Yıl 1981. Nisan ayı başlarında gazetelerde bir ilan " Dicle Üniversitesi ne bağlı Urfa Ziraat Fakültesi 400 taban puanla öğrenci alacaktır" . Bendeniz o yıllarda İstanbul'da ikamet etmekteyim. Hemen otobüse atlayıp, heyecanlı bir şekilde şehrimize varıp kaydımı yaptırdım. Puanım tam 400 olduğu için elendim. Aynı yıl İstanbul Üniversitesini kazandım. Sonradan öğrendiğim bilgilere göre de şehrimizde okumadığıma sevindim. Çünkü okulun sadece bir olan öğretim görevlisi Cuma günü uçakla Diyarbakır'a gelmekte, öğlenden sonra da 2-3 saat ders anlatıp aynı uçakla geri gitmekteydi. Bu şekilde öğrenim gören öğrencilerin vay haline. Allah onlara ve müşterilerine yardım etsin diyeceğim. Yıl 2013. Aradan geçen 32 yılda ömrümün yarıdan fazlası geçti. Medyadan takip ettiğim kadarıyla ülkemizdeki üniversitelerin başarı grafiğinde şehrimizin medar-ı iftiharı, Tatlıses kardeşimizin deyimi ile "Vardı da biz mi okumadık" dediği Harran üniversitesi sıraya bile girememiş. İşin ilginç olanı ise ter-ü taze yeni yetme üniversiteler bize, Harran Üniversitesine fark atarak listeye girmişler. Canlarım şimdi biliyorum bazılarınızın aklına sayın Melih Gökçek'in tarihe mal olmuş sözü gelecek "Hay ben böyle üniversitenin ….." Ama kızmayın dostlar neremiz doğru ki Üniversitemiz de doğru olsun. Hocalarımıza sorarsanız birçok dertten bahsedecekler. Efendim zorunlu hizmetini bitirenler hemen şehri terk ediyor. Peki onlara bunun nedenini sordunuz mu sayın ilgililer? Bakın edindiğim bilgilere göre en başta ev kiralarının yüksek oluşu( nerdeyse maaşının yarısı), yeterince akademik çalışma yapamamaları, gruplaşmalar, cemaatleşmeler…. Diğer sorunları sıralarsak Topdağı gibi yükselecek, en iyisi ben söylemeyeyim. Derslerle ilgili vereceğim birtakım örneklere biliyorum birileri kızacak. Bazı bölümlerde ilgisiz dersler öğrencilere zorla okutulmakta. Örnek mi alın sizlere tiraj-i komik bir örnek: İki yıllık Bilgisayar Bölümü öğrencilerine FOLKLOR dersi veriliyor. Allah aşkına Bilgisayar ne Folklor ne. Aralarında bir ilişki kurabilene aşk olsun. Başka ders mi bulamadınız mı? Aynı okulda T.C. İnkılap Tarihi dersinde bir öğrenci 5-6 dönemde dersi zor geçebiliyorsa o okuldan ve öğrenciden bilimsel başarı beklemek hayal olur. Maksat başka onu ben söylemeyeyim. Gelelim geleceğimiz, bir tanelerimiz olan canım öğrencilere. Yol, yemek, yurt sorunları her yerde olduğu gibi bizde de mevcut. Mesela belediye otobüs seferlerini arttırılamaz mı? Bazı saatlerde araç yokluğunda öğrencilerimiz nerdeyse sülale-akraba olmuş gibi derse geç kalmamak için otobüslere binmekte. Yemeklerin kalitesizliği ayrı bir sorun. Kantinlerdeki ürünlerin sayıca azlığı da şikayet edilmekte. Eyyubiye Kampüsünde yazın sinekler, kışın akşamları bina kaloriferlerinin yanmaması, yazın klimaların olmayışı…vs. diğer sorunlardan bazıları. Öğrencilerin yöneticilerden bir ricası var. Hani biliyorsunuz elçiye zeval olmaz kabilinden. Hiç sevmememe, içmememe ve zıkkım olsun dememe rağmen öğrenciler kampus içinde sigara bulamadıklarını, birbirlerinden otlandıklarını ve hatta yerde izmarit bile aradıklarını söylemekte. Şimdi diyeceksiniz öğrencidir içmesin kardeşim. Bak bu olmadı! Sen içiyorsan belli bir yaşa gelmiş vatan evladına içme diyemezsin. Dur bakalım orada!. Bak bende içmediğimi ve sevmediğimi belirttim. İnsaf yahu!...... Onlarda insan. Dostlar lafı fazla uzatmayalım. Öğretim görevlisi de, öğrenci de, vatandaş ta ve bendeniz de bu gidişten memnun değiliz. Lütfen kendinize çeki düzen veriniz. İlgililerin yazımızla ilgili varsa cevapları veya başarılı faaliyetleri göndersinler köşemizde yayınlayalım. Yoksa korkarım ki karneniz eksi notlarla dolacak. Bugünde başınızı ağrıttıysak affola. Hadi sağlıcakla kalın canlarım.