AA / Bozdağ, Ceylanpınar TİGEM Konferans Salonu'nda partisinin 6. Olağan İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Ceylanpınar'ın Suriyelilerin de yaşadığı bir yer olduğunu ve akrabalık bağı bulunduğunu söyledi.
Aynı zamanda sınır komşusu olan bölge insanının tarihdaş, dindaş ve aynı kültürün evlatları olduğuna değinen Bozdağ, iki ülke halkının 400 yıl aynı bayrak altında kardeşlik hukukuyla yaşadıklarını anımsattı.
Suriye'de çatışmalar ve iç savaş çıktığında bazı kişilerin bölgeden kaçarak Türkiye'ye sığındığını anlatan Bozdağ, şunları kaydetti:
'Batı'ya bakın ne yapıyorlar 'kimse gelmesin' diye halk oyması yapıyorlar. 'Bir kişi alalım mı almayalım mı' diye. 'Ne kadar alalım ne kadar almayalım' diye. Bunu yapıyorlar. Bir ülke, aile düşünelim. Bir apartmanda oturuyorusunuz. Apartmanın bir katında yangın çıkıyor insanlar bağırıyor feryat ediyor 'Bizi kurtarın, imdat' diye. Siz alt komşu, üst komşu yan komşular, yangını gördünüz feryat figanı duydunuz ve yanan insanların kokusunu da oradan duydunuz. Vicdan sahibi insan yan gelip yatar mı? 'Bana ne yav' der mi yoksa bu yangını söndürmek için imdada mı koşar. 'Gücüm yetmez' diye düşündüğünde gücü yetenleri çağırıp buradaki insanları kurtarmak mı ister. Hangisini yapmak ister insan olan yan gelip yatmaz. 'Ben bunları görmeyeyim' diye gözünü kapatamaz, 'Ben bunları duymayım' diye kulaklarını kapatamaz. Kalkar onların imdadına koşar.' şeklinde konuştu.

'Silahlar ölüm kusuyordu'
Olayların bir kısmının Türkiye sınırında meydana geldiğini ve sınırın diğer tarafından doğrultulan silahların ölüm kustuğunu vurgulayan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Şimdi diyorlar ki 'Siz ne yapın, siz de bu tarafa askeri dikin tankı topu dikin, bu tarafa gelirseniz biz öldürürüz, öbür tarafa giderseniz Esad öldürecek, ölümden ölüm beğen, Türk askeri mi öldürsün Esad'ın askeri mi öldürsün.' Bunun Müslümanlıkla, insanlıkla bir bağdaşır yönü var mı? Biz büyük devletiz büyük milletiz diyoruz öyleyse büyük millet ne zamandan beri imdat deyip kapısına gelenlere ölüm yolunu göstermiştir. Tarihte bunun örneği var mıdır, yok. Ama bakın bunu anlamayan pek çok çevre var, Türkiye'nin ana muhalefeti de buna dahildir. Milletimizi birbirine karşı kışkırtmak için de bunu kullanıyorlar. Şimdi son zamanlarda dillerine dolamışlar, 'Türkiye yardım yaptı şu kadar peki bu yardımı niye yaptı, niye bu kadar yaptı bunun bir dökümünü yapın.' Bakın Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Başkanı bunu niye söylüyor biliyor musunuz bunu söylemesinin tek nedeni var, Türk toplumuna kafasına ve kalbine fitne tohumu ekmek, bak bu kadar paranızı bu hükümet ne yapıyor, bunlara veriyor siz bunu görün görün demek.'

'Soframızı paylaşıyoruz'
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, milletin bu konuda göremediği bir şey olmadığını, Suriye'den gelen dindaşlarla Türkiye'nin 81 ilinde insanların komşu olduğunu, ekmeğini bölüşüp, sofrasını paylaştığını dile getirdi.
Ancak bu konuda ana muhalefetin haberi olmadığını çünkü evlerinde, sofrasını paylaşan, ekmeğini bölüşen biri bulunmadığını ifade eden Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bunlar görmüyor ama 80 milyon bunu yaşıyor ve bunun hesabını onlar iyi biliyor. Kışkırtmak için bunu yapıyorlar. Öte yandan da uluslararası toplumda mültecilere en büyük yardımı yapan en büyük desteği veren Türkiye'yi itibarsızlaştırmak için uğraşıyor. Yahu bir ana muhalefet partisi kendi ülkesinin aleyhine iftira yapar mı? Kendi ülkesini uluslarası alanda karalar mı? Karalıyor. Bu Suriyeden gelen kardeşlerimiz üzerinden yapılan tartışmaları göreceksiniz seçim yaklaştıkça bu milletin dirliğinden birliğinden rahatsız olan çevreler daha fazla kullanacak ama buradan bir şey söylüyorum, çok net söylüyorum Türkiye'nin ve Türk milletinin bugüne kadar ki geleneklerinde kültüründe misafirine hürmetin alası var.
Sadece Suriye'den gelen kardeşlerimize değil Halepçe'den Saddam döneminde gelen Kürt kardeşlerimize de biz kapımızı açtık. Afganistan'da iç çatışmalar sonrası Afganlı kardeşlerimize de biz kapımızı açtık. Bosna Hersek'te, Balkanlar'da yaşanan savaşlar sırasında Makedonya'dan, Bosna Hersek'ten, Kosova'dan gelen kardeşlerimize de biz kapımızı açtık. Bulgaristan'da Jivkov zamanında yaşanan zulüm sırasında Bulgaristan'dan gelen soydaşlarımıza da kapımızı açtık. Sadece Suriye'den gelenlere değil dünyanın neresinde olursa olsun darda, zorda olup bize gelenlere yardım elimizi uzattık, onlarla ekmeğimizi aşımızı bölüştük. Hamdolsun Türkiye daha da güçlendi daha da ileri bir noktaya geldi.'

Yardımlar sürecek
Türkiye'nin yardımlarını bundan sonra da devam ettireceğine dikkati çeken Bozdağ, Suriye'deki çatışma bittikten huzur, güven ve barış ortamı tesis edildikten sonra orasının da yaşanabilir bir yer haline geleceğini belirtti.
'İnşallah 2018 Suriye'deki soruna siyasi çözüm bulunması bakımından önemli bir yıl olacaktır, çünkü Soçi'deki zirve önemli sonuçlar verdi. Ben 2018'in bu anlamda da olumlu sonuçlara gebe olduğunu tahmin ediyorum. Umarım öyle olur oradaki çatışmalar biter.' diyen Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Şimdi biz orada Amerika'ya şunu söyledik, bakın bir terör örgütüyle mücadele etmek için başka terör örgütlerini kullanamazsınız, bu yanlıştır. Bir yanlışı düzeltmek için başka bir yanlışı yapmayın. PKK terör örgütüdür. PYD/YPG bu terör örgütünün Suriye'deki uzantısıdır, bunlarla iş birliği yapmayın biz defalarca söyledik ama bakın yaptılar. O zaman biz de Fırat Kalkanı Harekatı'nı yaptık. Hem DEAŞ terör örgütüyle etkin bir mücadele yapmak hem bölgedeki Suriyeli kardeşlerimizin yerinden ve yurdundan edilmesini önlemek hem Türkiye'ye dönük terör saldırılarını önlemek hem sınır güvenliğimizi sağlamak hem de bölgenin huzur ve barışını korumak için biz bu adımları attık. Ama bir yandan silah veriyorlar. Şimdi demiyecek miyiz Sayın Trump siz bu silahları neden veriyorsunuz? Sormayacak mıyız? Niye sevmiyorlar Tayyip Bey'i bunu sorduğu için sevmiyorlar. 3 bin 500 tır silah gönderiyor kime gönderiyorsun sen bunu terör örgütüne gönderiyorsun?
Şimdi gördük Rakka operasyonu yaptılar DEAŞ teröristlerini ne yaptılar, anlaştılar koridor açtılar arabalara bindi o teröristleri başka yerlere nakledildi. Şimdi nakledilen bu teröristler nerede kullanılacak, başka kimlerin canını yakacak, başka kimleri öldürecek, hangi operasyonlara bahane olarak kullanılacak, hep beraber bunu göreceğiz. DEAŞ terör örgütü uluslarası bir proje terör örgütüdür. Kur'an-ı, sünneti, İslamı, Müslümanların inancını istismar eden bir terör örgütüdür İslamın da düşmanıdır, Müslümanların da düşmanıdır. İslamda da Müslümanlıkta da Müslümanların indinde de bunların yaptığı en ufak bir karşılığı yoktur. Düşünebiliyor musunuz insanları Allahu ekber diyerek öldürüyor. Öldürdüğü insan kelime-i şehadet getiriyor ve alçak herif neresinde İslam var bu senin yaptığının.'

'PKK'yı uluslararası çevreler destekliyor'
Bekir Bozdağ, PKK'nın da yaptığının DEAŞ'la aynı olduğunu onların da uluslararası çevreler tarafından desteklendiğine işaret etti.
Terör örgütlerinin silah olmadan eylem yapamayacaklarını tek başına paraya sahip olmanın yeterli olmadığına değinen Bozdağ, 'Kim veriyor silahı başka ülkelerden alıyorlar. Eğitimi başka ülkeler yapıyor, bunların eğitim bildiği yok, biz biliyoruz kimin eğittiğini. Lojistiği onlar yapıyor, niçin yapıyorlar bölgede terör olsun bizim istediğimiz adımları istediğimiz zaman atalım diye. İşte PKK'nın hendek teröründe çözüm sürecine giderken bu terör sorunun bitmesin diye bunlar yapıldı.' diye konuştu.
PKK'nın hendek terörü döneminde bölgede vatandaşların hayatı zorlaştığını pek çok insanın yaşamını yitirdiğini hatırlatan Bekir Bozdağ, 'Kim kazandı bu terör eylemlerinden? PKK'yı yemleyenler, yularını elinde tutanlar kazandı. Bakın çok net ve inanarak söylüyorum. PKK terör örgütü için Kürtçülük ölecek ve öldürecek Kürt çocuklarını aldatmak için kullanılan bir şekerdir. DEAŞ terör örgütü için İslam ise ölecek ve öldürecek insanları kandıracak bir şekerdir. Bunların ne Kürtlükle ne de İslamla ilgisi vardır.' ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, terör örgütleriyle bölgede dizayn yapılmasına izin vermeğini bundan sonra da izin vermeyeciğini vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti:
'Nasıl geldilerse öyle gidin diyeceğiz. Bunu hep beraber göreceğiz. Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize bu konudaki duruşundan dolayı, bölgemize dair uluslarası siyasal projelere engel gördükleri için karşı duruyorlar. Tayyip Bey olmasa ne olur? 'İşte kukla birileri olur, biz onu güderiz o da milleti güder ve Türkiye'yi biz yönetiriz ama Tayyip Bey olursa Türkiye'yi bu adam bize yönettirmiyor bizim dediğimizi yapmıyor, milletin dediğini yapıyor.' Sayın Cumhurbaşkanımız hatırlarsanız IMF yetkilileriyle görüşmesi sırasında onlar bir şey söyledi o da cevap veriyor diyor ki 'Sizin bu söyledikleriniz siyasi tehdittir, Türkiye'yi yönetme tehdididir. Sizin bizden alacağınız var siz alacaklarınızı tahsile bakın alacaklarınızı tahsil ediyor musunuz siz olana bakın. Türkiye'yi yönetmek benim işim, bizim işimiz, siz buna karışamazsınız.''