bahçeleriyle tüm bunlarla beraber bir yapılanmayla buralar değer üretir hale gelmiş olacak. 11 başlıkta ifade ettiğimiz ilkeler çerçevesinde hizmet vereceğiz. Şimdiden ülkemize ve şehirlerimize hayırlı olmasını diliyorum.' diye konuştu.

Mahalli İdareler Seçimleri için 55 günün kaldığını hatırlatan Erdoğan, bu süre içerisinde tüm belediye başkan adaylarının, belediye meclis üyesi olarak belirlenecek isimlerin, milletvekilleri ve tüm teşkilat üyelerinin 'belediyecilik denince akla AK Parti'nin geldiğini' sokakta halka enine boyuna anlatması gerektiğini ifade etti.

Erdoğan, '94 ruhu'nun da vatandaşa anlatılmasını isteyerek, şöyle konuştu:

'Biz 1994'te belediyecilikte bu ülkede nasıl bir devrim gerçekleştirdik? Öncesinde ve ondan sonra devam eden süreçte... Bunları anlatacağız. İstanbul'da, Ankara'da, Kayseri'de, Konya'da, Malatya'da, Erzurum'da neler yaptık, bunları anlatacağız. Biz eserlerimizle konuşacağız. Hayal değil, gerçekleri anlatacağız. Bizim karşımızdakiler ne anlatacak? Yaptıkları bir şey yok ki anlatsınlar. Onun için biz yaptıklarımızla konuşacağız. İnanın ilk defa oy kullanacak genç evlatlarımızın birçoğu, nerede neler yapıldı, haberleri yok. Bilsinler, ona göre de oylarını kullanırken, 'Ben böyle bir belediyecilik arıyordum. İşte bunu buldum.' dedirtelim.'

Ekonomik gelişmeler

Ekonomide her dönemde AK Parti iktidarlarının nasıl başarı grafikleri çizdiğinin ortada olduğunu dile getiren Erdoğan, kişi başına düşen milli gelirin 3 bin 500 dolardan 11 bin dolara kadar çıkartıldığını vurguladı. Şu anda kişi başına düşen milli gelirde biraz düşüş olduğunu dile getiren Erdoğan, bugün de milletin önde gelen sıkıntılarının başında ekonomik konuların yer aldığını bildiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Özellikle geçtiğimiz aylarda yaşadığımız kur, faiz, enflasyon dalgalanması milletimizin günlük hayatında ciddi sıkıntılara yol açmıştır. Bilindiği gibi bu ekonomik dalgalanma, ülkemizin kendi gerçeklerinden kaynaklanan değil. Türkiye, ekonomik araçların kullanıldığı bir büyük saldırıya maruz kalmıştır. Tıpkı terör örgütlerinin saldırıları gibi... Bu saldırı dalgasını da ülkemiz, kısa sürede etkisiz hale getirmiştir.' dedi.

Ekonomideki kayıpların terör gibi can kaybı değil, para kaybı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, 'Atalarımız, 'Cana geleceğine mala gelsin.' derler. Biz de ağustos ayından beri yaşadığımız ekonomik dalgalanmanın, milletimizin günlük hayatı üzerindeki olumsuzluklarını azaltmak ve ortadan kaldırmak için tüm gücümüzle çalıştık, çalışıyoruz, çalışacağız.' şeklinde konuştu.

Fiyatı dövize bağlı olduğu için faturaları yükselten doğalgaz ve elektrikte yıl başından itibaren yüzde 10 indirime gidildiğini anımsatan Erdoğan, bunların, her evin olmazsa olmaz ihtiyacı olduğuna dikkati çekti.

Erdoğan, 'Dikkat edin, muhataplarımız, muarızlarımız bunları konuşuyorlar mı? Neyi konuşuyor? Çarşı pazardaki domatesi, biberi... Harcamaya baktığınız zaman hangisinin daha yüksek olduğu ortada.' dedi.

Akaryakıt fiyatlarını, milletin ödeyeceği faturayı, kamunun gelirinden fedakarlık ederek karşılayacak özel bir formülle belli bir düzeyde tuttuklarını dile getiren Erdoğan, asgari ücreti 1603 liradan 2020 liraya yükselterek yüzde 26 düzeyinde çok önemli bir artış gerçekleştirdiklerini bildirdi.

Erdoğan, aynı şekilde işçi, memur ve emekli maaşlarındaki artışları da bu gelişmeleri göz önünde tutarak yaptıklarını belirtti.

'Yaklaşık 2,5 milyon işsize iş imkanı taahhüdünü aldık'

Enflasyonla mücadele kampanyası kapsamında gerek vergi indirimiyle gerek gönüllü katılımla milletin alım gücünü yükseltmeye çalıştıklarını anlatan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:

'Yatırımı ve istihdamı teşvik etmeye yönelik daha önce başlattığımız uygulamaları, bu yılı ve hatta kimi alanlarda daha sonraki yılları kapsayacak şekilde uzattık. Bunların yanında devlet hazinesinin gelir gider dengesini kuracak, ağustos ayında yaşadığımız durum benzeri sıkıntıların önüne geçecek çok önemli adımlar attık. Kısa bir süre önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinde, tüm oda, borsa temsilcileri ile bir araya geldik. Orada yaptığımız konuşmayla birlikte tüm illerdeki sanayi ve ticaret odası ile borsadan taahhütler aldık. Aldığımız taahhütler, yaklaşık 2,5 milyon işsize iş imkanıydı. İnşallah bu yıl içinde, bu tür işsizleri de almak suretiyle, işsizlere iş imkanı sağlamış olduk. Bunun adımlarını attık.'- AA