Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki anlaşmaya ilişkin, 'Türkiye, anlaşmanın uygulanmasını gözetmek ve denetlemek üzere bölgede kurulacak ortak barış gücünde, Rusya ile birlikte yer alacaktır. Ateşkesin kontrolü ve denetimi için oluşturacağımız Ortak Türk-Rus Merkezi ile ilgili mutabakat zaptı bu sabah imzalandı. Bu merkez, Azerbaycan'ın işgalden kurtarılan toprakları üzerinde kurulacaktır. Dağlık Karabağ'daki ateşkesin ihlalini önlemeye yönelik tüm tedbirler bu merkez tarafından alınacaktır.' dedi.

Anlaşmaya göre, Ermenistan'ın, Kelbecer'i 15 Kasım'a, Ağdam ve Kazak bölgelerini 20 Kasım'a, Laçin'i de 1 Aralık'a kadar Azerbaycan'a teslim edeceğini anlatan Erdoğan, Azerbaycan ile Nahçıvan Özerk Bölgesi arasında ulaşım bağlantısının sağlanacağını ve bu amaçla bir yol inşa edileceğini bildirdi.

Erdoğan, Ermenistan ile Hankenti arasında da bir ulaşım koridoru açılacağını, işgalin ardından yerlerinden edilen Azerbaycanlıların, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği gözetiminde evlerine geri döneceklerini söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu:

'Türkiye, anlaşmanın uygulanmasını gözetmek ve denetlemek üzere bölgede kurulacak ortak barış gücünde, Rusya ile birlikte yer alacaktır. Ateşkesin kontrolü ve denetimi için oluşturacağımız Ortak Türk-Rus Merkezi ile ilgili mutabakat zaptı bu sabah imzalandı. Bu merkez, Azerbaycan'ın işgalden kurtarılan toprakları üzerinde kurulacaktır. Dağlık Karabağ'daki ateşkesin ihlalini önlemeye yönelik tüm tedbirler bu merkez tarafından alınacaktır.

Böylece, Azerbaycan topraklarındaki ve Karabağ'daki 28 yıllık işgal, resmen ve fiilen sona ermektedir. Karabağ bir kez daha eman yurdu haline gelmekte, hilalin gölgesindeki huzurlu yerini almaktadır. Türkiye ve Türk Milleti olarak, 28 yıldır her gün bu işgalin sızısını, Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte yüreğimizde hissettik. Daha önce Kıbrıs'taki, yine 1990'lı yıllarda Bosna'daki katliamlara seyirci kalanlar, Karabağ'daki katliamları da görmezden gelmişlerdir. Biz, Hocalı'da ve diğer Karabağ şehirlerinde katledilen çocukların, kadınların, yaşlıların acısını Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte yaşadık, hep birlikte gözyaşı döktük. Ermenistan'ın yeniden Azerbaycan topraklarına saldırmasıyla başlayan çatışmalarda, tüm kalbimizle ve imkanlarımızla Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında yer alarak, bu işgali sona erdirecek sürece katkı sağladık.'

Geleceğimizi hep birlikte inşa edeceğiz'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son çatışmalar boyunca da sürekli yerleşim yerlerini hedef alarak pek çok masumun hayatını kaybetmesine yol açan Ermenistan'ın cinayetlerinin aksine, artık hiçbir sivilin zarar görmemesinin sağlanacağını vurgulayarak şunları kaydetti:

'Azerbaycan devleti de bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da hiçbir sivilin zarar görmeyeceğinin taahhüdünü zaten vermiştir. İşgal altındaki toprakların ve Karabağ'ın özgürlüğüne kavuşması sürecinde canla başla gayret gösteren askeri ve istihbarat danışmanlarımız ile diplomatlarımıza teşekkür ediyorum. Karabağ'ın yeniden Azerbaycan yurdu haline gelmesiyle, hepsini de rahmetle yad ettiğimiz Mehmet Emin Resulzade'nin, Enver Paşa'nın, Nuri Paşa'nın, Zeynel Abidin Tagiyev'in, Hüseyin Cavid'in, Ahmet Cavad'ın, Umummilli lider Haydar Aliyev'in hatıraları şad olmuştur.

Azerbaycanlı kardeşlerimizin sevinçleri sevincimiz, gururları gururumuzdur. İnşallah bundan sonra Azerbaycan'la çok daha yakın, çok daha güçlü iş birliği içinde olacak, ortak geleceğimizi birlikte inşa edeceğiz. Bölgemizde ve dünyada yaşanan değişim sürecinde ülkelerimizi, iki kardeş olarak ele ele vererek birlikte yükseltecek, hedeflerimize birlikte ulaşacağız. Bu süre içerisinde İlham Aliyev kardeşimizle neredeyse sürekli her gün görüşme fırsatı bulduk. Bilgilenme imkanı bulduk.'

'Yeni bir Suriye'nin inşası için yakın çalışmaya hazırız'

Erdoğan, Suriye'de de Karabağ'dakine benzer bir barış ve huzur döneminin en kısa sürede başlamasını canıgönülden arzu ettiklerini söyledi.

Bunun için öncelikle Suriye topraklarını kana bulayan rejimin ve terör örgütlerinin devre dışı bırakılması gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, 'Doğrudan ülke halkının iradesiyle biçimlenecek yeni bir Suriye'nin inşası için, Rusya başta olmak üzere, bölgede etkili olan güçlerle daha yakın çalışmaya hazırız. Bu konuda Rusya Federasyonu ile olan ilişkilerimiz, irtibatımız gerek başta Sayın Putin, bunun yanında ilgili bakanlar, bizimle gerek şahsım, gerek ilgili bakan arkadaşlarım, gerek İstihbarat Başkanı'mız sürekli irtibat halinde olup, Suriye'deki bu süreci de süratle, suhuletle bunu halletmenin gayreti içindeyiz. Karabağ'da nasıl kısa sürede adil bir barış tesis edildiyse, samimi bir iş birliğiyle, Suriye'de de benzer bir adımın atılabileceğine inanıyoruz.' diye konuştu.

Libya'da süren siyasi görüşmelerin de tüm kesimler için kabul edilebilir, makul ve sürdürülebilir bir anlaşmayla sonuçlanmasını temenni eden Erdoğan, 'Burada da yine ilgili tüm birimlerle görüşmelerimizi yapıyoruz. Zaman zaman arkadaşlarımızı Libya'ya gönderiyoruz. Zaman zaman onları buraya davet ediyoruz. Çalışmalarımızı bu şekilde sürdürüyoruz. Doğu Akdeniz'de Yunan ve Rum tarafının şımartılmasından vazgeçilmesi halinde kısa sürede hakkaniyete dayalı bir anlaşmanın mümkün olduğunu düşünüyoruz.' ifadelerini kullandı.

'Üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız'

'Türkiye olarak, bölgemizde barışın, huzurun, güvenin, refahın kök salması için üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız.' diyen Erdoğan, bölge ülkeleri olarak, salgınla birlikte daha da hızlanan yeni küresel siyasi ve ekonomik düzende hak edilen yeri alabilmelerinin, anlaşmazlıkları süratle çözüme bağlayarak, hep beraber hareket etmekle mümkün olduğunu söyledi.

Avrupa Birliğinin içinde bulunduğu ve artık gizlenemez, saklanamaz bir hale gelen krizden kurtuluş yolunun da buradan geçtiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

'Amerika'daki seçimlerin ardından bölgemizde ortaya çıkan belirsizliği ortadan kaldırmak için diplomasi ve uzlaşma kanallarının sonuna kadar açılması şarttır. Bu anlayışla hem sahadaki varlığımızı güçlendirmeye, hem diplomasi kanallarını etkin şekilde işletmeye devam edeceğiz. Halklarını kardeş, kendilerini dost olarak gördüğümüz tüm bölge devletleriyle, yeni dönemde birlikte hareket etmek istiyoruz. Kimseye karşı gizli veya açık ön yargımız, husumetimiz, karanlık hesabımız yoktur. Tüm samimiyetimizle ve muhabbetimizle herkesi, huzurlu, güvenli, adil, sevgi ve saygı çerçevesinde yeni bir dönemi birlikte inşa etmeye çağırıyoruz. Bugün Türkiye, her alanda güvenle ve kararlılıkla sahada ve masada gücünü sergileyebiliyor, sözünü dinletebiliyorsa, bunu son 18 yılda gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşüme borçluyuz. Bu dönüşümü, demokrasi ve kalkınma ekseninde hayata geçirdik.'

'Hedeflerimizden kopmamayı başardık'

Milletin hasretle beklediği temel hizmet alanlarında, eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden sosyal desteklere tüm başlıklarda eşi benzeri görülmemiş yatırımlar gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, 'Hamdolsun bugün Türkiye, temel hizmet alanları ve altyapı konusunda gelişmiş ülkelerin gerisinde değildir, tam tersine pek çok hususta ilerisine geçmiştir.' dedi.

Erdoğan, bu çerçevede ekonominin, önceliklerinin daima en başında yer aldığına işaret ederek, şunları kaydetti:

'Büyümeden enflasyon ve faizlere kadar her alanda tarihimizin en iyi makroekonomik göstergelerine bizim dönemimizde ulaşıldı. IMF'ye olan borcu tamamen kapatmak ve ülkemizi bu boyunduruktan kurtarmak da bize nasip oldu. Hatırlayın göreve geldiğimizde 23,5 milyar dolar IMF'ye borcumuz vardı. Mayıs 2013, sıfırladık ve artık bizim IMF'ye bir kuruş borcumuz yok. Nereden nereye geldik? Yaklaşık 10 yıl önce milletimizle paylaştığımız 2023 hedeflerimiz, orta vadede yakalamayı planladığımız seviyenin ifadesiydi. Bu hedefler doğrultusunda hızla ilerlerken, bir anda kendimizi ülkede siyasi ve sosyal kaos çıkarmaya yönelik karanlık senaryoların içinde bulduk. Ülkemizin terörden darbeye kadar pek çok yol kullanılarak maruz kaldığı saldırıların en önemli hedeflerinden biri de ekonomimiz olmuştur. Aldığımız tedbirler ve geliştirdiğimiz mücadele yöntemleriyle ekonomimizi ayakta tutmayı, hedeflerimizden kopmamayı başardık. Bunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirdiği hızlı karar alma ve etkin uygulama imkanlarının çok büyük katkısı vardır. Her ne kadar eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanlar kabul etmek istemese de ülkemiz bu sistem sayesinde koalisyonlu yılların kaotik ortamına geri dönmekten kurtulmuştur. Sistemin en büyük faydalarını, mart ayından bu yana yaşadığımız salgın sürecinde gördük.'

'Diyoruz ya sağlık turizminde de bir adım atacağız. İşte bunun adımlarını da böylece atmış olduk'

Erdoğan, koronavirüs salgınının tüm dünyayı kasıp kavurduğu bu dönemde, hem sağlık başta olmak üzere hizmet altyapısının gücü hem ekonomiyi desteklemek için hayata geçirilen politikalar sayesinde, süreci en az hasarla yönettiklerini belirtti.

İki ayda biri eski Yeşilköy Havalimanı yanında bir diğeri de Sancaktepe'de 1006 odalı hastaneler inşa ettiklerini dile getiren Erdoğan, 'Cumhuriyet tarihinde bunun örneği var mı? Yok böyle bir şey. Dünyada var mı? Yok böyle bir şey. Bunları söylerken sadece 1006'şar odalı değil, bir de bunların içinde 18'er ameliyathane ve tomografi, MR, ultrason vesaire bütün bu donanımlar da bu hastanelerimizde var. Böyle bir adım attık. Niçin buraları tercih ettik? Olur ya, yurt dışından gelecek hastalar Yeşilköy Havalimanına insin, hemen oradan 3-5 dakikada hastaneye ulaşsın. Diyoruz ya sağlık turizminde de bir adım atacağız. İşte bunun adımlarını da böylece atmış olduk. Başta Sağlık Bakanı olmak üzere, yüklenici firmaları, tüm emeği geçenleri tebrik ediyorum, kutluyorum.' ifadesini kullandı.

Önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, sonra Hazine ve Maliye Bakanı olarak ülkeye önemli hizmetler veren Berat Albayrak'a da şahsı ve millet adına teşekkür eden Erdoğan, 'Bu süreç içerisinde özelikle de iki sismik araştırma, üç tane de sondaj gemisini hakikaten dünyadaki ekonomik sıkıntıların yaşandığı dönemde bunu fırsata dönüştürmek suretiyle ülkemize kazandırması da finans yönetimi bakımından önemli bir başarıydı. Kendisi, sağlık sorunları sebebiyle vazifesinden affını istedi, biz de bu talebi kabul ederek, Hazine ve Maliye Bakanı olarak yerine Lütfi Elvan arkadaşımızı atamış olduk. Yeni Hazine ve Maliye Bakanı'mıza görevinde başarılar diliyorum. Rabb'im mahcup etmesin.' diye konuştu.

Geçen cuma günü Merkez Bankası Başkanlığında da bir görev değişikliği yaptıklarını, Merkez Bankası Başkanlığına, geçmişte Maliye Bakanı, son olarak da Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı olarak görev yapan Naci Ağbal'ı atadıklarını belirten Erdoğan, yeni Merkez Bankası Başkanı'na da başarılar diledi.

'Millet ne diyor ona bakarız'

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde değişiklik olacağı iddialarına ilişkin de şu açıklamada bulundu:

'Bugünlerde bir kez daha tedavüle sokulan, kabine değişikliği veya bakanlıkların yapısının tadil edileceği yönündeki spekülasyonlar, içi boş, tamamen masa başında uydurulan haberler... Bizim medyanın böyle işi gücü yok. 'Acaba ne yapalım da biz şu anda hükümeti rahatsız edelim'. Ya da 'ne yapalım da ülkenin kulağına kar suyu kaçıralım'. Tayyip Erdoğan masa başı kalemşörlerin yazdıklarıyla amel etmez. Bunu geçin. Yani siz yazacaksınız veya televizyonlarda konuşacaksınız ben de onlarla muamele edeceğim... Siz şu 18 yıl içerisinde böyle bir şey gördünüz mü? Böyle bir adım attığımızı gördünüz mü? Atmayız, attıramazsınız bize. Biz buralara bu makalelerle gelmedik, bu kalemlerle gelmedik. Biz tam aksine, bu kalemşörlerle savaşa savaşa bu makama geldik. Çünkü biliyoruz ki sizler bu ülkede bu milletin menfaatine, hayırlı bir rüya görmezsiniz.

Yeni yönetim sistemimizde, değişim gerekiyorsa bunun yerini ve zamanını milletin yetki verdiği Cumhurbaşkanı belirler. Gerektiğinde bu değişimi anında hayata geçirecek olan da yine Cumhurbaşkanı'dır. Milletimizin bize verdiği yetki ve sorumluluğu, kendi planlarımız, programlarımız, değerlendirmelerimiz ışığında yapmak en başta gelen vazifemizdir. Biz harekete geçmek için şuraya veya buraya, şuna veya buna değil, sadece millete bakarız. Millet ne diyor ona bakarız. Milletimizden işareti aldığımızda da hiç tereddüt etmeden gereğini yerine getiririz. Bunun dışındaki her türlü haber, dedikodu, söylenti lafügüzaftan ibarettir ve bu millete de ihanettir.'

'Güvene ve istikrara dayalı bir iş ortamı tesis ediyoruz'

Salgının küresel etkilerinin, zaten başlamış olan değişim arayışlarını hızlandırdığını söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin, bu fotoğraf içinde, geleceği en parlak, ortaya çıkan fırsatları değerlendirmeye en müsait ülke durumunda olduğunu vurguladı.

Erdoğan, dünyanın en güçlü ve zengin ülkelerinin dahi bir sonbahar yaprağı gibi savrulduğu böyle bir dönemde, Türkiye'nin maslahata uygun tedbirlerle yoluna devam etmesinin gayet tabii olduğunu belirterek, 'Bunun için, yaşadığımız kritik dönemin ruhuna uygun şekilde, gerekiyorsa devlet ve millet olarak fedakarlık yapmaktan, acı da olsa doğru reçeteleri uygulamaktan kaçınmayacağız.' dedi.

Amaçlarının, dünyanın siyasi ve ekonomik bakımdan tarihi bir değişim sürecinden geçtiği şu dönemde, Türkiye'yi hedefleri doğrultusunda büyütmek, geliştirmek, kalkındırmak olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:

'Ekonomi politikalarımızı fiyat istikrarı, finansal istikrar ve makroekonomik istikrar olmak üzere, üç sacayağı üzerinde inşa ederek hedeflerimize ulaştıracağız. Bunun için, uzun vadeli tasarruflar ve yatırımlar açısından elverişli bir ortam hazırlıyoruz. Böylece büyüme ve istihdamın, sağlıklı, sürdürülebilir ve güçlü bir şekilde sürmesini temin edeceğiz. Ekonomide, nitelikli istihdam oluşturan, enflasyona ve cari açığa yol açmayan, ağırlıklı olarak yurt içi tasarruflar ve doğrudan uluslararası yatırımlarla finanse edilen bir büyüme yapısı oluşturuyoruz. Bunun için makroekonomik temelleri ve kurumsal kaliteyi güçlendirerek, güvene ve istikrara dayalı bir iş ortamı tesis ediyoruz.

Ülkemizi yerli ve uluslararası yatırımcılar nezdinde riski az, güveni yüksek, kazancı tatminkar bir cazibe merkezi haline getirmekte kararlıyız. Ekonomi yönetimindeki koordinasyonu ve uyumu güçlendirerek, politikalarımızın planladığımız şekilde hayata geçmesini sağlayacağız. Etkin karar alma mekanizmaları sayesinde, para ve maliye politikaları ile finansal politikalar arasındaki uyumu artırarak, makroekonomik istikrarı tahkim edeceğiz. Buna ilave olarak, yatırım süreçlerinin iyileştirilmesi ve üretken yatırımların özendirilmesi yoluyla, iş ve yatırım ortamını daha da cazip hale getirmek istiyoruz.'

'Güven ve kredibilite kazanımına daha fazla odaklanacak, ülke risk primini düşüreceğiz'

Erdoğan, yaşanan gelişmeler ışığında, küresel ve milli ekonomideki tüm senaryoları çalıştıklarını, Türkiye için en doğru olanı yapmaya gayret gösterdiklerini söyledi.

Önümüzdeki dönemde ekonomi politikalarında güven ve kredibilite kazanımına daha fazla odaklanacaklarını ve ülke risk primini düşüreceklerini vurgulayan Erdoğan, 'Türk ekonomisine ve Türk Lirasına güvenen yerli ve uluslararası yatırımcıların kazancını kendi kazancımız olarak görerek, yatırımcılara her türlü kolaylığı gösterecek, desteği vereceğiz.' diye konuştu.

Vatandaşlardan bireysel tasarruflarında milli paralarına güvenmelerini ve tercihlerini Türk Lirasından yana kullanmalarını isteyen Erdoğan, 'Biz kendi paramıza sahip çıkmazsak, başkasından aynı hassasiyeti bekleyemeyiz. Rezervlerimizi güçlendirmenin yolu da Türk Lirasına olan güveni artırmaktan geçiyor. Yatırım yapıldığında en yüksek ve güvenli kazancın sağlanacağı ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini tüm dünyaya göstereceğiz. Bu çerçevede ekonomi yönetimimiz yerli ve uluslararası yatırımcılarla yakın mesai içinde olacaktır. Özellikle ülkemize doğrudan yatırım getirecek herkese bu fırsatları birlikte değerlendirme teklifini yapacağız.' ifadesini kullandı.

Erdoğan, ekonominin tüm taraflarıyla, tüm sivil toplum kuruluşlarıyla yakın iş birliği halinde hareket ettiklerini anlatarak, 'Biz de uluslararası yatırımcılarla bir dizi toplantılar yaparak, onlara ülkemizdeki imkanları, fırsatları, potansiyeli ve sağlayacağımız destekleri bizzat anlatacağız.' dedi.

Salgın sonrası süreçte Türkiye'yi öne çıkartacak yatırım programlarının hazırlıklarına bilhassa önem verdiklerinin altını çizen Erdoğan, finans tarafında Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası, reel sektör tarafında Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, diğer bakanlıklar ve iş insanlarıyla hep birlikte Türkiye'ye yeni bir ekonomik sıçrama yaptırmak için çalıştıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İnşallah hedeflerimize ulaşacak, ekonomimizi büyütecek, istihdamı artıracak, milletimizin refahını yükselteceğiz. Ekonomisi güçlü olmayan bir ülkenin, diğer alanlardaki kazanımlarını koruyamayacağının bilinciyle, yeni bir istikrar, büyüme ve istihdam odaklı seferberlik başlatıyoruz. Dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek, kendi imkanlarımızı en üst seviyede harekete geçirerek, gereken adımları hızla ve kararlılıkla atarak, inşallah 2023 hedeflerimize ulaşacağız.' diye konuştu.

'Enflasyonu daha da aşağı çekeceğiz'

Ekonomide zorluklar ve sıkıntıların olduğunu, ancak karşılarındaki fotoğrafın ümitlerini artıran ciddi başarılara da işaret ettiğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Türkiye, salgının yol açtığı daralmayı ikinci çeyrekte geride bırakarak, üçüncü çeyreğe belirgin bir toparlanmayla girmiştir. Sanayi üretiminde bir önceki çeyreğe göre yaşanan yüzde 29'luk artış, bunun en somut ispatlarından biridir. İstihdamda ağustos itibariyle, nisana göre sağlanan 1 milyon 313 bin kişilik istihdam artışını önemli ama yetersiz görüyorum. Tabii bizim daha çok insanımıza iş imkanı oluşturmamız gerekiyor. Sürdürülebilir güçlü büyüme ve istihdam artışının yolu fiyat istikrarından, bir başka ifadeyle enflasyonun kontrol altında tutulmasından geçiyor.

Faizlerin en azından enflasyon seviyesinde tutulma mecburiyeti, bu konuda verdiğimiz mücadeleyi zora sokuyor. Her zaman söylediğim gibi yine söylüyorum; şunu hiçbir zaman unutmayalım: Faiz sebep, enflasyon neticedir ve bunu başaracağız. İnşallah buradaki engeli aşarak enflasyonu daha da aşağı çekeceğiz. Bunun için, en kısa sürede enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmekte, ardından kademeli olarak orta vadeli hedeflerimize doğru indirmekte kararlıyız. Vatandaşımızın satın alma gücünü korumamız, gelir dağılımını daha da iyileştirmemiz, yatırımların cazibesini artırmamız buna bağlıdır. Fiyat istikrarını sağlayacak politikaları belirlemek ve hayata geçirmek, dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de Merkez Bankasının görevidir. Hazine ve Maliye Bakanımızın ve Merkez Bankamızın yeni başkanının, enflasyon hedeflemesini ve para politikası araçlarını, temel yaklaşımlarımıza uygun şekilde, şeffaf, öngörülebilir, istikrarlı bir seviyeye en kısa sürede getireceklerine inanıyorum. Bu çerçevede atacakları her adımda kendilerinin yanında olduğumu özellikle belirtmek istiyorum.'

'Atacağımız her yeni adımla bu olumlu tablo daha iyiye gidecektir'

Erdoğan, önce yeni Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın ardından da yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın göreve başlamalarıyla, piyasa göstergelerinde yaşanan olumlu seyrin, doğru yolda olduklarına işaret ettiğini söyledi.

Cuma günü 8,54 seviyesinde kapanan dolar kurunun, 8,09 seviyelerine kadar gerilediğine dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin risk primi göstergesinin, 528 baz puandan 450 baz puana indiğini dile getirdi.

Türkiye'nin 5 yıl vadeli tahvil faizinin yüzde 18,84'ten gerileyerek, yüzde 12,80 seviyesinde işlem görmeye başladığını anlatan Erdoğan, 'Uluslararası yatırımcıların ülkemiz varlıklarına 2,7 milyar dolarlık talebi gerçekleşti.' dedi.

Erdoğan, geçen cuma gününe göre borsadaki değer yükselişinin yüzde 5'i geride bıraktığını belirterek, 'İnşallah atacağımız her yeni adımla bu olumlu tablo daha iyiye gidecektir. Elbette tüm bunları serbest piyasa ekonomisi kurallarından taviz vermeden, şeffaflığı ve öngörülebilirliği artırmak suretiyle yerli ve uluslararası yatırımcıları harekete geçirerek yapacağız.' diye konuştu.

'Hukuk devleti' vurgusu

Yatırımları yeşerten ve bereketlendiren iklimi tesis etmenin, ekonomik büyümeyi, kalkınmayı, refahı ve istikrarı sağlamanın en önemli yollarından birinin hukuk devleti ilkesi olduğunu bildiklerini söyleyen Erdoğan, 'Hükümete geldiğimizden beri demokrasi ve kalkınma merkezli bir anlayışla ülkemizi güçlendirme gayretimizin gerisinde bu hakikat yatıyor.' dedi.

Türkiye'nin demokratik hukuk devleti kimliğini güçlendirmek için son bir yıldır bir dizi yeni reformu hayata geçirdiklerini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

'Yaptığımız her reform, ülkemizdeki çeşitli kesimlerle birlikte yerli ve uluslararası yatırımcılara da hitap ediyor. Önümüzdeki aylarda hukuk devleti ilkesini güçlendirme, öngörülebilir, kolay erişilebilen, hızlı ve etkin işleyen yargı sistemi konusunda yeni adımlar atacağız. Ayrıca yatırım ortamının iyileştirilmesi, mali piyasaların derinliğinin artırılması, kamu gelir ve harcamalarının kalitesinin yükseltilmesi, kayıt dışılığın önlenmesi, iyi yönetişim gibi alanlarda da yapısal reformların hazırlıkları içindeyiz.'

Türkiye'nin, uluslararası düzeyde aranan yatırım hukuku standartlarının tümüne sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

'Buna rağmen yaşanan sıkıntılar varsa onlara da bigane kalmıyoruz. Hukuk sistemimizin tarafları ile ekonominin kamu ve özel sektördeki tüm temsilcilerinin istişareleriyle ortaya çıkacak ihtiyaçları, yasama olarak sizler, yürütme olarak biz süratle hayata geçirerek, ülkemizi yeni döneme hazırlayacağız. Mevzuat düzenlemeleri yanında uygulamadaki eksikleri ve aksaklıkları yakından takibe alarak, yatırım iklimini olumlu yönde geliştireceğiz. Kazanılmış hakları ve haklı beklentileri güvence altına alacak düzenlemeleri artırarak, ülkemizi demokrasi ve kalkınma eksenli büyütme hedefimize doğru yürümeyi sürdüreceğiz. Bu duygularla bir kez daha ekonomide girdiğimiz yeni dönemin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'te soruları yanıtladı

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ anlaşmasına ilişkin, 'Rusya orada hangi anlayış içerisinde yerini alıyorsa, aynı şekilde bizim de oradaki gözlem ve denetleme ekiplerimiz aynı anlayışla orada yerini alacak.' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nın ardından Meclis'te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

'Türk askerinin Karabağ'daki konumu nasıl olacak? Rusya'yla nasıl bir mekanizma içinde çalışacak? Devriye faaliyeti planlanıyor mu yoksa Türk askeri sahada olmayacak mı, yalnızca bir karargah çalışması mı olacak?' sorusu üzerine Erdoğan, 'Şu anda orada Rusya hangi anlayış içerisinde yerini alıyorsa, aynı şekilde bizim de oradaki gözlem ve denetleme ekiplerimiz aynı anlayışla orada yerini alacaktır. Nitekim şu anda Rusya oraya, belli noktalara yerleşmeye başlamıştır. Görüşmeleri de zaten gerek Dışişleri Bakanlarımız arasında gerekse Rusya'dan şimdi bir heyet buraya geliyor, burada da görüşmeler yapılır.' diye konuştu. AA