AA / Türkiye'de ekilebilen tarım alanı bakımından, Konya ve Ankara'dan sonra üçüncü sırada yer alan Şanlıurfa, Türkiye'nin pamuk üretiminin yüzde 43'ünü, mercimeğin yüzde 36'sını, buğdayın yüzde 10'unu ve arpanın yüzde 11'ini karşılıyor.
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Eylem Planı kapsamında sulanabilir alanların genişlemesiyle, tarım arazilerinin verimi de katlandı.
Ancak son yıllarda kentin göç alması dolayısıyla tarım arazilerinde oluşan kaçak yapılaşma sonucu, yeni yerleşim alanları oluşmaya başladı.
Geçmiş yıllarda kent merkezi çevresindeki arazilerde de tarım yapılırken, bugün birçok arazide gecekondular ve apartmanlar yükseliyor. Bölgedeki verimli tarım arazileri üzerindeki yapılaşma her geçen gün artıyor.
Harran Üniversitesi (HRÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Çullu yaptığı açıklamada, Türkiye'de toprağa gereken önemin verilmediğini, bu nedenle gıda üretimi yapılan 1 milyon hektara yakın verimli arazinin, son 20 yılda tarım dışına çıktığını söyledi.
Arazilerde yaşanan işgallerin birçok nedeni bulunduğunu belirten Çullu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında doğrudan toprağın haritasını çıkaran, etüt eden ve planlayan bir genel müdürlüğün bulunmamasının da verimli tarım arazilerinin elden hızla çıkmasının diğer önemli bir nedeni olduğunu savundu.
Çullu, 2005 yılında 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çıkmasına rağmen tarım toprakları üzerine olan işgallerin önlenemediğini dile getiren Çullu, GAP'ın merkezi olarak kabul edilen Harran Ovası'nda sulamanın başlaması ile birlikte artan bitkisel üretimin bu yapılaşmada artışa neden olduğunu kaydetti.
Son yıllarda tarım toprakları üzerine işgallerin arttığına dikkati çeken Çullu, 'Bu yılın başında, Harran başta olmak üzere 9 ovanın koruma ovası olarak ilan edilmesi sevindirici bir gelişmedir. Ancak denetim ve izleme olmadığı sürece tarım topraklarının işgali devam edecektir.' dedi.


'Tarım arazilerinin parsel kimliği çıkarılmalı'
Şanlıurfa Ziraat Mühendisleri Odası (ŞZMO) Başkanı Mehmet Şaka da bölgede tarım arazilerinin işgalinin büyük bir sorun teşkil ettiğini, bunun önüne geçmek için de arazinin parsel kimliğinin belirlemesi gerektiğini belirtti.
İşgallerin iki şekilde yaşandığını ifade eden Şaka, bunlardan birinin arazilerin imara açılması, diğerinin çiftçilerin işgalleri sonucu ortaya çıktığını öne sürdü.
Tarım arazilerinin sit alanına alınması için daha önce Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına rapor verdiklerini anınsatan Şaka, şunları kaydetti:
'Geçen yıl yapılan ova sınırları tespit alanında yapılan çalışmalar büyük kapsamlı olduğu için bu soruna yeteri kadar bu duruma engel olunamadı. Çalışmanın daha mikro düzeyde, küçük ölçekteki haritalarla tespit edilmesi gerekiyor. Tarım arazilerinde parsel kimliği çıkarmak süretiyle kaçak yapılaşmanın önüne geçilebilir. Arazinin kimliğinin çıkarılmasıyla arazinin sahibi, vasfı, girdisi kayıt altına alınmış olunacak. Bunun yanında tapulaştırma erken yapılmalı. Bu tür durumlar da tarım arazilerinin işgalini kolaylaştırıyor. Bununla birlikte kamu işgalleri genelde belediyeler tarafından imara açmayla yapılmakta. Bunun en büyük nedeniyse kırsaldan kentte yapılan göçler. Kırsalda ikamet eden nüfusun orada kalması için yeni projelerin üretilmesi gerekiyor'
Bölgede tarım arazileri üzerinde bilinçsiz bir şekilde yapılar yapıldığını vurgulayan Şaka 'Özellikle çiftçileri bu konuda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Çiftçilerimiz kendi yaşamlarını sürdürme anlamında arazilerine izinsiz ve imarsız bir şekilde bina yapıyor. Bölgede 4 büyük ovamız var ve tarım dışında başka bir gelir kaynağımız maalesef yok gibi. Bunların işgal edilmesi, tarım dışı bırakılması bölgenin ekonomisinde büyük bir olumsuzluk yaratacaktır. Bu bizim için büyük bir tehlike.' ifadelerini kullandı.