Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atakule'de buluştuğu gençlerin sorularını yanıtladı. Program, Twitter, Facebook ve Instagram gibi sosyal medya hesaplarından canlı yayımlandı.

Yoğun bir maratonda bulunduklarını belirten Erdoğan, bu maratonda finale yakın Atakule'de gençlerle bu toplantıyı yapmanın kendisi için bir mutluluk vesilesi olduğunu ifade etti.

Pazar günü yapılacak 31 Mart yerel seçiminin Türkiye'nin beka sorununun öne çıktığı bir seçim olduğunu anlatan Erdoğan, 'Terörle mücadelede, Türkiye'nin dört bir yanında nelerin olduğunu sizler de takip ediyorsunuz. Gerek içeride gerek dışarıda bir mücadelemiz var. İçeride Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te, dışarıda Kandil'den yönetilen bir süreci işliyoruz, takip ediyoruz. Mehmetçik'imiz, polisimiz, güvenlik korucularımız olsun çok ciddi bir mücadele veriyorlar. İyi bir netice aldığımızı düşünüyorum. Güvenlik güçlerimizin verdiği bu mücadeleyle her geçen gün biraz daha huzur, refah ortamını yakalıyoruz.' diye konuştu.

'Farklı bir Diyarbakır, Şırnak, Cizre, Silopi, Van, Siirt, Mardin var'

Güneydoğu ve Doğu'da terör örgütü PKK'nın açtığı çukurları, tünelleri hatırlatan Erdoğan, AK Parti'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki'nin Çevre ve Şehircilik bakanlığı döneminde bölgedeki sıkıntıları çözmekle görevli olduğunu anlattı.

Yıkılmış olan binaları kentsel değişimle ele alınarak, yeniden bir yapılanmanın meydana geldiğini kaydeden Erdoğan, 'Farklı bir Diyarbakır, Şırnak, Cizre, Silopi, Van, Siirt, Mardin var. Bütün bunlar, Özhaseki'nin koordinasyonunda yürüdü. Şu anda bu bölgelerin eskisini, 15 sene öncesini bilenler, bu şehirler nasıl inşa ve ihya edildi diye şaşar. Onun için de ben kendilerine ayrıca teşekkür ediyorum.' ifadelerini kullandı.

'Bunun tek sebebi terör'

Mardin'den geldiğini belirten bir kız öğrenci, söz alarak, Mardin'de yaşanan değişikliği anlattı.

Mardin'de bir genç olarak sosyal imkanların arttığını ifade eden öğrenci, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'Mardin'de bir kültür üniversitesi projeniz olabilir mi? ' sorusunu yöneltti.

Mardin Artuklu Üniversitesinin dil konusunda yaptığı değişimle bir açılımı kültürel bazda gerçekleştirdiğine değinen Erdoğan, 'Sadece kültüre, sanata yönelik... Tarihi yapılanmaya baktığınız zaman geçmişiyle çok farklı bir şehrimiz... Üniversitemiz yoğun bir şekilde gelişiyor. Kurduğumuz teknoparklar vasıtasıyla inovasyon çalışmalarını, o teknoparklar kapsamında ele almak, oralarda hem bu inovasyona destek verecek bir altyapıyı oluşturmak, bunun yanında da genç, üniversitelerde okuyan öğrencilerimiz için sadece burs, krediyle okumak değil, o teknoparklarda part time çalışmak suretiyle, diyelim ki yarım gün üniversitesinde derse gidiyorsa, yarım gün de gelip o teknoparkta çalışma imkanını bulacaklar. Buralarda inovasyona yönelik birçok yatırımlar olabilir.' diye konuştu.

Erdoğan, bu yatırımların neden olmadığını şöyle özetledi:

'Bunun tek sebebi terör. Terörden dolayı maalesef. Mardin bir medeniyetler şehri, üç dinin bir arada olduğu yer. Kaldı ki burada AK Parti iktidarı olarak farklı dinlere ait mabetleri kendilerine ihya edip verdik, inşa edip teslim ettik. Bununla birlikte de onların yöneticileriyle aramızdaki ilişkiler de çok çok farklı bir konumda. Bundan sonra çok daha iyi olacak. Mardin'de bir dal çık geçmişte göremezdiniz. Ama şimdi Mardin'de dal çıklar var. Artık trafiğin yer altına alındığı imkanlar oluştu. Bunlar geçmişte niye yoktu, neden olmuyordu? Adamların derdi yatırım değil. Devletten aldıkları parayı dağa, Kandil'e gönderiyorlardı. Bu parayı biz sana Kandil'e gönder diye vermiyoruz ki bu para Mardin'de yaşayan insanlar, yapacağın yatırımlar için. Şimdi yine karşı tarafın bir adayı var. Teröre bulaşmış bir isim. Biz de bu konuda çok kararlıyız. Bundan önce olduğu gibi, 3, 5 sene bekle, acaba nedir, ne değildir, bekleyemeyiz. Şimdi bütün bunlarla ilgili GBT'leri, her şeyi hazır olarak elimizde tutuyoruz. Seçim sonucu neticelere göre de adımlarımızı atacağız.'

Mardin Artuklu Üniversitesinde öğrenci sayısının ciddi bir artış gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, 'Dediğiniz de değerlendirilebilir. Yakında orada bir rektör ataması da yapılacak. Ondan sonra Artuklu'da çok farklı bir adımı atabiliriz.' diye konuştu.

'Çanakkale'yi bilmeyen kendini geleceğe hazırlayamaz'

Çanakkale'yi anlatan 'Nusrat' isminde bir oyun hazırladıklarını ifade eden bir öğrenci, 'Milli duyguları, Çanakkale'yi yaşama duygusuna insanlarımızın ve gençlerimizin ne kadar ihtiyacı olduğunu fark ettim. Bu noktada Türkiye'nin dijital yolculuğunda gençliği nerede görüyorsunuz? Gençliğin de bu yolculuğa dahil edilmesi için ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsunuz?' diye sordu.

Türkiye'nin dijital yolculuğu içinde gençlerin bizzat olduğunu belirten Erdoğan, 'Çanakkale her şeyden önce zaten dijital yolculuğun içinde bizzat gençlik var. Bizim jenerasyon bu yolculuğun içinde sizler kadar aktif değil. Sizler artık öncü olma konusunda adaysınız. Bundan dolayı sizleri tebrik ediyorum. Çanakkale ilgili o hatırayı dile getirmiş olmanız da beni ayrıca mutlu etti.' dedi.

Çanakkale'yi bilmeyenin tarihini bilmeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

'Çanakkale'yi bilmeyen kendini geleceğe hazırlayamaz. Çanakkale'yi bilirsek o zaman kurtuluş mücadelemizi ne olduğunu anlarız. Çanakkale'yi bilirsek o zaman gerek Gazi Mustafa Kemal, gerek onunla birlikteki Seyit Onbaşılar, gerek 'Hey Onbeşliler' dediğimiz o yavrular, o kınalı kuzular bu mücadeleyi, bu savaşı verdiler ve bize bugünkü vatanı onlar hediye ettiler. Bu bizim mesuliyetimizi daha da arttırıyor. Nusret ile gelen o yardım bizim için çok çok farklı bir şey, unutulamaz bir şey ama onu bugünkü genç kuşaklara anlatma bakımından sizin girişiminizi önemli buluyorum. Bunları bizim her yerde özellikle gençlikle ilgili STK'lerde anlatmamız lazım.'

'Her şey hazır gelip kucağımıza konmadı'

Erdoğan, 'Her şey hazır gelip kucağımıza konmadı, avuçlarımızın içine konmadı. Bunun için verilen bir mücadele var. Verilen bu mücadelenin neticesinde bu kadar şehitler verdik, gazilerimiz oldu. Bütün bunların sonucunda da bu vatanı başta Çanakkale olmak üzere ele almış olduk. Düşünün, 16 bin 500 kilometreden buraya neden geliyorlar, ne var burada? Hesap başka.' dedi.

Eğer Çanakkale Boğazı geçilmiş olsaydı girilecek yerin İstanbul olacağını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İstanbul, öyle bir hedef ki işte 'Konstantinopol' olayını hazmedemeyişlerinin sebebi bu. Orası 'Konstantinopol' olarak kalmalıydı. Fakat ecdadımız buna imkan, fırsat vermedi. İstanbul olarak biliyorsunuz aslı İslambol'dur. Onu o şekilde korumanın mücadelesini verdi ve bunu başardılar. Başardıkları için o zamandan bu zamana hala bunu unutmuyorlar, hazmedemiyorlar. Hazmedemedikleri için de 51 Müslümanı, cuma namazı ibadeti sırasında şehit ettiler.' diye konuştu.

Terör örgütü DEAŞ'a mensup bir kişinin bir kiliseye saldırıda bulunduğu zaman batının dünyayı ayağa kaldıracağına işaret eden Erdoğan, 'Peki bunda batının sesi hiç çıktı mı? Çıkmadı. Bu teröristi kalkıp da kötülemediler. Charlie Hebdo olayında da yine Fransa'da bütün dünya liderleri bir araya geldi, birlikte yürüdüler, kıyameti kopardılar. 51 Müslüman orada camide ibadet sırasında şehit ediliyor, ses yok.' dedi.

'Gençler, kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Onun için yolumuz ırak işimiz zor. Yapmamız gereken çok şey var.' ifadesini kullanan Erdoğan, 'Onun için sanatta, kültürde, ilimde ve irfanda çok çok iyi bir konuma gelmemiz lazım. Teknolojide çok ileri bir noktaya gelmemiz lazım. Eğer göreve geldiğimizde şu ileri teknolojiyi yapamasaydık, savunma sanayisinde yüzde 20 halledebiliyordum ama şimdi savunma sanayinde yüzde 70'e dayandık.' diye konuştu.

'Ne zaman ki insansız hava aracımızı ürettik rahatladık'

Göreve geldiklerinde savunma sanayisinde ihracatın söz konusu olmadığını, şimdi yıllık 2,5 milyar dolarlık bir ihracat yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

'İnsansız hava aracı almak için oğul Bush'a, 'Terörle mücadele ediyoruz, bize insansız hava aracı verin maalesef elimizde yok' demiştim. Durdu, durdu ve '48 saatte istihbaratla bu işi başlatalım.' dedi. 'Tamam istihbarat da benim için önemli ama bana bir insansız hava aracı verin ki hiç olmazsa terör örgütlerinin bulunduğu yeri tespit edelim ve F-16'larımızla oraları vuralım.' dedim. 'Bunu çalışalım' dedi. Daha sonrada bize gelen cevap, 'Kongrenden izin çıkmadı.' Bu arada da bizden öncekilerin İsrail'den aldıkları vardı. Fakat İsrail'den aldıklarımızda da İsrail, arıza yaptığında, doğru dürüst tamirini yapmaz, parçasını vermez. Bütün bunlarla beraber sıkıntı üstüne sıkıntı yaşıyoruz.

Ne zaman ki insansız hava aracımızı ürettik, silahlı insansız hava aracımızı ürettik, rahatladık. Terörle mücadelemiz ondan sonra farklı olmaya başladı. Şimdi üçüncü faza geçiyoruz. Üçüncü fazda, insansız hava araçlarının çok çok önemli bir boyutta olanını inşallah 5-6 ay içerisinde üretiyoruz. O üretildikten sonra zaten bu işi çok daha güçlü yapacağız. Çünkü 5 ton ağırlığında bir insansız hava aracı, yanlarında 1,5'ar tonluk bombaların olduğu, onlarla birlikte o zaman terörle mücadelemiz içeride ve dışarıda çok daha farklı bir şekilde gelişecek.

Bunlar, Türkiye'nin savunma sanayisinde ileri teknolojide nereye vardığını göstermesi bakımından çok çok önemli. Bunların bizi daha da rahatlatacağına inanıyorum. Geleceğimiz için bu çalışmalardaki çok büyük görevleri üstlenmeye hazır olmalısınız.'

Ankara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi ve Türkiye Gençlik Kulüpleri Federasyonu Ankara Üniversitesi Temsilcisi Büşra Polat, öğrenim gördüğü bölümü ülkeye faydalı olabilmek için seçtiğini söyledi.

Polat, Erdoğan'a '15 Temmuz'da üzerimden jetler geçerken bunu çok daha iyi anladım. Sizin de söylediğiniz gibi bir şeyler yapmak gerekiyor. Ülkemizde yerli arabalarımız olsun, insanlar yabancı markaları değil Türk markaları tercih etsin istiyoruz. Bu konuda faydalı olmak istiyoruz. Bize bu konuda neler söyleyebilirsiniz?' sorusunu yöneltti.

Bu konuda çok kararlı adımlar attığına işaret eden Erdoğan, Türkiye'de bunu yapabilecek güçlü firmalar bulunduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Her türlü desteği, teşviği kendilerine vermemize rağmen maalesef işi biraz hafiften alıyorlar. En son bu konuda Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın onlarla yaptığı görüşmeler var. Diyorlar ki 'Biz Cumhurbaşkanımızla bir daha görüşelim.' Ben de kendisine dedim, görüşelim ama istediğim şey belli. Bizi oyalamasınlar. Yoksa başka arayışlar içine girmek zorunda kalacağız. Çünkü artık bizim buna tahammülümüz yok, bir an önce bir adım atacağız. Gerekirse yurt dışından bu konuda yatırımcılar bulacağız. Kendilerine Türkiye'den de ortak yatırımcılar vereceğiz. Onlarla ortaklaşa burada bu işi ortak proje olarak hayata geçirmenin adımlarını atacağız. Hani Akif 'Alınız ilmini Garb'ın, alınız sanatını, veriniz hem de mesainize son süratini' diyor ya biz de onların ilmini alacağız, çalışmaya mesaimizin son süratini vereceğiz. Bunun için vakit kaybına tahammülümüz yok.'

Erdoğan, bu konuda altyapı olduğunu belirterek, Türkiye'de otomotivde üretilenlerin yüzde 85-90'Iara varıncaya kadarının yerli, ama nirengi noktasının ithal olduğuna işaret etti.

Bu ana parçanın da Türkiye'de üretilebileceğine olan inancını dile getiren Erdoğan, ilgili yerli firmalara, 'Bunu yapamaz mısınız?' diye sorduğunu ve 'Yaparız' cevabı aldığını anlattı.

Erdoğan, 'E, niye yapmıyorsunuz? 'Maliyet.' Ne demek maliyet, kazanırken 'maliyet' demiyorsun. Bu kadar bu ülkede kazınıyorsun ve bu ülkede alıcı buluyorsun. Gelin bunu da yapın.' ifadelerini kullandı.

Tüm meselenin, yerlilik ve millilik olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

'Bu biraz da ciddi manada inanmak meselesidir. Yani 'Ben bu ülkenin evladı olarak bunu yaparım ve ülkemin de sanayisine, teknolojisine katkıda bulunurken, ciddi anlamda da istihdam sağlarım. Kim için? Sizler gibi gençler de geliyor mu, geliyor. O zaman 'Bu yatırımı yapmalıyız' demeleri lazım. Fakat biraz gevşeme var. Seçimlerin ardından bunları masaya yatıracağız. Çünkü imzaladık. Türkiye'nin 5 tane bu sektördeki önemli firması imzaları attı. Hadi arkadaşım imzayı attınız o zaman başlayın bakalım. O zaman ya başlayacaksınız ya başlayacaksınız. Başlamadığınız takdirde hesaplayacağız. Bundan sonraki süreç böyle.'

'Gençliğimizin meşru olmayan yerlere sapmasını istemiyorum'

Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği mezunu Mustafa Furkan Örs de Erdoğan'a 'Yerel seçimlerin sona ermesiyle beraber başka gençlerin yaşam alanları olan kampüslerin modernleştirilmesi ve vatandaşların faydalanacağı akıllı şehirlerle ilgili hedef planımız nedir?' sorusunu yöneltti.

'Furkan'ım bizi iyi takip etmiyorsun' şeklinde espri yapan Erdoğan, akıllı şehirlerle ilgili başta Ankara, İstanbul, Antalya, Gaziantep olmak üzere büyükşehir belediye başkan adaylarının projelerini açıkladıklarını söyledi.

Gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığının gerek Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bu konuda çalışmaları olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

'Geçmiş şehircilik anlayışları artık geride kaldı. Dikkat ederseniz millet bahçeleri ve millet kıraathaneleri projelerini açıkladım. Ama CHP bunu kumarhane anladı. Yani adam kıraathane nedir, kumarhane nedir bilmiyor. Halbuki şöyle biraz kitabı karıştırsa ya da açsa bir sözlüğü veya Google amcaya bir sorsa kıraathane nedir orada görecek. Kıraathane okuma evi demektir. Böyle bir dertleri yok. Kumarhane başka bir şey. Gençliğimizi bu kıraathanelere çekmek suretiyle internetten tutunuz kitabına varıncaya kadar hepsi orada bulunsun, çayını, simidini, kekini ücretsiz alsın. Bundan istifadeyle bu çalışmaları tüm gençler oralarda yapsın.

Çünkü ben gençliğimizin meşru olmayan yerlere sapmasını istemiyorum. Bundan dertliyim. Derdim çok büyük. Annelerin de dertleri çok büyük. Gençlerin gayrimeşru yerlerde zamanlarını öldürmesi yenilir yutulur değil. Onun için bizim gençlerimizi verimliliğin yüksek olduğu yerlerde değerlendirmemiz, onları yarınlara hazırlamamız önem arz ediyor.'

'İlkel, çukurlar, çamurlar, böyleydi Ankara'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin süratle geliştiğini vurgulayarak, iktidara geldiklerinde 25 olan havalimanı sayısını 56'ya çıkardıklarını hatırlattı.

Örs'e yaşını soran ve 24 olduğunu öğrenen Erdoğan, 'Haklı olarak sen buranın 17 sene önceki halini bilmiyorsun. 17 sene önce Ankara'daki havalimanımızın hali neydi biliyor musun? Şu andaki havalimanı değildi. Körükler falan yok. Havalimanından şehre gelmek için 3 gidiş 3 geliş yollar yok. İlkel, çukurlar, çamurlar, böyleydi Ankara. Burası başkent. Yapmadılar.' diye konuştu.

Erdoğan, göreve geldiklerinde ilk iş olarak havalimanı terminal binasını yenilediklerini, dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in havaalanına giden yolları yaptığını söyledi.

Erdoğan, Ankara'nın batının birçok ülkesinde olmayan havalimanına ve şehre giriş çıkış yollarına sahip olduğunu dile getirdi.

İstanbul'da aynı durumun geçerli olduğuna işaret eden Erdoğan, mevcut havaalanının bulunduğu yeri millet bahçesine çevireceklerini, yanına büyük bir fuar alanı kuracaklarını aktardı.

Erdoğan, 'Bir bölümü iş adamlarına ayırıyoruz. Onlar yine uçaklarıyla buraya insinler diyoruz.' dedi.

'1 milyon genç oraya gelecek diyorlar'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'daki yeni havalimanında geçen yıl düzenlenen Teknofest'i 600 bin kişinin izlediğini hatırlatarak, 'Bu sene Teknofest bunu mevcut havaalanında yapacak. Hedefleri ne biliyor musunuz? 1 milyon genç bu sene oraya gelecek diyorlar. Peki kimler geliyor buraya? Daha çok sizin gibi bilişim teknolojisi, makine mühendisleri, elektronik, elektrik mühendisleri. Bunun yanında meslek liselerinden genç yavrularımız da var, onlar da katılıyor.'

Türkiye'nin insansız hava araçlarında geldiği noktaya dikkati çeken Erdoğan, artık yeterli sayıda insansız hava aracıyla silahlı insansız hava aracının bulunduğunu, bunlardaki arızaları giderme kapasitesine sahip olunduğunu vurguladı. Erdoğan, bu araçların, kara kuvvetleri, jandarma ve polisin yanı sıra meteoroloji de bile yerli üretim araçlarla çalışmaların yapıldığını kaydetti.

Akıllı şehirleri gittiği tüm illerde anlattığına değinen Erdoğan, 'Ankara'mızda da bir zamanların Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Özhaseki bunun uygulamasını en güzel şekliyle hayata geçirecek.' dedi.

Giresun Üniversitesinde okuyan bir kız öğrenci, Ordu-Giresun Havalimanı'nı inşa ettikleri için Erdoğan'a teşekkür etti.

Bu havalimanının Türkiye'de bir ilk olduğunu belirten Erdoğan, denizin üzerinde böyle bir havalimanını yapmanın azim ve kararlılıklarının eseri olduğunu vurguladı.

Ordu-Giresun Havalimanı ile hem sürenin ciddi manada kısaldığını hem de halkı birbiriyle buluşturduklarını ifade eden Erdoğan, 'Bütün buraları halkın yolu haline getirdik. Bundan dolayı çok mutluyuz.' diye konuştu

'Üniversitenin olmadığı ilimiz yok'

Erdoğan, Türkiye genelinde 76 olan üniversite sayısını 206'ya çıkardıklarını dile getirdi.

Üniversiteyi gençliğin ayağına ve şehirlere götürme düşüncesiyle yola çıktıklarını aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

'Çünkü benim öyle fakir, garip gureba vatandaşım var ki çocuğunu üniversiteye götürecek veya gönderecek durumda değil. Niye? Güvenemiyor. 'Benim çocuğum Ankara'ya, İstanbul'a gidip de nasıl okuyacak? Mali imkanı var mı yok mu?' Zaten üniversiteye hazırlanırken o FETÖ'cülerin malum dershanelerinde ahırından davarını satıyordu, varsa kolundaki bileziklerini satıyordu, çocuklarını üniversiteye öyle hazırlıyorlardı. Ama şimdi bunu biz tersine çevirince artık üniversite ayağına geldi. Şimdi bakıyorsun Hakkari'de, Ağrı'da, Şırnak'ta üniversite var. Yani üniversitenin olmadığı ilimiz yok.'

Yurtların sayısını da çoğalttıklarının altını çizen Erdoğan, 17 yıl önce yükseköğrenimde 1 milyon 656 bin olan öğrenci sayısının, bugün 8 milyon 31 bine ulaştığını söyledi.

Kendisinin üniversite adayı olduğu dönemde üniversiteye gitme şansının 10'da bir olduğunu anımsatan Erdoğan, şimdi neredeyse 10'da onu yakaladıklarını bildirdi.

Almanya seyahatinde Başbakan Angela Merkel ile aralarında geçen bir diyaloğu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

'Merkel'e 'Şu anda üniversite öğrenci sayınız nedir?' dedim. '3 milyon civarında' dedi. Almanya'nın nüfusu 82 milyon, bizimle hemen hemen başa baş. 'Sizde ne kadar?' dedi, 'Bizim şu anda 8 milyon' dedim, şaşırdı. Şimdi bu ne demektir? Demin söyledim, İngiltere ve Finlandiya ile alakalı... Biz er veya geç bunları yakalayacağız ve bunları geçeceğiz. Nitelik olarak belki şu anda o seviyede değiliz ama nitelik de hemen istediğin anda olmuyor ki... Bu da olacak. Şimdi beyin göçü geri başladı. Yurt dışındaki hocalarımız artık geri dönmeye başladı. Ankara Şehir Hastanesinde bazı profesörlerimizi gördüm ve bunlar tekrar bu hastanelere geri döndüler. Bazı planlarımız, programlarımız var, inşallah yurt dışındakileri de buraya geri çekeceğiz. Gerekirse mali noktadaki desteklerimizi de vereceğiz, bunu da bu şekilde başaracağız. Bizim sizden ne beklediğimizden öte biz diyoruz ki 'okuyun, düşünün, uygulayın, neticelendirin ve ondan sonra da siz bizden ne istiyorsanız isteyin'. Çünkü şu anda bu konuda sizin önünüzü açma konumundayız, bu görevi biz yapacağız.'

'Kredi niye istemiyorsunuz? Kredi de isteyin'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde 45 lira olan öğrenci bursunun şimdi 500 lira olduğunu vurguladı.

Gençlerin sadece burs istediğini, bunun üzerine kendisinin 'Kredi niye istemiyorsunuz? Kredi de isteyin.' dediğini anlatan Erdoğan, 'Çünkü diyelim ki 1 milyon 600 bin öğrenciden 500, 600 binine burs veriyorsak ama diğerine de kredi verme şansımız var. Yani her müracaat edene Kredi Yurtlar Kurumu olarak biz burs veya kredi veririz.' dedi.

Kredinin de avantajlı olduğunu, kredide faiz olmadığını ve ödemenin sigortalı bir işe girdikten sonra başladığını belirten Erdoğan, ödeme taksitlerinin de sıkıntıya düşürücü miktarda olmadığını bildirdi.

Erdoğan, gençler için yoğun spor tesisleri yapma çalışmaları olduğuna işaret ederek, 'Yeni projemiz, özellikle basketbolda istiyorum ki üniversitelerimiz bu işe ağırlıklarını koysunlar. Gerek bayanlarda gerekse beylerde, bizim üniversitenin alt zeminini oluşturduğu bir basketbol yapısını kurmamız lazım. ABD'de bu böyle. ABD'de üniversiteler bu işe ağırlıklarını koymuşlar ve üniversitelerin kendi içindeki spor salonlarında yetiştirip, bütün ulusal ve uluslararası yarışmalara onlarla giriyorlar.' diye konuştu.

'Sıkıştırma operasyonları ters tepti'

Bir genç kızın, döviz kurundaki dalgalanmanın kendilerini endişelendirdiği, 13 yaşındaki kız kardeşinin de dolardaki hareketliliği günlük takip ettiğine ilişkin sözlerine Erdoğan, 'Sen şu o cici kızımıza söyle, o Türk lirasının değerini korumaya devam etsin. TL'yi biriktirsin, çok daha isabetli olur.' karşılığını verdi.

Dövizdeki hareketlenmenin Batı'nın ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'yi sıkıştırma operasyonu olduğuna işaret eden Erdoğan, 'Son olarak bu döviz, faiz, kur bununla ilgili sıkıştırma operasyonları ters tepti. Şimdi Türk lirası bulamıyorlar. Ödeme yapma noktasında, sıkıntıya düştüler. Tam manasıyla iş ters döndü. Bunu yapamayınca da bir anda şu anda Türk lirası prim yaparken, dolar ciddi manada düşmeye...Dün akşam itibarıyla öğrendiğimde zannediyorum 5,3 - 5,4 civarlara kadar düşmüş vaziyette.' ifadelerini kullandı.

Ekonomide kendilerine güvendiklerini belirten Erdoğan, iyi bir konumda olunduğunu söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Şimdi diyorlar ki 'Seçimden sonra, seçimden sonra...' Şu anda uluslararası bu oyunu oynayan bankalar, isimlerini hiç vermeyeceğim gerek yok, 'Bundan sonra biz seçim zamanları rapor açıklamayacağız' demeye başladılar. Açıklasan ne yazar. Biz kendimize güveniyor, inanıyoruz. Bundan önce yaptığınız tutmadı, yine tutmayacak. Bunların hepsi maalesef Türkiye seçime giderken bir siyasi dayatmadır.

Bu seçim genel seçim değil bu seçim yerel seçimdir. Yerel seçimde siz kalkıp da Türkiye'ye ekonomik yaptırım uygulayamazsınız. Biz bu genel seçimde, inşallah 4,5 yıl vaktimiz var, Türkiye olarak yolculuğumuzu, kararlı şekilde devam ettireceğiz. Yeni sistem, kabinemiz belediyeleriyle uyumlu olduğu zaman şehirlerimizin değişimi de çok daha farklı olacaktır. '

Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyon konusunda bir sıkıntı olduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:

'Enflasyonda düşüş, hafif de olsa başladı. Burada tabii asıl sıkıntı faiz konusudur. Faizi aşağıya düşürdükçe enflasyon aşağı düşecektir. Enflasyonda aslında patates, domates, patlıcan değil asıl mesele, faizdir. Köklü değişim oradan gelir. Ben de bir ekonomistim.

Keynes ve Smith'in iki ayrı yaklaşımları vardır. Birisinin yaklaşımında, faiz ve enflasyon doğru orantılı, birisinde ise ters orantılıdır. Ters orantılı yaklaşımında, faizi düşürürseniz enflasyon çıkar, yükseltirseniz düşer. Doğru orantılı olanda ise faizi düşürürseniz, enflasyon da onunla birlikte düşer. Benim tezim bu. Bunu yaptığınız anda biz bunu başarırız. Aksi takdirde bu sıkıntı devam eder.'

'Piyasadaki spekülatörleri terbiye etmemiz şart'

Piyasalardaki ürünleri kontrol altına tutmaları gerektiğinin altını çizen Erdoğan, 'Piyasadaki bu spekülatörleri bir defa terbiye etmemiz şart. Onun için de malum 1 yıl önceden tarlada benim üreticimin bütün varlığını satın alanlar var. Onlar daha sonra geliyorlar, kendi vitrinlerinde çok farklı şekilde fahiş fiyatlarla satıyorlar.' dedi.

Erdoğan, eğer 31 Mart akşamına kadar bu iş yoluna girmezse tanzim satışlar noktasında adım atacaklarını bildirdi. Bunun için Esnaf Sanatkarlar Birliği ile bir araya geleceklerini anlatan Erdoğan, 'Onların da hitap ettiği küçük marketler var, zincir marketlerden öte. Bu küçük marketlerle de bu adımı atarız. Onun için bize zincir marketlerin yardımcı olması lazım. Bu devlet, millet hepimizin öyleyse bu vatanda gelelim el ele verelim, sürümden kazanalım, fahiş fiyatlarla milleti sömürmeyelim. Yeni çıkaracağımız hal yasasıyla da pazarlarda farklı bir adımı da inşallah atmış olacağız.' diye konuştu.

'Üzmez dersek yalan olur'

Günlük hayatta yaptığı olumlu gelişmelere rağmen haksız eleştiriler aldığında ne htiğine yönelik soruya Erdoğan, 'Tabii, üzmez dersek yalan olur.' yanıtını verdi.

Erdoğan, İstanbul'daki belediye başkanlığı zamanında toplu taşımada yaşlılar için neler yaptıklarını anlatarak, buna katılmayan bazı CHP'li belediyelerin de olduğunu söyledi.

Yaşlılara karşı böyle bir yaklaşımı sağlamayan bir ana muhalefetin bulunduğunu belirten Erdoğan, 'Bunlara biz bu imkanları tanısak ne kaybederiz. Şu anda hızlı trende vesaire oralarda da bu tür destekleri veriyoruz. Bunlara engel olduğu zaman sadece üzülüyoruz.' diye konuştu.

'Etnik milliyetçiliği, hizmet alanında yıkmamız lazım'

Erdoğan, Diyarbakır'dan gelen bir kız öğrencinin, kayyumlar atandıktan sonra Doğu ve Güneydoğu'ya kalkınma ve gelişim projelerinin yapıldığını belirterek, 'Bölgeleri sanayileştirmek açısından planlarınız var mı?' şeklindeki soruya 'Şundan dolayı çok huzurluyum. Diyarbakır'ın 20 yıl öncesini de bilen birisiyim. Neydi, şu anda ne oldu? Terör döneminde ne hale gelmişti, şimdi ne oldu? Onun için kayyum arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum.' cevabını verdi.

Diyarbakır'a iktidarları döneminde neler yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, çevredeki illere de çok önem verdiklerini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, oyunu hizmete göre değil ideolojik olarak verenlere işaret ederek, 'Etnik milliyetçiliği hizmet alanında yıkmamız lazım. Zira marifet iltifata tabidir. 'Bize en iyi hizmeti kim getirecek?' Bana hizmet getirmiyor, yakıyor, yıkıyor ben ona nasıl vereyim desteği? Öldüren onlar.' dedi.

Şehirlerin gelişmesine katkıda bulunmak istediklerine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

'Bu milletin imkanlarının buralara harcanmasını istiyoruz çünkü milletim niçin Batı'nın en gelişmiş ülkelerinde yaşayan insanların, o modern yaşam şekillerine ulaşmasın? Onlar geriliyor, biz de tam aksine şu anda çıkıştayız, farkımız bu. Bunu fark edenler yok değil var, geç de olsa onlar da bunu fark edecekler.'

'Yazla kesinlikle işsizlikteki durum değişecektir'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki işsizlikle ilgili soru üzerine şu değerlendirmede bulundu:

'İşsizlik olayı tabii bunlar zaman zaman mevsimsel. Bu mevsimler işsizliğin tırmanışta olduğu dönemler. Ama yazla birlikte kesinlikle işsizlikteki durum değişecektir. Bu olumlu istikamette değişecektir, ben inanıyorumki bu tek haneliye de inşallah kesinlikle inecektir.

Ama şunu bilmenizi istiyorum, mühendisti, elektrik- elektronik bu alanlarda olanların işsiz kalmasını ben düşünemiyorum. Onlar kesinlikle bu ülkede iş sahibi olurlar. Çünkü özel sektör dahi bu tür mühendislere kesinlikle ihtiyacı olduğunu bize söylüyorlar. Mesela Gaziantep bunu hep bize söyler. Biz hakikaten yetişmiş kaliteli mühendis, mimar, elektrik-elektronik arıyoruz diyorlar.'

Ankara'nın merkezinin bu konuda çekim alanı oluşturacağını vurgulayan Erdoğan, 'Savunma sanayinin merkezi artık Ankara. Ankara'nın bu noktada çok ciddi ihtiyacı olacak. Binler belki de on binler burada yer alacak.' diye konuştu.

Ankapark'a rekor ziyaretçi

Ankapark'ın açılışını yaptıklarını ve 2 milyon 600 bin kişinin ziyaret ettiğini belirten Erdoğan, 'Sayın Özhaseki, benim bir ricam olsa, oranın işletmecileriyle bir görüşsen, yani bu Ankapark'ı 31 Mart akşamına kadar değil de-inşallah seçimi kazanacağınıza da inanıyorum- bir meclis kararı hemen almak suretiyle 23 Nisan akşamına kadar açık tutsanız ücretsiz olarak. 23 Nisan'ı da orada kutlama imkanları olsa. Böyle bir fırsatı tüm gençliğimize verirsek inanıyorum ki çok hayır dualarını alırız, isabetli olur. Tamam mı?' ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Ankapark'ın yapımına başta Mimar ve Mühendisler Odası olmak üzere, şu anda CHP'nin adayı olan kişinin de karşı çıkanlardan olduğunu vurgulayarak, 'İşte Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne karşı çıktılar. Yani nerede hayırlı bir iş yapıyorsunuz, bunlar hemen onun karşısına çıkıyorlar, 'istemezük'. Yapılan işin benimle bağlantılı olan bir şeyi yok ki. Yani bizim Cumhurbaşkanlığı sürecimiz belli. Bizden sonra başkaları gelecek. Bu milletin, bu memleketin, devletin.' diye konuştu.

5 milyon cilt kitap olacak

Birkaç ay içerisinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki kütüphanenin biteceğini bildiren Erdoğan, burada 5 milyon cilt kitabın olacağını, hepsinin akıllı bir ortamda elektronik kayda girdiğini aktardı.

İkramların da yapılacağı kütüphanenin 24 saat açık olacağına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

'Bu ikramlarla beraber orada gelip ne kadar ders çalışacaksan çalış. Manisi yok. Amerika'da bunu yapıyorlar. Mesela büyük kızım İndiana'da okurken zaman zaman kendisini aradığımda ve neredesin kızım dediğimde, 'Baba okuldayım. 'Ya bu saatte okul olur mu?' 'Baba burada kütüphane 24 saat açık ben de şu an derslerimi çalışıyorum.' derdi. Oradan da benim hafıza kayıtlarımın içerisindeydi. Onlar yaptığına göre biz niye yapmayalım, biz de bunu yapalım dedik ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin içerisine o muhteşem kütüphanemizi yaptık, yapıyoruz. Birkaç ay içerisinde bitiyor. İnşallah hepiniz oranın tadını alacaksınız.'

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğrencisi bir gencin, kampüslerinin merkeze uzak olduğunu ve ulaşımın 2 saat sürdüğünü bildirerek, metro hattı projesinin bitiş tarihini sorması üzerine Erdoğan, 'Şu anda ihale aşamasında olan bir konumda. İhalesi yapıldığı andan itibaren de süratle burası bitirilecek. Aynı zamanda Ulaştırma Bakanlığımızın da projeleri kapsamında.' bilgisini verdi.

'Bunlara oy veren kardeşlerimizi uyarmamız lazım'

Erdoğan, başka bir soru üzerine de HDP'nin PKK'nın siyaset kanadı olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

'Zaman zaman siyaset kanadı olmayı dahi hazmedemeyip mesela çıkıyor kadın, 'Biz sırtımızı YPG'ye, PYD'ye dayadık.' diyor. Bu kadar artık hazımsız noktaya geldiler. Oraya sırtını dayadığını söylüyor. Bunlar akıllı bir siyasetçi olsa sırtını oraya dayasan bile bunu söyleme. Ama bunu söyleyecek duruma geldiler. Demirtaş ne diyor? 'Biz bölücü terör örgütünün başının heykelini dikeceğiz, heykelini.' diyor. Bu adamlar şirazesinden çıkmış. Yani bizim bunları izah etmemiz için herhalde daha başka bir şeye gerek yok. Ancak bunlara oy veren kardeşlerimizi uyarmamız lazım. Uyaralım ki bu yanlışın içerisine düşmeyelim. Bir tanesi çıkıyor, 'Kürdistan'da oylar HDP'ye, Batı'da da AK Parti ile MHP'ye oy yok.' diyor. Benim ülkemde 'Kürdistan' diye bir bölge var mı? Yok. Bizim ülkemizde Güneydoğu var, Doğu Anadolu var, Karadeniz var, Akdeniz var, Orta Anadolu var, Ege'miz var, Marmara'mız var. Ama bizde 'Kürdistan' diye bir bölge yok. Bu ifadeyi kullanmak ne demektir biliyor musunuz? Bu ifade bizim 780 bin kilometrekarelik bu vatan topraklarını bölme operasyonudur. Bu ecdada ihanettir. Tarihimize ihanettir. Sen benim topraklarımı nasıl böyle bölücü bir ruhla 'Kürdistan'da şöyle' diyebilirsin. Kürdistan var. Nerede var? Irak'ın kuzeyinde var. Eğer sen Kürdistan'ı çok seviyorsan al yanına da senin gibi düşünenleri beraber defol git, Kuzey Irak'taki Kürdistan bölgesinde yaşa.'

'Her şeyimiz açık'

Türkiye'de 'Kürdistan' diye bir bölge olmadığını yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

'Daha da ileri gidiyorlar yine aynı şekilde bakıyorsunuz yalan söylüyorlar. Diyorlar ki 'Bizim kimseyle bir pazarlığımız yok.' Ama hepsi pazarlık odalarında yakalandılar, yakalanıyorlar. Ve şu anda meclis listelerinden sızma hareketi yapıyorlar. Örneğin Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de niye aday göstermediler? Bu bir şeyi göstermiyor mu? Bu oradaki malum ittifak yaptıkları siyasi partilerle, onları zayıf düşürmemek için aday göstermeme yoludur. Gösterir, göstermez onlar ayrı mesele. Ama burada bir gerçeği ortaya koyalım. Bizim Cumhur İttifakı olarak her şeyimiz açık. Biz MHP ile ittifakımızı yaptık. Bu yola bu şekilde devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Temennim odur ki bizim 15 Temmuz bu katil Feto'nun operasyonu neticesinde MHP ile kurduğumuz bu ittifakın pazara kadar değil, mezara kadar devamını sağlamaktır. Çünkü bölünmek bir şey kazandırmıyor. Ama ittifak bize çok şeyler kazandırır.'

'40 yıllık bir yerleşim planıydı, bir operasyondu'

Erdoğan, 'Yenikapı ruhu' diye ifade ettikleri toplantıyı anımsatarak, bu toplantıya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu da davet ettiklerini ancak gelemeyeceğinin söylendiğini anlattı.

Daha sonra ise Kılıçdaroğlu'nun cumartesi günü yapılacak olan mitinge cuma akşamı geleceğinin bildirildiğini aktaran Erdoğan, şunları söyledi:

'Peki niye o ana kadar hayır da son anda evet. Daha sonra 'Yenikapı ruhundan koptuğunu, Yenikapı ruhunu tanımadığını' söyledi. Onu da geçelim. 15 Temmuz gecesi biz Marmaris'teyiz. Damadım, eşim, kızım, torunlarım. Olay patlak verince oradan hareket ettik. Tabii ben son ana kadar pilota nereye ineceğimizi söylemedim. 'Ankara mı, İstanbul mu?' diye sorduğunda. 'Belli bir noktaya geldikten sonra sana söyleyeceğim.' dedim. Fakat ilginç olan meğerse 23.15'te Bay Kemal, Atatürk Havalimanı'na inmiş ve oradan Feto'cular tankların arasından bunu alıp, Bakırköy Belediyesine götürmüşler. Yani bütün o operasyonu Bakırköy Belediyesinde kahvesini yudumlayarak takip ediyor, izliyor. Tabii 01.15'te de biz Atatürk Havalimanı'na indik. On binler maşallah oradaydı ve 16 saat biz oradan İstanbul Valisi, 1. Ordu Komutanıyla beraber süreci yönettik. Hamdolsun 16 saatin sonunda iş bitti. Şimdi on binler malum cezaevinde, bunun hesabını veriyorlar. Yargılama süreçleri devam ediyor. Ağırlaştırılmış müebbet alan var, müebbet alan var. Tabii kaçanlar kaçtı. Onları da izliyoruz. Yakaladıklarımızı getirtiyoruz falan. Bu süreç devam ediyor. Silahlı Kuvvetlerimizin içerisine sızdılar, polis teşkilatımızın içine sızdılar, bakanlıkların içerisine sızdılar. Gerçekten bu tabii 40 yıllık bir yerleşim planıydı, bir operasyondu. 40 yıl içerisinde bunlar bu yerleşimi yaptılar ve bugünlere öyle gelindi.'

'Yatırımcılar orada yatırım yapmayı bekliyorlar'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Çözüm Süreci'ne de değinerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Biz 'Çözüm Süreci' olayında da özellikle orada tepe noktadan öte bizim tabanı bütünleştirme hareketi olarak onlarla değil, Dolmabahçe'deki benim çalışma ofisimde bütün bu ülkedeki kanaat önderlerini oraya davet etmek suretiyle, oturup yaptık. Bunun için de ilim, kültür sanat adamları vardı, iş adamları, odaların temsilcileri vardı. Onların da temsilcileri vardı. Orada bunları bu şekilde konuştuk. O toplantılarımıza katılanlar yaklaşık 100 civarında. Bunları biz Güneydoğu, Doğu Anadolu'da çalışmalara gönderdik. Yazarlar hepsi toplandılar onlarla görüşmeler yaptılar vesaire. Ama bunlar ne yazık ki orada alınan kararlara sadık kalmadılar. Bunu da hemen ilk seçimde filan gösterdikleri gibi dağlardan gelen emre uymak suretiyle de aldığımız kararların tamamen aksine hareket ettiler. Şu andaki gerek malum zillet ittifakı gerek benim ifademle illet ittifakı bunlarla, bizimki birbirine benzer bir şey değildi. Zaten bitti. Bundan sonra da aramızda böyle bir ittifakı onlarla görüşmek, kurmak... Zaten direkt onlarla olan bir şey değildi. Ülkemizin ileri gelen kanaat önderlerinin de katıldığı çalışmalardı. Onlarla beraber bunu yaptık. Temenni ederim ki şu anda bizim Güneydoğu'da, Doğu'da yaptığımız çalışmalar tarihte olduğu gibi... Çünkü benim oradaki mazim çok eskidir. Siyasette gençlik yıllarımdan itibaren o bölgede çalışmalarım var. İnşallah bu işleri çözeriz, çok daha iyi bir noktaya geliriz. Barış bölgeye tamamen hakim olur. Hakim olması lazım ki oraya yatırımlar gelsin. Eğer bu olmazsa Güneydoğu'ya yatırım beklemeyelim. Ama halledersek yatırımcılar orada yatırım yapmayı bekliyorlar, istiyorlar. İnşallah bunu da başaracağız diye düşünüyorum.'

Muhalefet partilere 'terörist' diyecek kadar vicdansız olmadığını belirten Erdoğan, 'Muhatabı olarak kesinlikle ne HDP'ye ne diğer partilere CHP olsun, sözde İYİ Parti olsun, bunların tabanına yönelik bir değerlendirme değildir. Bu tamamen yönetici kadrolarına yönelik bir ifadedir.' diye konuştu.

Siyasetteki 40 yıllık deneyiminin böyle bir şeyi kabul etmeyeceğini dile getiren Erdoğan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Denizli'de, 'Benim terörist vatandaşlarım.' dediğini anımsattı.

Akşener'in, Aydın'da da aynı ifadeyi kullandığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

'Bununla ilgili ne gerekir? Türkiye hukuk devleti. Ben de kendisine zaten hemen avukatlarım vasıtasıyla davayı açtım. 250 bin liralık manevi tazminat davası açtım, sadece onunla bırakmayacağım. Aynı zamanda bu iş üzerinde arkadaşlarım çalışıyorlar. Cezai bir süreci gerektiriyorsa, ceza davası da açacağım. Çünkü vatandaşlarıma özellikle 'terörist' deme noktasına beni, şahsımı taşıyan bir anlayışa hukuk devleti içerisinde hakkım neyse ararım. CHP ve HDP için de aynı şey geçerlidir. Bizim buradaki tamamen oy verenlerden çok yönetici kadrolarınadır.'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Man Adası ile ilgili iddialarını anımsatan Erdoğan, 'Man Adalarını o ana kadar bilmezdim, sayesinde öğrendim. Benim, ailemin, hepimizin buralarda paralarının olduğundan bahsetti. Davaları açtık. İlk derece mahkemelerinden çıkan karar 2,5 milyona mahkum oldu. Şimdi İstinaf'ta, İstinaf'tan da bu teyit edildiği takdirde, oradan da onaylandıktan sonra buradan gelecek olan 2,5 milyonu ben de Mehmetçik Vakfı'na hibe edeceğim. Bu konuda da ailecek kararımızı aldık.' ifadelerini kullandı.

'55 bin kişilik bir stadyum düşünüyoruz'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Sosyal Bilimler Lisesi'nde öğrenim gören 16 yaşındaki bir öğrencinin Ankaragücü ile ilgili sorusuna 'Ankaragücü, Ankara'nın Süper Lig'deki tek takımı. Şu anda toparlandıktan sonra da düşme hattından kurtuldu. Temennim odur ki Ankara'yı özellikle Süper Lig'de temsil eden bir takımın olmasıdır.' dedi.

Ankaragücü'nün gerekli desteği alacağını aktaran Erdoğan, takımın Süper Lig'de başkenti temsil edeceğine dikkati çekti.

Ankara'ya büyük bir stadyum yapacaklarını vurgulayan Erdoğan, '55 bin kişilik bir stadyum düşünüyoruz. Onun üzerinde çalışacağız. Onu düşünmemizin sebebi, özellikle burada bir Dünya Kupası veya Avrupa Kupası olması halinde, 'hepsi İstanbul' şeklinde değil ama Ankara-İstanbul arası böyle bir durum söz konusu olabilir diye dev proje yaptık. Bu stadyumun altındaki tüm alışveriş yerleriyle ve bunun çevresindeki bütün spor kompleksleriyle başkentimiz çok ciddi bir komplekse sahip olsun istedik. Proje de çok güzel. Lansmanında da (Mehmet) Özhaseki Başkanımız kendisi açıkladı. Oradaki lansmandaki görüntüler hakikaten büyüleyiciydi.'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankaragücü'nün ciddi ve kararlı bir seyirci potansiyelinin bulunduğunu, Türkiye'de birçok şehirde ve kulüpte böyle bir seyirci potansiyelinin olmadığını söyledi.

Kayseri ve Eskişehir'in de aynı seyirci potansiyeline sahip olduğuna değinen Recep Tayyip Erdoğan, Eskişehirspor'un da eski günlerine dönmesi gerektiğine dikkati çekerek, 'Orada da yerel yönetimin değişmesi lazım. Bu yerel yönetimle bu iş zor.' ifadesini kullandı.

'Bilişim teknolojisinde çok daha iyi bir konuma gelmemiz lazım'

Bir öğrencinin diğerlerine göre geri planda kalan bir sektörün olup olmadığıyla ilgili bir soruya Erdoğan, şu cevabı verdi:

'İnovasyon bunlardan bir tanesi. Bir de tabii özellikle bizim bilişim teknolojisinde çok daha iyi bir konuma gelmemiz lazım. Bütün bunlarla beraber bilişim teknolojisiyle yazılım önem arz ediyor. Türkiye'nin iyi bir konuma gelmesi lazım. Güzel bir çalışma her alanda özel sektörde yapıyor, biz de yapıyoruz. Üniversitelerimizin de bu konuda ciddi çalışmaları var.'

En önemli ihracat kaleminin otomotiv sektörü olduğuna işaret eden Erdoğan, 'Bizim hiç olmazsa bunların motorlarını üretmek konusunda mesafe almamız gerekiyor. Çünkü bu her alanda bize gerekli. Bunun çalışmalarını şu anda TEİ bize yapıyor. Bütün bunlarla beraber TAİ'nin atması gereken adımlar var. Onlar bu çalışmaları yürütüyorlar.' şeklinde konuştu. AA