Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Evet Platformu" tarafından Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen "Ordu Buluşması"nda halka hitap etti.

İstanbul'da Milli İrade Platformunun düzenlediği toplantıda şehit yakınları ve gazilerle birlikte olduğunu aktaran Erdoğan, onların vakar, metanet ve güçlü duruşlarını gördükçe Türkiye'nin geleceğine olan güveninin arttığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ordu, 16 Nisan'da şehitlerimizin emanetlerine sahip çıkmak için 'evet' diyor mu? Ordu, 16 Nisan'da gazilerimize olan şükran borcunu ödemek için 'evet' diyor mu? Sakın, 'Benim bir oyumdan ne olacak' demeyin. Pazar günü herkes sandığa. Kimse bu işi ihmal etmeyecek. Giden gitmeyen herkesi ayıracaksınız, bulacaksınız, sandığa götüreceksiniz. Ankara'da, İstanbul'da, nerede akraba, hemşehri varsa arayacaksın. 'Ula Ahmet oyuni kullandun mi' soracaksın. Niye? İhmal yok ki eze eze gelelim. Batıya cevap olacak tamam mı? Unutmayın, bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir vatanı kurtarır. Bir oy da yeri geldiğinde ülkenin geleceğini belirler. Onun için 16 Nisan'da tek bir oyun bile ziyan olmasına izin vermeyelim."

Erdoğan, Türkiye'nin teröre karşı çok büyük mücadele verdiğine dikkati çekerek şunları kaydetti:

"20 ayda 11 bine yakın teröristi etkisiz hale getirdik. Şu Ordu'nun dağlarında, Giresun'un dağlarında teröristlerin buralara sızma planlarını biliyorsunuz değil mi? Bunların belini kıracağız. Bunları gömüyoruz, gömeceğiz. O açtıkları çukurlara, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde gömdük, gömüyoruz çünkü bu milletin huzurunu kaçıramayacaklar. Bu milleti, bu ümmeti bölemeyecekler, ezanlarımızı susturamayacaklar. Onun için de bunların üzerine gitmek için pazar günü oyumuzu kullanıyoruz."

'Türkiye'ye ihanet eden taş kesilir taş'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sadece terör örgütleriyle değil son yıllarda ekonomide de içeriden ve dışarıdan ayağımıza pek çok çelme takıldı." dedi.

Bu çok yönlü saldırılar karşısında "en iyi savunma hücumdur" anlayışıyla kabuğa çekilmek yerine sahaya girmeye karar verdiklerini belirten Erdoğan, "Terör örgütlerini ülkemizden kazımak için kamudan özel sektöre, sivil toplum örgütlerinden eğitime kadar her alanda büyük bir mücadele başlattık. Hem FETÖ'yü hem PKK'yı hem DHKP-C'yi hedef alan bu mücadelede kimsenin gözünün yaşına bakmadık, bakmayacağız çünkü mesele şu veya bu şahsın meselesi değildir. Mesele, ülkenin ve milletin bekası meselesidir." dedi.

Türkiye'ye yönelik terör kuşatmasının merkezi haline gelen Suriye'de önemli bir operasyon başlattıklarını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Fırat Kalkanı Harekatı, Kurtuluş Savaşımızından beri, Kıbrıs'tan sonra ikinci defa, hakkımızı, hukukumuzu kendi gücümüzle ve askerimizle aradığımız bir operasyondur. Artık sahada olan Türkiye, masaya çok daha güçlü şekilde oturma imkanına sahiptir. Hani hep sorup duruyorlar ya anamuhalefetin başındaki de soruyor, önce 'Niye gitmediniz, gidin.' diyor, daha sonra 'Orada ne işiniz vardı?' diyor. Akşam başka sabah başka, bir yalan makinesi. 16 Nisan'dan sonra Türkiye, terör örgütlerine ve onları kullanan güçlere karşı çok daha kararlı bir şekilde karşı çıkabilecek."

Erdoğan, "Türkiye'ye ihanet eden taş kesilir taş, Türk milletine ihanet eden taş kesilir taş. 16 Nisan'da bu halkın ahını alanlar taş kesilecekler ve sandığa gömüleceklerdir, hiç endişeniz olmasın." dedi.

'Onlara oralarda devlet kurdurtmayız'

Türkiye'nin içeride ve dışarıda birçok tehditle karşı karşıya olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Şimdi biz Suriye'de Cerablus'tan girdik. Niye? Orada PYD diye bir terör örgütü vardı, bir DEAŞ vardı. Bunları silip süpürmemiz lazımdı. Zira Gaziantep'te 53 kardeşimiz şehit edildi. Artık duramazdık. Gittik, gördük, ziyaret ettik, hemen döndük kararımızı verdik. 'Artık operasyonu yapacağız' dedik. Özgür Suriye Ordusu ile beraber girdik. DEAŞ'ı Cerablus'tan sildik attık, oraya oranın halkını yerleştirdik. Bir taraftan da El Rai'ye girdik. Oradan da DEAŞ'ı attık. Ama durmadık. Tarihte bizim Mercidabık diye okuduğumuz o Dabık var ya, oraya indik. Oradan da DEAŞ'ı attık. Baktık ki yetmiyor, DEAŞ devam ediyor. Nerede DEAŞ? El Bab. 'Oraya da ineceğiz' dedik. El Bab'a indik. El Bab biraz uzun sürdü çünkü önemli bir merkezdi. Orayı da temizledik. Şu anda da El Bab'ta da oranın kendi halkı var. Şimdi Münbiç'i konuşuyoruz. Kılıçdaroğlu, 'Ne işin var orada?' diye soruyor. Ne işimizin olduğunu öğreneceksin. Biraz daha sabret. Siyaseti öğrendikten sonra herhalde bunu öğreneceksin ama bu da çok geç olacak.

Biz yolumuza inanarak devam ediyoruz. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Ama mağdurun, mazlumun toprağını da kendilerine teslim edeceğiz. Çünkü buradan bize bir tehdit var. Bu tehdidi ortadan kaldıracağız. Onun için de şu anda gerek koalisyon güçleri gerek Rusya hepsi ile görüşmelerimiz devam ediyor. Bu görüşmelerle birlikte bir taraftan da yolumuza devam ediyoruz. Ne PYD ne YPG'yi biz sınırlarımızda asla barındırmayız. Bazıları 'devlet kuracaklar mı' diye soruyor. Haşa. Onlara oralarda devlet kurdurtmayız. Bunu da herkes bilsin. Dünya alem bilsin."

'Ya gidecekler ya gidecekler'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bayrağımız üzerinde asla spekülasyon yapılamaz. 780 bin kilometrekare vatan topraklarımızda kimse ameliyat yapamaz. Yaparsa, Tendürek, Cudi, Gabar, Bestler Dereler'de olduğu gibi inlerine girdik, giriyoruz ve gireceğiz. Bunları evelallah bu ülkeden temizleyeceğiz. Ya gidecekler ya gidecekler." dedi.

"Kaç gün oldu hala cevap yok"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı geceye de değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kılıçdaroğlu'nun ben Yeşilköy Havalimanı'ndan kaçışını hala anlamıyorum. Hala cevap veremedi. Bir cevap versene. Bakırköy Belediye Başkanının evine gittin. Hani sen, 'Darbe olursa tankların önüne ilk ben çıkarım.' diyordun. Versene cevabı. Kaç gün oldu hala cevap yok. Sandıklarda ona gerekli olan soruyu biz soracağız. Otel odalarında, medya patronlarının yalılarında yapılan pazarlıkları biz biliriz. Hükümetlerin yıkıldığı, hükümetlerin kurulduğu dönemler artık bitiyor. Artık hükümeti sandıkta doğrudan millet kuracak. Şimdi bu dönem başlıyor. Diyor ki 'Yasama organı kalkıyor.' Bırak bu yalanları. Yasama organının kalktığı falan yok. Yasama organı daha da güçlü hale geliyor. 'Yasama organını feshetmek' falan, bunu da geç." AA