Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, video konferans yöntemiyle katıldığı TÜBİTAK COVID-19 Türkiye Platformu Aşı ve İlaç Konferansı'nda, Türk bilim insanlarının yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı başlattığı aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarında gelinen noktaya ilişkin bilgi verdi.

Platformun küresel salgın ilan edilmeden önce kurulduğuna dikkati çeken Varank, yılın başından bu yana Türkiye'nin yerli aşı ve ilaç teknolojilerine yönelik önemli kabiliyetler edindiğini söyledi.

Varank, platformda, 49 farklı kurum ve kuruluştan 500'e yakın araştırmacının bir araya geldiğini belirterek, COVID-19 Türkiye Platformunun 'Birlikte geliştirme ve birlikte başarma' yaklaşımıyla uluslararası alanda yenilikçi bir model olduğunu ve Asya'dan Güney Amerika'ya kadar birçok ülkenin bu modeli takdir ettiğini dile getirdi.

Platform çatısı altında bilim insanlarının tedavi odaklı 9 ilaç ve bağışıklık kazanılmasına yönelik 8 aşı geliştirme projesi olmak üzere toplam 17 proje yürüttüğünü anlatan Varank, bu projeler için emek verenlere teşekkür etti.

Varank, toplantıda, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığının (TÜSEB) destekleriyle yürütülen 5 aşı projesinden 2'sinin yürütücüsünün de bulunduğunu belirterek, 'Bunlardan biri faz çalışmalarına geçen, diğeri de faz aşamasına yakın olan aşı adayı.' dedi.

'Türkiye sınavı başarıyla verdi'

Küresel salgın nedeniyle alınan sayısız önleme rağmen, ülkelerin hala yeniden kapatmaları, daha kapsamlı kısıtlamaları konuştuğunu dile getiren Varank, 'Ekonomi ve sağlık konularında ülkeler için büyük bir yük söz konusu. Güçlü ve proaktif yönetim anlayışına sahip olmayan, sağlık altyapılarına gerekli yatırımları yapmayanlar ne yazık ki başarılı bir sınav veremiyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin etkin ve hızlı yönetim anlayışı sayesinde Türkiye bu sınavı başarıyla veren ülkeler arasında.' diye konuştu.

Varank, COVID-19 Türkiye Platformunda ve TÜSEB destekli projelerde çalışan bilim insanlarının atacağı her adımın Türkiye'deki aşı ve ilaç sektörüne çağ atlatacağını belirterek şunları kaydetti:

'Dünyada çalışılan farklı aşı teknolojilerinin tamamı ve hatta daha yenilikçi yöntemler COVID-19 Türkiye Platformu tarafından da çalışıldı. Bu çerçevede inaktif aşı, adenovirüs aşısı, virüs benzeri parçacıklara dayalı aşı, dünyada ilk kez geliştirilen ASC zerrecik teknolojisine dayalı rekombinant aşı adayı, DNA aşıları, mRNA aşısı ve Rekombinant Spike Proteini aşısı gibi türler üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Tasarım, prototip aşı ve hayvan çalışmaları aşamaları sonrasında toplam 4 aşı adayımız hayvan deneylerini başarıyla tamamlamış durumda.'

'Bilim insanlarımız arasında ayrım yok'

Varank, platformda kadın araştırmacı olmadığı gibi iddialara ilişkin de 'Burada bilim insanları kabiliyetlerini ortaya koyup değerlendirmelerde bulunuyorlar, ASC zerrecik teknolojisine dayalı yenilikçi aşı adayı da bir kadın bilim insanımızın projesi. Bilim insanlarımızla ilgili kadın-erkek diye bir ayrım yok.' ifadelerini kullandı.

Hayvan deneylerinin ileri bir aşaması olan karşı koyma testlerinin de TÜBİTAK MAM'da başarılı bir şekilde gerçekleştirildiği bilgisini veren Varank, böylelikle, Faz-1'in de ötesinde Faz-2 klinik aşama için de hazırlıklar yapıldığını dile getirdi.

Varank, 2 tesis için insan deneylerine geçme yolunda gerekli olan güvenli üretim onayının verildiğini, 1 tesisin de başvuru sürecinin devam ettiğini belirterek, 'Tekirdağ ve Adıyaman'da bulunan bu tesislerde, adenovirüs ve inaktif aşı adayları dünya standartlarında üretilecek ve Faz-1 insan klinik çalışmalarına başlanacak. Diğer yenilikçi aşı adaylarının da en kısa zamanda faz çalışmalarını başlatmayı planlıyoruz.' dedi.

Ekosistemdeki 13 aşı adayının Dünya Sağlık Örgütünün listesinde yer aldığını ifade eden Varank, 'Yürüttüğümüz toplam aşı projesi sayısına göre ABD ve Çin'in ardından 3. ülke konumundayız.' diye konuştu.

'Türkiye aşı üretim kapasitesini de geliştirdi'

Favipiravir etken maddesinin yerli ve milli olarak sentezlendiğini hatırlatan Varank, 'Bir ilacın sentezlenmesi, ölçek kazanıp rekabetçi fiyata ulaşma süreçleri nedir bilmeyenlerin farklı değerlendirmeleri oldu. Bundan bihaber insanlar 'Hani Favipiravir'i sentezlemiştiniz?' diyorlar.' diye konuştu.

Varank, dünyada ilk kez Türk bilim insanlarınca Griffithsin molekülünün, enfeksiyonu dondurucu-azaltıcı yönünün araştırıldığına işaret ederek, şöyle devam etti:

'Klinik öncesi deney sonuçlarına göre bu molekülün enfeksiyonu önleyici ve bulaşı azaltıcı olarak kullanılmasının mümkün olduğu kanıtlandı. Bu kapsamda yeni geliştirilen ilaç adayının Faz 2 klinik çalışmalarına yakın zamanda geçeceğiz, başvurumuzu yaptık. Kovid-19'a karşı anti-viral etkinlik gösteren Ribavirin etken maddesi için de Faz 3 klinik denemelerinin başlatılması için yakın zamanda başvurumuzu gerçekleştireceğiz. Diğer moleküller üzerindeki çalışmalar da başarıyla devam ediyor.

Sağlık personeli gibi yüksek risk gruplarında kısa süreli koruyucu etki gösterebilen antikor benzeri notralizan ilaç adayının karşı koyma testlerine geçiyoruz. Yüksek miktarda Kovid-19 spesifik antikor içeriğine sahip plazmalar hastalara başarıyla uygulanıyor. Kovid-19'u etkisiz hale getiren rekombinant antikor projesinde özgün bir ürün adayımız da etkinliğini gösterdi, preklinik çalışmalara geçilecek. Rekombinant interlökin 1 reseptor alfa temelli ilaç adayında ve sitokin fırtınasını durdurmada başarılı sonuçlar elde ettik.'

Bakan Varank, son dönemde Türkiye'nin aşı üretim kapasitesini de ciddi ölçüde geliştirdiğine dikkati çekerek, 'Merkezleri Tekirdağ, Kocaeli ve Adıyaman'da bulunan 3 firma, 160 milyon doz aşı üretebilecek kapasiteye sahip. Talep edilmesi durumunda bu kapasitelerini de arttırabilecekler.' ifadesini kullandı.

'Merkezde uçtan uca aşı ve ilaç geliştirme çalışmaları yapılacak'

Varank, salgının başında aşı geliştirilse bile Türkiye'nin bunları üretecek tesisleri olmadığının tartışıldığına işaret ederek, şunları kaydetti:

'Bugün geldiğimiz noktada özellikle devletimizin verdiği teşviklerle Türkiye'de çok önemli altyapılar kuruldu ve biz buralarda aşı üretme kabiliyetine sahibiz. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ndan (TİTCK) aldıkları onay da bunun tescili. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü ile ilgili birtakım iddialar gündeme geldi. Burada son aşı 1997 yılında üretildi. 1999'da da aşı üretim tesisleri kapatıldı. GMP ile ilgili yatırımları yapmadığı için bu tesisler demode oldu ve bu tesisler sektörden ayrılmış oldular. Dolayısıyla 'Son dönemde kapatıldı, Türkiye'nin kabiliyetlerinin üstü örtüldü' gibi iddialar doğru değil.'

Özel sektörün yanı sıra, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezindeki (MAM) Gen Mühendisliği Biyoteknoloji Enstitüsü çatısı altında bir aşı ve ilaç merkezi kurma çalışmalarına başladıklarını belirten Varank, '1 yıl içinde bu altyapıyı tamamlamayı hedefliyoruz. GMP standartlarında kurulacak olan bu merkezde, Türkiye'de ilk kez uçtan uca aşı ve ilaç geliştirme çalışmaları yapılabilecek. Bu altyapımız tüm Türkiye'ye ve insanlığa hizmet edecek. Bu merkezle Türkiye, aşı ve ilaç üretimi noktasında, çok farklı bir seviyeye gelecek.' değerlendirmesinde bulundu.

Varank, COVID-19 Türkiye Platformu'nun çalışmaların 'Milli Teknoloji Hamlesi'nin bir parçası niteliğinde olduğunu belirterek, bu ve benzeri platformlar öncülüğünde Türkiye'nin aşı ve ilaç çalışmalarında bir merkez haline gelebileceğini söyledi.

Bilim insanlarına her türlü desteği vereceklerini vurgulayan Varank, gelecek dönemde bu platformdan çıkacak müjdeleri de duyuracaklarına inandığını aktardı. AA