AA / Türkiye'deki sayılı kemik tarak ustalarından 42 yaşındaki Mahmut Çaycı, Şanlıurfa Valiliğine bağlı ŞURKAV Vakfı bünyesindeki Rızvaniye Külliyesi'ndeki atölyesinde koç, manda ve sığır boynuzlarını rengarenk taraklara dönüştürüyor.
Yaklaşık 20 yıldır atık boynuzları çeşitli işlemlerden geçirerek esere dönüştüren Çaycı, Bozova Halk Eğitim Merkezi'nde düzenlenen kurslarda sanatını genç nesillere aktarıyor.


- Boynuzlardan yapılan doğal ürünler ilgi görüyor
Kültür ve Devlet Sanatçısı Mahmut Çaycı, unutulmaya yüz tutmuş bu sanatı yaklaşık 20 yıldır yaptığını söyledi.
Sanatını Şanlıurfa Valiliğinin desteğiyle sürdürmeye çalıştığını ifade eden Çaycı, çeşitli kentlerde düzenlenen festivallerde ve etkinliklerde bu sanatı tanıtmaya çalıştıklarını belirtti.
Tarağın geçmişinin çok eskilere dayandığını anlatan Çaycı, şöyle konuştu:
'Kendi imkanlarımla tarağın tarihini araştırmaya çalıştım. Tarağın geçmişi çok eskilere kadar gidiyor. Kanaatimce dünya var oldukça tarak da olmuş. Yaptığımız taraklar boynuzdan tamamıyla doğal olan ve herhangi bir plastik veya sanayi ürün katkısı yok. Keçi, koç, manda ve sığır boynuzlarından yapıyoruz. Genellikle atık durumdaki bu boynuzları mezbahalardan, kasaplardan temin ediyorum. Topladığım boynuzları yaklaşık 2 yıl güneşte kuruttuktan sonra işleme başlıyorum. Boynuzlar kuruduktan sonra içinde ilik kendiliğinden boşalıyor ve işlenişi daha kolaylaşıyor. Bu ürünlerden özellikle tarak, bıçak sapı ve çeşitli süs eşyaları yapıyorum. Bunlar yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da ilgi görüyor. Gelen sipariş üzerine Almanya, Hollanda, Fransa, Avusturya ve İskoçya gibi ülkelere de gönderiyorum.'

- 'Saçta elektriklenme, kırılma veya kepeklenme yapmıyor'
Boynuzların yapısının parmak izi gibi birbirinden farklı olduğunu vurgulayan sanatkar Mahmut Çaycı, şunları kaydetti:
'Boynuzların yapısı çok farklı. Üzerindeki deseni veya etli olması gibi özellikleri oluyor. Bir boynuzdan çoğu zaman bir tarak çıkıyor. Kurumuş boynuzu işleme hazır hale getirdikten sonra presliyoruz daha sonra da ateşte yakarak daha sağlam hale getiriyoruz. Boynuzdan yapılan taraklar doğal, saça herhangi bir zararı yok. Saçta elektriklenme, kırılma veya kepeklenme yapmıyor.'
Çaycı, plastik veya sanayi tipi tarakların saçta kırılma, elektriklenme ve kepeklenme yaptığını öne sürerek, 'Bunun yanında bu kemikten veya boynuzdan ürünler bizim kültürümüzü yansıtıyor. Annelerimizin, ablalarımızın çeyizinde bulunurdu. Her evde bu ürünlerle ilgili mutlaka bir hatıra vardı. Gelip burada bunu gördüklerinde 'benim annemde veya ninemde de vardı' diye söylüyorlar. Bu sanatı ömrüm olduğu sürece yaşatmaya çalışacağım. Bu bizim kültürümüz, kültürümüzün kaybolmasına gönlüm el vermiyor. Bunu yaşatmak için halk eğitim merkezindeki kursta genç nesillere öğretiyorum.' diye konuştu,
Boynuzdan tarak yapmayı öğrenen Çaycı'nın 12 yaşındaki çırağı Ömer Özkan de eğitiminin yanında sanat da öğrendiğini belirterek 'Daha önce sokakta rastladığım boynuzların böyle güzel ürünlere dönüştüğünü görmek beni hayrete düşürdü. Ustamdan çok şey öğreniyorum. Gelecekte iyi bir sanatkar olup ben de ustam gibi bunu gelecek nesillere inşallah aktarırım.' ifadesini kullandı.