Bugün çok güzel, bereketli birgün geçirdık.. Gazeteciler Birliği üyelerimizle GAPGündemi yazarları olarak Misbah Hicri hocamın riyaset ve rehberliğinde, Senem Mağaralarını gezdik..
Yol üzerindeki bir köye de 30 kadar zeytin fidanını toprakla buluşturup birer çay içmek niyetliyle uğradık. Ama fidanları dikmeden, agaçlardan incir, elma, nar, üzüm, hurma.. topladık.
YemyeşilUrfa yönetim gurubunda diğer arkadaşlarla paylaşayım dedim..
- Mustafa Tepe: Yaaaaani: Heeee. İncir elma üzüm toplarken haberimiz olmuyor maaalesef. Ağaç dikmeye kazma kürek alda gelll.
(Yazarımız ama geziden firar etti. YemyeşilUrfa platformunda da yönetimdeki 7 adamdan biri)
-Kardeş biz Allah için ağaç dikmeye gitti.. Allah (c.c.) da bize hiç düşúnmediğimiz bir ikramda bulundu.. Sen olsan ne yapardın? İnan sanki cennetten bir ikramdı.. İnşallah hep birlikte daim yaşarız..
Platform olarak ziyaret edip, bütün urfaya örnek gösterebilecegimiz bir yer, İnsanı, uygulaması, hikayeleri.. Ve tabii köy tavuğu hindisi yemekleri türlü türlü meyvelerle dolu nimetleri.. Bamya, isot, patlıcan.. Yok yok..
ÜÇ DOĞRU ADAM, sıfırdan bir cennet bahçesi oluşturmuşlar..
Misbah Hicri, Sebit Sarıcan ve Meçhul bir genç mühendis..
Hikayesi bütün urfaya örnek niteliğinde.. Yazmalıyız! Başladık yazmaya.. Yeşil dostları diziyi kaçırmayın..